Görüşler
Yaz geldi ya..
Bir sigara izmaritinin ormanı yakacağını hepimiz biliriz..
Oysa, izmariti bir ormanla kıyaslamak mümkün mü'?
O kadar küçük kalır ki!
Onu büyüten olgu taşıdığı mesajdır:
"Ucundaki ateş..."
…..
Dünya literatüründe bu yakıştırmaya en yakın toplum Sırplar'dı...
Kim düşünürdü ki, bir Sırp'ın Birinci Dünya Savaşı'na neden olabileceğini...
Yüzbinlerce insanın öleceğini...
Aradan uzun yıllar geçti..
Dünya, küreselleşme yolunda hızla bir kaosun içine sürükleniyor...
İzmarit aynı..
"Kıyamet çocukları da!”
………
Bir filozofun ünlü sözüdür:
"Çayda aynı suyla bir daha asla yıkan¬mazsınız..."
Ama dedik ya..
İzmarit aynı..
"Dün İsrail’di, bugün Suriye..."
Dün Akdeni’de "Mavi Marmara’ydı..
Bugün Akdeniz semalarında düşürülen bir savaş uçağı...
…..
Yıllar önce "Apo"yu eliyle teslim eden ABD koşulunu koymuştu:
"Kesinlikle asmayacaksın..."
Kaç yıldır dinmiyor ateşin düştüğü yer, yanıyor!..
Her gün şehit...
Her gün cenaze ve her gün bir yakarış...
Ama dedik ya..
İzmarit aynı..
"Kıyamet çocukları da..."
…..
İzmariti büyüten olgu ucundaki ateştir…
Bir kıvılcım gibi...
"Türkiye savaş istemiyor..."
Ama körükleniyor...
300 terörist elini kolunu sallayıp giriyor ve 8 şehit veriliyor...
İki gün sonra uçağımız düşürülüyor...
İzmarit hep aynı..
-"Kıyamet çocukları da!..."
Pencere
"Doktor Bey, garip bir alışkanlığım var."
-Nedir?
"Nedense kapıdan değil, hep pencereden dışarıya çıkmak istiyorum!”
-Nasıl yani?
"Pencereden çıkmak daha kolay geliyor."
-Oğlum..
"Sen herhalde sezaryenle doğdun, onun etkisi!..”
Günün Şiiri
Barış
Kanlı savaşların en korkuncu
Birinci, ikinci, üçüncü
Ve biliyorum daha kaçıncı
Sıra sayılarını aldığı zaman
Evrensel bir korodur başlayan
Sen benim çatal yüreğimsin
Durmadan seğiren sağ gözümsün
Bulutlarla gönenmiş ilk yazımsın
İlk göz ağrımsın, ilk göz ağrım
Seni bütün çiçeklerde koklarım....
O.Numan Evrenes (Varlık-1952)
Günün Olayı
PKK'yla savaşmamıza izin vermeyip Suriye'yle savaşmamız için gaz veren stratejik ortağımız ABD, Akdeniz'de uçağımızın düşürülme¬sinden gizli bir memnuniyet duymuş olabilir mi?
Haldun Ertem
Günün Biberi
Sevda Tepesi Suudi Arabistan Kralı için imara açılıyormuş..
Müjdeler olsun!
"Arap Baharı", Türkiye'ye "Arap Betonu"
olarak 'geliyor...
Gülhan Elmas
Cuk
Erdoğan, "Kandil için izin almayız"demiş.
Neden?
"Vermeyeceklerini bildiğimiz için mi?"
Fahrettin Fidan
Gerilim
Yolsuzlukla suçlanan eski Romanya Başbakanı kendini vurmuş.
Zamanında yargıyı halledememiş demek!
Özdeyiş
Ne kadar isteseler ve ne kadar istesek de, olduğumuzdan başka olamayız.
Kıssa-dan
Hep başkalarına verip kendilerine bir şey ayırmayanlar, bir gün hiçbir şeyleri kalmadığını görünce şaşırmasınlar…
Kolsuz Yaşar'dan
Kırka Kütahya'ya bağlanacakmış.
Dikkat edin, "geçecek Kırka-Bor'un pazarı!"
Ve de..
"Önlem alın, es geçmeyin bu yazarı..."
Günün Sorusu
Odunpazarı evleri UNESCO'nun dünya mimarisi listesinde yer almış..
İyi de, öte yanda milyarlar verilen tarihi binayı tinerciler yakmış…
Bu iş “UNESCOM"mu şimdi?
Temel’e eşşek şakası!
Temel, pazarda dalgın yürü yormuş. Etrafındaki esnafı seyrediyor, ona buna bakıp eğleniyormuş… Tam bu anda, ensesinde bir tokat patlamış. Tökezlenmiş, birkaç adım sendeleyip topar¬landıktan sonra arkasını dönmüş..
Ne görsün?
Kendisinin iki katı bir adam!
Biraz yutkunmuş ve sormuş:
"Bana sen mi vurdun?"
-Ben vurdum, ne olacak?
"Şeeyyy.. Şakadan mı vurdun, ciddi mi?"
-Ciddi vurdum..
"Ohhh.. Sağol arkadaş" demiş.Temel:
"Şakadan hiç hoşlanmam da!.."
Sarışın konserde
Adam sarışın ve güzel sevgilisini bir piyanisti dinlemeye götürmüş... Konserin yarısında kadın sormuş:
"Bu çaldığı nedir?"
-Chopin’ in polonezi...
"Sanmam" demiş kadın:
"Galiba adamın piyanosu..."
Yılmaz Sezer'in "Rani"sinde yok yok!
Eskişehirspor'un gerçek efsanevi başkanlarından biridir "Yılmaz Sezer..."
Hey gidi günler...
"Süleymaniye Sirkeci"maçı, takım 4-0 galip taraftar ayakta:
"Yönetim istifa…”
Öylesine, özgüveni vardı ki, "Ben düşürdüm, beri çıkarırım lige" diyordu...
Oysa biz kendisini "Rosenbergİer’ in Mahkemesi"ne kadar çıkarmıştık…
-Bir gün olsun kızmadı..
Hep gülerek destek verdi...
Sözünü de tutmuş, takımı birinci lige çıkar¬mıştı...
Başlık hazırdı:
"Sezer'in hakkı Sezer’e..."
İşte o günden sonra Eskişehir 'den kayboldu Yılmaz Sezer...
Antalya'daki otelleriyle yaşamaya başladı...
Ara sıra gelir gider bir maç izlerdi...
İşadamı arkadaşımız "Beyti Çemen"in elinde bir broşür gördük geçen gün...
Sezer adı "Rani" olan öyle bir çiftlik kurmuş ki, içinde yok yok!..
21 bin meyve ve narenciye ağacı var, cam seralarda her türlü mevsimlik sebze ve narenciye organik , olarak yetiştiriliyor...
Çiftlikte besi ve süt hayvancılığı da yapılıyor ve yaklaşık 1500 baş hayvan var...
Yabancı menşeli peynirler aslı ile aynı özellikte..
Fransa ye Hollanda'dan gelen özel peynir uzmanları denetiminde üretiliyor...
“Kilosu : 126 TL...”
Müşterileri ünlü, örneğin mesleğimizden "Ertuğrul Özkök" beyefendi...
Kutluyoruz Yılmaz abiyi...
“En büyük RANİ, başka büyük yok…”