Kim ne derse desin, kim ne kadar eleştirirse eleştirsin bu şehrin en büyük değerlerinden biri Anadolu Üniversitesi’dir. Yönetimler dönem dönem yanlış işler yapabilir, yönetmeyi beceremeyebilir, şehirle bütünleşme konusunda eksikleri olabilir ama altın çamura düşmekle değer kaybetmez. “Bu bakımdan Anadolu Üniversitesi’ne olan bağlılık ve gurur duygumuz kişilerin ötesinde, kurumsal ve ezelsiz bir bağdır.”
Çocukluğumda içine girmek için can attığım, öğrencilik zamanlarında ise kampus’un tadını çıkaramadığımdan mı bilinmez, özellikle Yunus Emre yerleşkesine dair hayallerim hep tazedir. Kocaman ve yemyeşil bir yerleşke içinde yıllardır birçok eksik olduğuna inanır ve neden daha rengârenk bir yerleşke olmasın diye düşlerim. Bu düşüncede yalnız olmadığımı bilirim ama akademisyenler içinden de bu hayale ortak olan birilerini görünce inanılmaz mutlu oluyorum. Umutlanıyorum deyim yerindeyse.
Uzun zamandır blog yazılarını zevkle takip ettiğim A.Ü. İ.İ.B.F. Dekanı Prof. Dr. Recai Dönmez geçtiğimiz günlerde keyifli hayallerin olduğu bir yazı kaleme almış. “Dönmez yazısında yerleşke içinde yapılması gereken fiziki değişikliklere, hem de öğrencilerin konforu için atılması gereken bazı adımlara değinmiş.”
Dönmez, Üniversite içindeki görsel açıdan gerçekten kötü duran Dijital saatin kaldırımasını
Üniversite içindeki binaların biraz elden geçirilmesi gerektiğine, gösterişli amfilerin her fakültede yer almasının faydalı olacağına, biraz boya ile yerleşkenin renkleneceğine ve Japon bahçesi gibi güzide bir yerin öğrencilerin kullanımına açılması gerektiğine değinmiş.
Öte yandan Tramvay durağı ile Üniversite arasındaki mesafenin uzun olduğunu ve elektrikli araçlarla hem duraktan yerleşkeye hem de yerleşke içinde servis imkanı sağlanmasının faydalı olacağına, İki Eylül yerleşkesine olan ulaşımın zorluğuna ve bunun içinde çözüm bulunması gerektiğine dem vurmuş.
“Hatta ve hatta öğrencilerin kay kay pistlerinden, akrobatik hareketler yapabileceği alanlara, yerleşke önünden geçen kanala dair geçmişten nirengi aldığı güzel hatıralara yer vermiş.”
Ben sadece özet geçtim ve çok sevdiğim kısımları kısaltarak yazdım, merak edenler Dönmez’in kendi ismiyle açtığı sitede tamamını okuyabilir.
Velhasıl kelam, tüm bunlar kişinin kendinin de bir parçası olduğu bir kurum için arzu ettiği şeyler. Hele ki bir rektör adayının bu hayallere sahip olması beni fazlasıyla memnun ediyor.
“O kadar çok siyasete ve o kadar gelecek vaat eden sözüm ona büyük ve soyut şeylere kapılıp gidiyoruz ki, böyle küçük, kısa vadeli ve yapılabilirliği mümkün şeyleri görünce hoş bir tebessüm yerleşiyor yüzümüze.”
Umarım Rektör kim olursa olsun bu küçük gözüken ama bence çoook önemli işleri unutmasın. “Hatta ve hatta yerel seçimlerde Belediye Başkanlığı için aday olanlar da böyle küçük, kolay ama insanın içini ısıtan projeleri es geçmesin”, bence onlarda bu durumu örnek alsın. Çünkü biz bu şehri seviyoruz, bu şehirde siyaseti siz yapabilirsiniz ama bu şehri yaşayan bizleriz, unutmayın ..