Gece geç saatte, sabah olağandan erken çalan telefonlardan nefret ederim.
Bu sabah erken çaldı telefon, Esgroup eski Genel Müdürü Vedat Ergün’den haber vardı.
Kötü haber, acı haber çabuk yayılmıştı.
Paşam günaydın diye seslenirdi. Elinde bahçe hortumuyla çimleri sular ve gür sesiyle
selamlardı hepimizi. Hikâyesi çoktu yaşam içinde ve şen’di birçoğu. Hassastı, vefalıydı ve sahipleniciydi.
Salih abinin belalısıydı Sarihhhh diye bağırdı mı, üçer üçer çıkardı Salih Kuzu merdivenleri.
Çabuk parlar, çabuk sönerdi. İdare etmeyi de iyi bilirdi, iş bitirmeyi de.
Keyif adamıydı, moral bozuk olmazdı, yaşam hevesine bakınca bugün bu satırları yazıyor olmanın ne denli zor olduğunu anlatmak imkânsız.
Geçtiğimiz aylarda başladı rahatsızlığı. Bir süre direndi ama baktı olmayacak, başladı doktor doktor gezmeye. En sonunda sinir uçlarında bir sıkıntı olduğu tespit edilmiş ve yapılan tedavi iyiye gidiyor diye umarken ziyaret ettik kendisini.
İyi hissediyorum diyordu, sevinmiştik…
Akciğerlerindeki kitlenin kanser olduğu ve bunu teşhis etmede geç kalındığını öğrenince yaşadığımız keder hala tüm ekibin içinde.
Akciğer kanserinin ne denli illet ve hızlı ilerlediğini pek çoğumuz iyi biliriz. Doktorların söylemi ve bildiklerimize rağmen, hep geleceğine inandık onun. Kapıdan içeri girecek “Günaydın arkadaşlar” diyecek, belki birkaç hastane anısı anlatacak diye bekledik. Asla konduramadık, ölümü, asla düşünmedik.
Sabah acı acı çalan telefon, gelen acı haber ve açıkçası hala kondurup, hala inanamıyoruz. !
“Vedat Ağabey vefat etmiş” diyen sesi reddediyor bünyemiz.
Bugün son görevi yapacak, öğle namazına müteakip son yolculuğuna uğurlayacak ve eminim hala inanmakta zorlanacağız bu gidişe..
Arkasında herkese nasip olmayacak sevaplarıyla ocak ayının derin kayıplarına eklendi Vedat Ergün. Her ölüm gibi erken ve kederli oldu gidişi
Güle Güle Paşam... Biz az sonra hakkımızı helal edeceğiz, sen de helal et …