Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, toplam 3 milyar 400 milyon lira tutan bir destek programını Meclis gündemine getirdi
Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, toplam 3 milyar 400 milyon lira tutan bir destek programını Meclis gündemine getirdi. Sanayi Bakanı Ruhsar Pekcan'dan öğreniyoruz ki hükumetimiz 2006 ve 2019 yılları arasında bazı şirketlere bu paraları dağıtılmış. Şimdi ülkede ekonomi kötü gittiği zaman hükumetten bir takım destek programları başlatmasını isteriz. Burada da AK Parti bir destek programı başlatmış ve hatırı sayılır bir yardımda bulunmuş. Ne güzel öyle değil mi? Öyle değil işte... Bu işi de 'Hababam' usulüyle ele almışlar ve yabancı şirketlere de maddi yardımda bulunmuşlar. Evet yanlış okumadınız; Bizim vatandaşımızın alın teriyle kazandığı paradan ödenen vergiler ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan paralar yabancı bir takım şirketlere verilmiş. Yani bu kadarına da "Pes artık!" demekten başka bir çaremiz yok. Sayın Kabukcuoğlu da "Bu nasıl yerli ve milli olmak?" diye sormuş. Sayın Bakanımız da, "Efendim eskiden kanunlar böyleydi. Olmuş işte olan. Yapacak bir şey yok" mealinde açıklamalarda bulunmuş. Yetkililerimiz "Yüzde yüz yerli ve milli" diye boyun damarlarını da şişirerek propaganda yapmasını biliyor. Ama benim vatandaşımın vergisi, yabancı ve adını sanını bilmediğimiz kuruluşlara gidiyor öyle mi? Yerseniz artık bu yerliliği...
Vardır bir bildikleri
Moskova'ya giden Türk heyeti, Rusya ve Suriye'nin öteden beri istediklerini kabul ederek, ateşkes antlaşmasıyla geri döndü. Buna göre Suriye Ordusu'nun çok istediği M – 4 ve M – 5 karayolları meselesi çözüldü. Kuzey – Güney hattında ilerleyen M – 5 karayolu tamamen Suriye'nin eline geçti. Doğu – Batı istikametindeki M – 4 karayolunda ise Suriye askeri birlikleri bizim birliklerimizle birlikte devriye atacak. Serakib tamamen Beşar Esad'ın askerlerine bırakıldı. Öyle ki Suriye askerleri sapan atsalar, taşları İdlib şehrine erişebilir artık. Maaretünnuman ve Kefrenbude kasabalırı da Suriye ordusunun oldu. Şimdi "Madem böyle bir antlaşma imzalanacaktı, neden 40 gün önce imzalamadık?" diye bir soru sorabiliriz. Bu tip "Madem böyle olacaktı..." tarzındaki soruları son zamanlarda kendi kendimize çok soruyoruz. Fakat bunlara da sağlıklı bir cevap bulamıyoruz. Bu tip sorular sorulduğu vakit alınan yanıt, "Bre cahil!.. Senin haddin mi asrın hükumetimizi eleştirmek? Senin gibi sefil vatandaşa düşen soru sormak değil, itaat etmektir. Vardır büyüklerimizin bir bildiği..." oluyor. Yine de nihayetinde silahların susması bizi mutlu ediyor elbette. "Madem karşı tarafın isteklerini kabul ettik, keşke bunu o kadar vatan evladını şehit vermeden yapaydık" demiyoruz. Vardır büyüklerimizin bir bildiği. Vatandaş dediğin ne anlar ki zaten?..