Caddesi var, Okulu var, Hastanesi var, Beldesi var, Parkı var, Kültür Merkezi var.
Peki, anlayanı var mı?
Bizim Yunus’tan bahsediyorum. Hafızalarımıza kazıdığımız bir Eskişehir Ritüelini ve naçizane sorma gereği hissediyorum, Yunus’u anlamak için çaba harcayanı, ömrünü hangi uğurda feda ettiğini ve yaşam felsefesini idrak etmeye çalışan kaç kişi var?
Elbette bu felsefeyi kendine şiar etmiş ve Yunus Emre niteliğini çok iyi bilen insan sayısı azımsanmayacak kadar fazla ama yeterli mi? diye sorarsanız, maalesef diyorum.
Türk- İslam birliği uğruna ömür feda eden ve bizim için ünü kabına sığmayıp dünyaya yayılmış bu zatı muhteremi hayat felsefesi yapalım demiyorum ben ancak, niteliği onla yarışmayacak isimlere olan merak ve hayranlığın ufacık bir kısmını bile ona ayırmadığımız için biraz sitemkârım bizlere. Bende dâhil olmak üzere Goethe, Montaigne, Karl Marx, Cervantes gibi isimleri Yunus Emre’den daha detaylı tanıyorsak eğer bu biraz bizim, biraz da eğitim öğretim sisteminin bazı eksik detaylarından kaynaklanan bir problem.
“Hele ki bu ismi misafir eden ve genetik mirası olarak kucaklayan Eskişehirliler biraz daha özeleştiri yapmalı bu konuda kendine. Başta gazeteciler olmak üzere.”
Şahsen her Yunus Emre haftasında, o hali ruhiyenin tesiri ve bilgi eksikliğinin ezikliği ile Yunus hakkında daha çok okuma, anlamaya çalışma ve hem gazete hem TV yayınlarımda daha çok yer verme sözü veriyorum kendime. Mezarlık dönüşündeki sözler gibi çabuk unutuyor ve maalesef biraz gayret etsem bile istediğim noktaya ulaşamıyorum. Bu itiraf ve özeleştiriyi de yapmaktan dolayı ufak bir utanç duygusu taşımama rağmen, beni kamçılasın diye yazmak zorunda hissediyorum kendimi.
Haftaya bu yazıyla veda etmemdeki sebep ise dün Vali Koçdemir’in yaptığı Yunus Emre haftası bilgilendirme toplantısı. Bu sene’de bu hafta için bir dolu program düzenlenmiş ve Yunus’un hemşerilerinin ilgisini bekliyor. Ben salon etkinliklerinden çok yarış ve kaynaşma kültürünü taşıyan etkinliklerin etkisine inansam bile, seminer, konferans faaliyetlerinin de olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.
Temennim odur ki Dünya telaşı ve çıkarları içinde her gün adım attığımız caddeye, hastaneye, okula, parka, kültür merkezine ismini veren bizim Yunus’un nasihatlerini, divanını, dünya görüşünü ve çabasını bir parça anlayacağımız, tanımaktan, ezberlemekten öte anlayabileceğimiz bir sene olsun.
Ben bir aceb ile geldim kimse halim bilmez benim
Ben söylerem ben dinlerem kimse dilim bilmez benim
Benim dilim kuş dilidir benim ilim dost ilidir
Ben bülbülem dost gülümdür bilin gülüm solmaz benim
“Tabela sorunu çözülüyor”
İstanbul – Eskişehir karayolu üzerinde Eskişehir tabelası eksikliği ve yaşanan mağduriyetleri geride kalan günlerde dile getirmiştik. Bilecik – Antalya tabelasını ıskalayan ve soluğu Düzce veya Bolu’da alan yüzlerce kişinin mağdur olduğu bu sorun artık çözülüyor.
Sosyal medya’nın gücüne inanmayanlar için bu duyarlılığı gösteren Vali Koçdemir’e teşekkür ederim. Sorunu hem köşemizde hem de sosyal medyada #Eskişehirtabelaistiyor diyerek kendisine ilettiğimiz Vali Koçdemir, Ulaştırma Bakanı Yıldırım’a konuyu aktarmış. Prosedür gereği konulmayan Eskişehir tabelası hakkında Bakan bey talimat verniş. Şimdiden hayırlı olsun hepimize.