Zihni Çalışkan'ın üç başlığı

AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan bir basın toplantısı düzenleyerek partisinin güncel gelişmeler hakkındaki görüşlerini paylaştı. Baktığımız zaman Sayın Çalışkan'ın genel olarak URAYSİM üzerindeki açıklamalarının gündem oluşturduğunu görüyoruz. Kendisi bu konuda bütün Eskişehir'in mutabık bulduğu bir çözümün uygulamaya konulmasından yana.

URAYSİM elbette ki çok önemli bir konu. Açıkçası iktidar ile muhalefetin aralarında büyük görüş ayrılıkları da yok. CHP kanadı böyle bir yatırımın tarımsal olmayan arazide yapılması gerektiğini savunuyor ki bana kalırsa da daha haklı olan taraf CHP kanadı. Yine de bu konuda bir orta yol bulunacağına eminim.

Zihni Çalışkan ayrıca 71 Evler, Emek, Ihlamurkent ve Vadişehir Mahallelerini rahatlatacak Yaşar Kemal Caddesi'nden de bahsetti. Kısa bir süre önce AK Partililer tarafından gündeme getirilen bu projeyi ciddiye alıyor, AK Partilileri tebrik ediyorum. AK Parti Eskişehir'de hem iktidar hem de muhalefet partisi konumunda. Elbette muhalefet iktidarı eleştirecek. Ancak bu eleştirileri somut önerilerle desteklerlerse daha etkili olurlar. Yaşar Kemal Caddesi önerisinin daha bir ciddiyetle ele alınması lazım.

Bu arada Zihni Çalışkanın bahsettiği üçüncü bir konu başlığı daha vardı; o da kütüphane binasının tamamlanmış olması. Millet Bahçesi'nin karşısında, Reşadiye Camisi'nin yanındaki eski kütüphane binamız yıkıldı ve yerine çok kaliteli bir kütüphane kuruldu. Bence AK Partililer bu altına imza attıkları kütüphane binası ile yeteri kadar övünmüyor. Halbuki – henüz içine girmek kısmet olmadı – dışarıdan gördüğümüz kadarıyla çok güzel bir kütüphanemiz olmuş. Dünyayı kitap okuyan insanlar değiştirir. İktidarı tebrik ederiz...

Ne olacaktı ki?

Ülke genelinde iyi niyetli bir normalleşme çalışması başlattık. Fakat bu çabayı da elimize yüzümüze bulaştırdık. Yanlış anlamayın; bu konuda hükûmeti suçlamıyorum. Hükûmeti eleştireceksek, korkmadan yaparız bunu. Ancak vatandaş olarak kendi sorumluluklarımız olduğunun da farkında olalım. Normalleşmeyi kurallara uyarak yapmadık ve netice itibarıyla virüs kontrol edilemez bir şekilde yayılmaya başladı. Şimdi haftasonu yasakları da dâhil, pek çok yasak yeniden hayatımıza girdi. Ben alınan önlemlerin derhal netice vermeye başlayacağına ve salgın verilerinin derhal düşüş eğilimine gireceğine eminim. Bizler vatandaş olarak bazı basit tedbirlere uymadık. Böylece de yasaklar geri geldi. Ne olacaktı ki?

Şahsım karışırsa...

Zaman zaman geriye dönüp, eski yazılarımı şöyle bir gözden geçiririm. Bakalım neler söylemişim? Neleri bilmişim veya neleri öngörememişim?..

9 Şubat tarihli bir yazımda Türk ekenomisini değerlendirmiş ve umut dolu mesajlar vermişim. Ancak bazı çekincelerimi de yazının sonuna eklemeyi unutmamışım. Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın ekonomiyi "Hatasız" yönettiğini belirttiğim bu yazıları okumanızı tavsiye ederim. Şuraya bir de link bırakalım; http://www.anadolugazetesi.com/makale/ekonomide-isler-yoluna-girebilir.html

Söz konusu yazıda Mart ayından sonra zam fırtınasının dineceğini, eğer Avrupa Birliği veya Amerika'yla aramızda abartılı bir kriz çıkmazsa ekonominin düzelmeye başlayacağını savunmuşum.

Gerçi Amerika'yla aramızda bir kriz çıkıp çıkmayacağı hâlen belirsiz. Ancak Avrupa Birliği ile aramızda bir sıkıntı kalmadığını görüyoruz. Nitekim Almanya Şansölyesi Merkel, Erdoğan hükûmetini "Hizaya" soktuklarına ilişkin bir takım açıklamalar yaptı. Belli ki Doğu Akdeniz'de "Artistik" yapmamak ve, Suriyeli 5 milyon mülteciye bakmaya devam etmek karşılığında Avrupa'nın bize yaptırım uygulamamasını sağladık...

Ancak 9 Şubat tarihli aynı yazının sonunda kâbus gibi bir ihtimalden de bahsetmişim. Demişim ki "...Eğer Mart ayında gerçekleşecek Amerika ve Avrupa ilişkilerinde büyük bir kriz çıkmaz ve 'Şahsım' ekonomiye karışmazsa işler Haziran'a doğru düzelmeye ancak başlar..."

Şimdi diyeceksiniz ki, "Senin de yaptığın yorum hiç isabetli çıkmamış Kerem Akyıl. İşte Amerika'yla da Avrupa'yla da bir sorun yaşamadık. Ama sürünüp duruyoruz..."

İyi de kardeşim "Şahsım"ın yaptığı yorumlarda hiç bir eksiklik yok. Çünkü "Şahsım" ekonomiye karıştı; bundan daha büyük felaket mi olur?..