Pek çok kişi Eskişehirspor'un kapatılıp gitmesi gerektiğini, yeni bir kulüp kurarak, enerjimizin Eskişehir'in yeni takımı üzerinde yoğunlaşması gerektiğini söylüyor.
Kazın ayağı öyle değil işte...
Haydi diyelim ki Eskişehir İdman Yurdu diye bir takım kurduk. Sizin güzel hatırınız için de renklerini siyah – kırmızı yaptık. E ne olacağını zannediyorsunuz ki siz? Bu kulübün Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona ile kapışacağını mı zannediyorsunuz? Önce amatör kümeden bir takım satın almanız gerekiyor. Bu iş de öyle zannettiğiniz kadar ucuz değil. En az 5 – 10 milyon liraya gelir. Daha sonra bu takımın 3'üncü lige çıkartılması gerekiyor. Sonra o 3'üncü lig takımının zorlu bir şampiyonluk mücadelesi sürdürüp, 2'inci lige çıkması gerekiyor. Bu iş için de en az 10 – 15 milyon liralık yatırım yapmak lazım. Sonra 15 – 20 milyon lira daha harcayıp, takımı birinci lige çıkartıp, Süper lig için mücadele etmeniz lazım.
Birinci lige gelene kadar en iyimser tahminle 4 – 5 sene sabretmek ve rutin masraflar da dâhil 60 – 70 milyon lira harcamak lazım. E böyle bir paranız ve sabrınız varsa zaten Eskişehirspor'u kurtarırsınız. Ki bu tahminlerim aşırı iyimser tahminler. Gerçekçi konuşacak olursak 6 – 7 sene ve 100 - 120 milyon lira civarında bir rakamla karşılaşırız.
Haydi diyelim ki yeni bir takım kurduk ve 6 – 7 sene bekleyip, 110 milyon lira civarında parayı harcayıp, birinci lige çıktık. Dikkatinizi çekerim Süper Lig'den bahsetmiyorum; Şampiyonlar Ligi ve Barcelona'dan hiç bahsetmiyorum. Bizim sponsor bile bulamadığımız için "TFF" adını verdiğimiz birinci ligden bahsediyorum. Siz buradan süper lige çıkmanın kolay bir şey olduğunu mu zannediyorsunuz? Burada da 4 – 5 sene sabredip, arada şampiyonluk kaçırıp bir 110 milyon liracık daha harcayıp öyle süper lige çıkabiliriz. Üstelik süper ligde kalıcı olup olmayacağımız da meçhul olur. Küme düşersek bir kısır döngüye girer, "Asansör takım" dedikleri bir düşen, bir çıkan takım oluruz.
Bu kadar paranız ve sabrınız varsa gelin Eskişehirspor'a bir el atın. Çok daha az para ve zaman harcayarak bu takımı kurtarabiliriz.
Hepsini geçtim. Haydi diyelim ki Eskişehir İdman Yurdu dediğimiz takımı kurduk ve bu sorunları aşarak süper lige geldik. Siz yeni kurulan takımın borçsuz – harçsız, tertemiz ve şaibesiz yönetilen bir kulüp olacağını mı zannediyorsunuz?
Güldürmeyin adamı. Biz ki Jet Fadıllara 5 kere üst üste dolandırılmış bir milletin çocuklarıyız. Bu yeni kurulacak takımın başına laf ebesi olan kişiler gelir ve kulüp yine borç batağına sürüklenir. Halil Ağa gider Celil Ağa gelir. Mesut Bey gider Maksut Bey gelir. Her şey yine eskisi gibi olur. Biz bu kafada olduktan sonra daha çok sıkıntılar yaşarız.
Gelin saçma hayallerin peşinden gitmeyin. Ortada biricik sevgilimiz Eskişehirsporumuz var. Haydi aşkımıza sahip çıkalım. Bu yaşadıklarımızdan da ders çıkartalım ve tertemiz bir yönetim anlayışını hayata geçirelim. Tribünlerde hep beraber şarkılarımızı söylemeye devam edelim.
Türkiye gündemini meşgul eden konulardan biri de insan kaçakçılarının 34 Afgan mülteciyi, "Sizi Avrupa'ya kaçıracağız" diyerek dolandırması ve zavallıları Eskişehir'e bırakıp kaçması oldu. Şimdi herkes Şener Şen ve İlyas Salman'ın "Banker Bilo" filmini hatırlar ve bu tip olaylara tebessüm eder. Ancak Eskişehir için konunun tebessüm edilecek başka boyutları da vardı. Pek çok Eskişehirli bu haberin altına "Zaten Eskişehir'e geldiklerine göre, Avrupa'ya gelmiş sayılırlar" notunu eklemeyi unutmadı. Yani "Bizim şehrimiz Avrupa şehridir" oemek istediklerini görüyoruz. Tabii burada Sosyal – Demokrat Büyükerşen yönetimi hakkında bir övgü olduğu, hatta AK Parti cenahına, üstü kapalı bir eleştiri olduğunu da görüyoruz. Siyasette bu tip şakalaşmalar olur. Herşeyi ciddiye almamak, biraz da gülmeyi bilmek lazım.
Ancak bu haberin içinde gülemediğimiz, hatta için için ağladığımız ayrıntılar da gizli. Soru şudur; Neden İslam ülkelerinde yaşayan insanlar Avrupa'ya kaçmak istiyor? Neden bunun tersi olmuyor. Sınırlarımızda "Ne iş olsa yaparım ağbi" diyen bir Norveç vatandaşı niçin göremiyoruz?
Benim bildiğim depremden kaçılır. Veya – mesela – yangından kaçılır. Neden Siyasal İslamcı iktidarların yönettiği ülkelerdeki insanlar, sanki yangından kaçarcasına memleketlerini terk ediyorlar?
Haydi Türkiye'de gençlere soralım; hodri meydan! Sokağa çıkalım ve yaşları 15 ile 25 arasında değişen gençlere soralım, "Avrupa'ya kaçar mısınız?" diye. İçlerinden biri bile, "Ben bu ülkede mutluyum" demeyecektir. Çünkü – Afganistan kadar değil elbette – ancak gerçekten felaketler içinde yaşayan bir memleketiz. Sadece kamu kaynaklarının değil, insanların umutlarının ve yaşama sevinçlerinin çalındığı bir ülkedeyiz.
O yüzden istisnasız hepimiz Avrupa'yı kıskanıyoruz. İşte bu yüzden, "Türkler 3'üncü köprüyü yapmış" diye çoluk çocuk kapımıza dayanan zavallı bir Portekizli aileyi görmüyoruz. Bilmem anlatabildim mi acaba?
Kocaelisporu örnek alın kusmedik darilmadik bırakmadık ve başardık hemde transfer kapalıyken amatörler den geldik Ne adımızı nede armamizi sattık....
Eskisehirspor kayyuma kalir ... Osman armayi da alir .. .isim haklari zaten kendisinde ... Yunusemresporun ismi cismi degisir .... Eskisehirspor A.S. olur ... Osman da ebedi baskan ...
Yeni takım a. Ş olur hesap verilebilir yönetim şekli olur.
müdür, o dediğin celil ağalar, mevcut Eses kurtulduğu zaman da bu takıma çöker. her türlü karamsar tablo çıkıyor ortaya. yeni takım, bir an önce lig çıkalım transfer yapalım gibi bir anlayışla değil de kurumsal bir yapı ile oluşursa, hiç de öyle olmaz
Eskişehirspor hakkında yazdıklarınız kelimesi kelimesine doğru, işte budur. Teşekküler.