Bozan kendinden emin Solaklar sakat Solaklar sakat Berkay bizi çok yordu Özgür Çek rakip olacak Tokat dinlemiş gelecek 5 metre boyunda kardan adam dikkat çekti Tatil turu dolandırıcıları göz altına alındı! Neden deja vu yaşarız? Bilimsel açıklaması nedir? Eskişehir’de evrenin sırları çocuklarla keşfedildi Evi sirkeli su ile silmek kötülüklerden uzaklaşmam… Talat Yalaz: Hizmetleri engellemek için her şeyi y… Eskişehir Demirspor’dan iki önemli başarı Antalya’da Eskişehir fırtınası: İki gümüş madalya! Eskişehirspor Kadın Futbol Takımı'ndan moral galib… Eskişehir Hentbol, ilk galibiyetini kaçırdı

Üye Girişi

Üye Ol

Eskişehir

Alpu

Spor

Gündem

Eskişehir Hava Durumu

Resmi İlanlar

Eskişehir Nöbetçi Eczaneler

Afyon

Bilecik

Eskişehir Gezi Rehberi

Eskişehir Parkları Eskişehir Müzeleri Eskişehir Yemekleri Eskişehir Camileri, Külliyeleri ve Anıtları Eskişehir Alışveriş Merkezleri Eskişehir Restoranları (Yeme İçme) Eskişehir Gece Hayatı

Magazin

DİĞER

Kütahya Ekonomi Eskişehir etkinlik Kültür Sanat Dünya Sağlık Teknoloji Eğitim Röportaj Biyografi Eskişehir Siyasetçileri Yaşam Ramazan

Eskişehir Videoları Foto Galeri Yazarlar Eskişehir İş İlanları Seri İlanlar İletişim

27.11.2024 - Çarşamba

Prof.Dr. Alper Çabuk

Tüm Yazıları Diğer Yazarlar

Yeşil altyapı...1

22 Eylül 2014 09:37

Geçtiğimiz hafta Hollanda’da Geotasarım üzerine önemli bir uluslararası toplantıya katılmak üzere Hollanda’daydım, bu yüzden köşe yazımı yazamadım... Siz değerli okurlarımdan özür diliyorum. İzlenimlerini daha sonraki yazılarımda sizinle paylaşacağım, zira geçen hafta gündem Çarşamba günü yağan sağanak yağış sonrası, ortaya çıkan sel zararı oldu... Özellikle Organize Sanayi Bölgesi’nde sel önemli maddi hasara yol açtı. Sel suyunun girdiği fabrikada mahsur kalan 2 işçi iş makineleriyle kurtarılabildi ve pek çok araç sel suyunda sürüklenerek hasar gördü. Ne diyelim, bununla geçmiş olsun, Allah beterini yaşatmasın... İşin bir tarafında artık her sağanak yağmur, ülkemizin pek çok yerinde olduğu gibi Eskişehir’de de önemli maddi hasara yol açıyor. Bu bereket değil, bildiğiniz afet ve bu afete biz neden olduk, olmaya devam ediyoruz.

Hep söylüyorum, ülkemizin bu önümüzdeki yıllardaki en önemli gündem maddesi, küresel iklim değişiklikleri ve bunlara bağlı ortaya çıkan seller, taşkınlar, kuraklık vb. doğal afetler... Bence bunların içinde en önemlisi kuraklık... Bak işte bir yandan yağmur yağıyor, sel oluyor, ne kuraklığı diyebilirsiniz. Ancak durum hiç de öyle değil. Ne yazık ki bu ani sağanak yağışlar, ne toprağa, ne de yer altı ve yüzey sularımıza çok fazla katkı sağlamıyor, hatta verimli topraklarımızın zarar görmesine neden oluyor. Durum ortada... Porsuk barajında su seviyesinde önemli ölçüde azalma var. Geçtiğimiz haftalarda Devlet Su İşleri (DSİ) 3. Bölge Müdürü Hayrettin Baysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, barajın işletme hacminin 454 milyon metreküp ve aktif hacminin ise 438 milyon metreküp olduğunu belirtirken, bu aktif hacmin, bir yıl içinde dolup boşalabilecek bir şey olmadığını, barajın aktif hacminin uzun yıllarda oluştuğunu ifade etmiş... Açıklamasında Baysal, barajın doluluk oranın 2012 yılında 430 milyon metreküp ile yüzde 95'nin dolu olduğunu, 2013’de doluluk oranının yüzde 62'lere indiğini, bu yıl ise doluluk oranının yüzde 40'lara düştüğünü belirtmiş...

Gerçekten de barajda gördüğüm kadarıyla su da önemli miktarda azalma ve buna bağlı binlerce metrelik çekilme var... Yani her seferinde kentin bir yerinde afete dönüşen o sağanak yağışların, susuzluğumuza pek de faydası olduğu söylenemez... Önümüzdeki bir kaç kış daha kar yağışı olmazsa, Porsuk Barajı belki de tamamen kuruyabilir...

Peki ne yapmalıyız? Yapacak çok şey var aslında... Öncelikle iklim değişiklikleri ile ilgili ciddi anlamda, kısa, orta ve uzun vadede turizm, ormancılık, tarım, hidroloji vb farklı sektörlerdeki etkilerin neler olacağına ilişkin projeksiyonları havza bazında yapmak zorundayız. Bu olmadan çare bulunamaz. Bir hekim, muayene etmeden, gerekli tetkikleri yapmadan bir tedavi önerebilir mi? Tabii ki hayır... İşte öncelikle sorunu çözmek için, soruna yol açan sebepleri ve bu sorunların etkilerinin neler olacağını belirlememiz lazım... Daha önce de ifade etmiştim. Ülkemizdeki su tüketiminin yarısından daha fazlası tarımsal sulamada kullanıyor. Tarımda gerekli reformların yapılamaması, modernizasyonun sağlanamaması, diğer taraftan sulama tekniklerinde de iyileşme sağlanamamasına neden oluyor ve vahşi sulama teknikleri nedeniyle sularımız önemli ölçüde heba oluyor. Aynı şekilde tarımsal sulama hatlarındaki kaçak ve kayıplar da suyun tarlaya bile ulaşmadan ziyan olmasına neden oluyor. Öncelikli alanlarımızdan birinin tarımsal sulama olması lazım... Ayrıca her birey, kendi karbon ayak izini azaltmak adına bir şeyler yapmalı... Diğer taraftan elbette ki, suyumuzu çok, çok dikkatli kullanmalıyız...
Benim işaret etmek istediğim aslında çok daha spesifik bir konu var. Bizi, hem sel zararlarından koruyacak, hem de yağmur sularının akıp gitmesine engel olacak...Yeşil altyapı sistemleri... Özellikle Kuzey Amerika ülkelerinde son yıllarda peyzaj mimarlığı alanındaki önemli çalışma konularından biri haline gelmiş bir konu bu. Kentlerimizde sık sık yaşadığımız su baskınlarına engel olacak, diğer yandan yağmur sularının farklı amaçlarla kullanmak üzere biriktirilmesini sağlayacak... Lafı bu haftalık burada bırakalım, gelecek hafta kaldığımız yerden devam ederiz. İyi haftalar....