Aslında Yılmaz Büyükerşen bu şehre büyük bir kötülük yaptı. Dün Kayseri ile ilgili görüşlerimi ve yaşanan değişimi yazdıktan sonra birçok kişi ile oturduk sohbet ettik ve hep aynı sonuca vardık.
Yılmaz Hoca ile birlikte o kadar seçici, ne istediğini bilen ve verilenlerle yetinmeyen bir şehir haline geldik ki ister istemez her şeyin en iyisi ve en güzelinin bu şehirde olmasını isteyip, olmadığında mızmızlık ediyoruz.
Tramvay, parklar, porsuk, göletler v.s. birçok şey kazandırmasına rağmen Büyükerşen’in bu şehre yaptığı en büyük hizmet ve kötülük zihniyeti değiştirmesi ve insan niteliğini artırması.
Kötülük diyorum evet çünkü artık her şeyin kusursuz olmasını, bahaneler arkasına saklanmamasını ve yapılanların yetersiz kalacağını düşünüyoruz çok zaman.
İktidar yapsa muhalifiz, belediye yapsa muhalifiz, yapmasalar yine muhalifiz. Zor beğeniyor, övgüyü esirgiyor ve yapılanlara kulp takmak için bin dereden su getiriyoruz.
Her isteyene oy vermeyen ve ne yaptınız bakalım diye soran seçmenler bu şehirde.
Parti ayrı, hizmet ayrı diye düşünenler, takım tutar gibi parti tutmayanlar yine bu şehirde.
Siyasi komplimanlara taviz vermeyen, dedikoduyla siyaset yapılmasına izin vermeyenler yine bu şehirde yaşıyor.
Şehir yaşıyor, nefes alıyor, hareket, bereket, dinamizm, kargaşa, karışıklık, huzur hepsi bir arada akıp gidiyor. Kimimiz huzura dalıyoruz, kimimiz harekete ama herkes kendinden bir parça buluyor bu şehir sınırlarında. Tek düze bir yaşam yok, tek tip kurallar yok, tek bir yönetim yok. Farkındaysanız buna rağmen pek çok kavga da yok bu topraklarda.
İster sevin, ister sevmeyin ama bu şehirde asla inkar edilemeyecek bir Büyükerşen imzası var.
Ve bu imza bana göre yapılan somut şeylerden çok, soyut kazanımlara atılı.
Malumunuz bu sene diyar diyar geziyoruz ve başka şehirlerde yaşayan insanlara Eskişehir’i soruyoruz. İstanbul, Mersin, Kayseri hepsinde Eskişehir’e gelmemiş insanların bile Yılmaz Hoca diye bir cümle kurması bizleri artık şaşırtmıyor.
Kimisi plaj diyor, kimisi porsuktaki gondollar. Kimisi Melih Gökçek örnek alsın diyor, kimisi keşke bizim Belediye Başkanımız olsa. Velhasıl her istek ve yorumun sonu Büyükerşen isminin Eskişehir ile ne kadar bütünleştiğinin kanıtı.
Tramvay bir ulaşım aracı hizmeti değil, yayaların özgür olması gerektiğini anımsatan bir hizmet.
Gölet üzerinde spor yapılması için değil, susuz kalındığında kullanılırız denilen bir imdat çekici hizmeti.
Parklar hadi bir hafta sonu iki tur atalım diye değil biz Eskişehirliler böyle alanlarda Avrupalı insanlar gibi sporumuzu yapıyoruz, yeşille barışığız, dingin zamanlarda kaçacak bir adresimiz var demenin başka bir yolu.
Opera ve tiyatrolar hadi bir oyun izleyelim de gülelim, hadi bir konsere gidelim de merakımız gitsin den öte sanatın çağdaşlığı ve çok sesli yapısına sahip çıkıyoruz, daha fazlasını istemek için daha fazla aydın görüş bizi emzirsin isteğinin doruğa ulaştığı hizmetler.
Yani daha birçok hizmet gözüktüğünün dışında hissettirdiği kazanımlarla bu şehre farklı bir boyut kazandırıyor.
Bunda Yılmaz Büyükerşen ismini lider olarak geçiyoruz ama şüphesiz yapılan her hizmete, kaldırılan her el ve verilen her destek yine bu şehrin insanlarının bakış açısının bir yansıması.
Bugünlerde başka şehirden aday olacak dedikoduları çıkınca bende bir Büyükerşen yazısı yazayım istedim.
Gitmeyeceğini biliyorum, gittiği yere mutlaka büyük değer katacağını da…
Ama birçok kişinin aksine ben Büyükerşen’i hala siyasetçi olarak görmüyorum.
Baktığımda gördüğüm parti rozeti değil, başka düşünen bir lider, sosyolog ve belediyeci…
Eleştirebilirsiniz, bazen kızabilirsiniz bazen hak verir bazen yanlış yaptı dersiniz. Bunu en yakın dostumuza da söylüyor, eşimize bile eleştirilerde bulunabiliyoruz.
Ama objektif bakmak gerekirse ve yaklaşan seçimlerle ilgili dedikoduları şöyle bir düşününce
ister Ak partili, ister Chp’li, ister bağımsız olsun, isterse aday olmasın, ya da aday olup seçilmesin Büyükerşen’in bu şehirdeki yeri değişmez gerçek.
İtiraf etmek gerekirse bazen DSP’nin ona daha çok yakıştığını düşünenlerden biride benim.
Hatta bazı meclis üyelerine verdiği desteğin ona zarar verdiğini de düşündüğüm oluyor.
Ama tarihe geçmiş bu adamı beğenmiyorum, takdir etmiyorum demek için ya kör olmak, sağır olmak, uzayda yaşamak ya da tarihte yer almış başka bir şahsiyet olmak gerekiyor.
Henüz gören, duyan, bu şehirde yaşamaktan keyif alan ve tarihe geçmemiş bir şahsiyet olarak bir basın mensubu değil Eskişehir aşığı olarak Büyükerşen’e yaptığı bu zihniyet değişimi için çok kötü kızıyor ve teşekkür ediyorum.
Ben Real Madrid hayranıyım ama en çok Messi’yi beğeniyorum diyebilenler. Bugünlerde sizi daha iyi anlıyorum ve diyorum ki futbolda Messi neyse Belediyecilikte Y.Büyükerşen o.