AK Partili adaylar kimi zaman yaptıkları açıklamalarda şöyle diyorlar:
-
Şehir merkezinde ne varsa kenar mahallelerde de o olacak?
Şehir merkezinde ne var mesela?
Stadyum vardı, spor salonu vardı, yüzme havuzu vardı hepsi yıkıldı…
Ahmet Ataç’ın tanıtım toplantısı
yaptığı Şirintepe’deki Yunus Emre Spor Salonu’nu önemli bir örnektir.
Spor salonu Eskişehir’in yerleşim alan sınırında…
Spor salonundan sonra tarlalar başlıyor…
Birçok siyasetçi yolunu bulup gidemez.
Ancak navigasyonla gidebilir!
Şehrin kenarın kenarında, futbol sahası var, Spor salonu var, basketbol, voleybol sahaları var…
Halı saha var!
Jimnastik, tekvando, satranç birçok spor yapılıyor.
Kadınlar aerobik ile tanıştı!
Bakın bunlar şehir merkezinde yok…
Yine Ertuğrulgazi, Çamlıca bölgesinde
kapalı yüzme havuzu yıllardır hizmet veriyor, merkezde yok…
Düğün salonları, belde evleri, deneyimli kafeler, halk merkezleri, hepsi “kenar olarak” nitelendirilen mahallelerde…
Fevzi Çakmak, Esentepe, Emek, Sultandere, Çamlıca, 71 Evler, Çankaya…
Bunların hiç biri merkezde yok…
Merkezde halı sahaya yüksek ücret ödersiniz ama kenar mahallelerde belediyelerin halı sahasından ücretsiz faydalanırsınız.
Odunpazarı Belediyesi halk merkezleri ile Tepebaşı belediyesi beldeevleri ile halkın ihtiyaçlarını yıllardır ayaklarına kadar götürüyor.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç,
ilk belde evini açtıktan bu yana 20 yıldan fazla zaman geçti. Türkiye’ye örnek oldu. Kısacası, kenar semtlerde olan belediye hizmetlerinin birçoğu merkez mahallelerde yok..
ATIKTAN SANATA!
Eskişehir Müteşebbis İş Adamları Derneği (ESMİAD) Başkanı
Şamil Seyhan ile güncel gelişmeleri, seçimi konuştuk.
Tam ayrılacağım sırada ofisindeki iki resim dikkatimi çekti! Doğrusunu söylemek gerekirse, “
insanı kendine çeken bir yapısı vardı” resimlerin…
Seyhan’a sordum:
-Kim yaptı?
-Zeki Kaba!
Hayretler içinde kaldım. Dünyaca ünlü bir ressam kendisi! Zaten ABD’de yaşadığını biliyordum.
Şamil Seyhan’ın dostu olduğunu duyunca şaşırdım:
Anlattı:
-6 ay New York’ta 6 ay da Göcek’te yaşıyor. Türkiye’ye geldiği zaman benim yanıma da uğruyor.
Son uğradığında tam gidecekten bu atıl durumdaki suntaları gördü. Ve ‘Ben bunlara bir resim yapayım” dedi. 10 dakika sonra da bu iki eser ortaya çıktı…
Atılacak olan bir sunta parçası 10 dakikalık bir uğraştan sonra
Kaba’nın ellerinde “hazineye” dönüştürülebiliyor…
KENARA ATILANLAR!
Bilinen sözlerdir hatırlayalım…
Rus yazar Dostoyevski, şöyle diyor:
-İnsan bir şeyi elde etmek için çok çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar.
Şilili şair Neruda da olaya biraz daha farklı yaklaşır:
-İnsan elde edemediği her şeyin delisi, elde ettiği her şeyin ise nankörüdür...
Elde etme, kenara atma,
deli olma ve nankörlük hepsi günümüz insanına ait!
Dahası çoğalıyor! İnsan insanı hiçbir zaman bu çağdaki kadar çok kullanmamıştı!
MİSKİNLİĞİN TADI!
Büyük tarihçimiz İlber Ortaylı, değişim için şu cümleyi kuruyor:
-
Değişmeyi, değiştirmeyi bileceksin. Konforundan vazgeçmeyi göze alacaksın. Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır.
Ne yazık ki günümüz toplumunda insanların çoğu
miskinliğin tadını almış ve değişmek ve değiştirmek istemiyor.
SARIMSAK ETKİSİ NEDİR
Herkes sarımsak yediğinde herkes koktuğu için kimse kimseden şikayet edemez. Benzer şekilde, topluca suç işlendiğinde veya yasadışı
bir durumda kimse kimseyi suçlayamaz. Böylece büyük suçlar işleyenler başkalarını ortak ederek onları susturmuş olur.
İnsanlar bir durumu değiştiremediklerinde, artık kendilerini değiştirmek durumunda kalırlar
. ViktorFrankl
GÜNÜN KARİKATÜRÜ