Görüşler
Yaşarken ölenler
İngiltere Kralı 8. Henry’e karşı gelen Sir Thomas More, darağacına çıkarken cellada gülümsemiş: "Rahatça yukarı çıkmamı temin edin..
Aşağıya inerken nasılsa kendime bakabilirim!"
Çok az kimse ölümü bu kadar zarif bir biçimde karşılayabilir!...
Boğulmak, elektrik çarpması ve havagazı ile zehirlenme neticesinde ölen binlerce kişinin tıbbi önlemlerle hayata yeniden döndükleri bir gerçektir...
Ünlü doktor "William Osler" 500 ölüm olayını incelemiş, ölenlerden 11’i öleceğini idrak etmiş, sadece 2’si korku duymuş...
"Arthur Mac Donald" adlı bir başka doktor:
"Vücut ölürken acı hissetmez, derin bir rahatlık içinde can verir" demiş…
Ünlü İngiliz doktor "Jhon A. Ryle"ye göre ise ölmek sanıldığı kadar korkunç değilmiş...
Şöyle diyor Ryle:
“Ölüm anında acı çeken, ölenin kendisi değil onu seyredenlerdir. Onların duyduğu acı, ölenin hissettiğini sandıkları ve zamanı gelince kendilerinin de hissedecekleri ıstırabın üzerlerinde bıraktığı etkiden kaynaklanır..."
Bir başka tıp uzmanı da..
"İnsanoğlunun en garip yanlarından biri, ölmekte olan beynin her şeyi öncekinden çok daha iyi algılamasıdır" diyor...
18. Asrın anatomi uzmanlarından "William Hunter"in son sözleri tarihe geçmiş:
"Elimde kalem tutacak güç olsaydı, ölmenin ne kadar kolay ve tatlı olduğunu yazardım..."
………
Bu derlemeye nereden girdik bilemiyoruz ama bazı ölümler insana ayrı bir güç verebilir…
Örneğin, sadece seyredenler mi acı çekiyor?
"Mac Donald"ın iddiası gibi..
"Ölürken acı hissedilmez mi?"
Ya elinde kalem tutacak gücü olanlar?
"Nasıl bir veda yazarlardı?"
Tüm bunlar birer düşsel sorular, ama bir gerçek var ki ..
"Bazı ölümler, yaşayanların korkularını siliyor!"
En önemlisi de..
"Bazıları yaşarken ve de her gün ölüyor!"
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim?
CHP Genel Başkanı "Kılıçdaroğlu"nun Habertürk'te yaptığı açıklama hala tartışılıyor...
Partisinin aday göstereceği Cumhurbaşkanı profilini şöyle açıklamıştı Kemal Bey:
-Halkın sevdiği, saygı duyduğu, geçmişiyle halka güven veren, dünya liderleriyle çok rahat ilişki kurabilecek, merkez sağın rahatlıkla oy verebileceği bir aday...
………
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerini "Cüneyt Arcayürek" şöyle yorumlamıştı:
-Yandaş medyaya gün doğdu!
Diyecekler ki:
"Kılıçdaroğlu da nihayet hidayete erdi."
Ve de ekleyecekler:
- Halkın sevdiği, saygı duyduğu, geçmişiyle halka güven veren, dünya liderleriyle çok yakın ilişki kuran, "Cumhurbaşkanı adayı" olması söz konusu Başbakanımız "RTE"nin profilini çizdi...
………
Şimdi bize de takılanlar olacaktır:
"Ne yani, yanlış mı?"
-Doğruyu söylüyorlar...
"Yoksa sen, Büyükerşen mi sanmıştın!.."
Kimdir?
Bilemiyoruz ama, Kılıçdaroğlu nasıl olsa isim de verecektir...
Büyükerşen'e gelince...
Ardı ardına temeller atılıyor, yeni tramvaylar yakında geliyor...
" Yerel seçim de yaklaşıyor tabii..."
Günün Olayı
Şurda burda içki yasağı, tiyatrolarda muhafazakar sanat, televizyona sansür.. gibi gelişmelerden sonra artık rahatça söylenebilir: İktidarın gizli gündemi "gizlilik" özelliğini kaybetmiştir...
Günün Biberi
Özelleştirme ihalelerinde son sözü Bakanlar Kurulu söyleyecekmiş.
Seçilmişler dünya kadar parayı atanmışların takdimine bırakacak değildi tabii…
Haldun Ertem
Günün Sorusu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, "Ulusalcı solla ilişkimizi kesmeliyiz" demiş.
“Atatürk'e ne zaman sıra gelecek Erdoğan Bey?"
Fahrettin Fidan
Kıssa-dan
Afyon'da "kamu esenliği için" içki satışı ve tüketimi yasaklanmış.
Çözümü yasakta bulan zihniyete esenlikler diliyoruz...
Günün Balı
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın araştırmasına göre , Türk halkı televizyon izliyor, kitap okumuyormuş.
Belki de "bakan ama göremeyen" bir toplum oluşumuzun sebebi budur!
Gani Yıldız
Gerilim
Bankacılık sektöründe "zorunlu kredi oranı" artmaya başlamış.
Bu ülkede çekilen kredi eninde sonunda "çekilen çileye" dönüşüyor. Allah çektirmesin…
Cuk
Sonunda olacağı buydu...
Geçenlerde rüya görüyordum, baktım araya reklam girdi!
İbrahim Ormancı
Uzaydan
Samanyolu'nda on milyarlarca yaşanabilir gezegen varmış!
"Yaşamakla gezegenler aşınmaz..."
Kedi ve kaleci
Aralarındaki fark nedir?
"Biri tuttuğunu yer, diğeri de tutamadığını!”
Günün şiiri
Akşamlarla
O ben miyim
Üstüne korkuyla fısıldanan
Dinmezliği kutsal övgülerden öte
Güneşin bir türlü eskitemediği şarkılar
Bir Akdeniz şöleni sallanır düşer dallardan
Sular birden sulara koşar içimde
Susar bir ince çizgide vurulan
Kadeh sesleri artık duramam
O ben miyim
Çekip giden denizleri
Üstünde ürpermeye başlayınca sokaklar...
Tekin Gönenç (Varlık-1968)
Orhan Boran'dan bir anı
Türkiye'nin ilk talk show'cusu "Orhan Boran"ın bir anısını Melih Aşık'tan aktarıyoruz:
-Günlerden bir gün belediye otobüsünde giderken otobüs biraz sıkışınca, oturduğum sıraya hoş, cazip ve de güzel bir genç kız dayandı. Pek anlam veremediğim bir şekilde beni süzünce göz göze geldik.
"Beyefendi, insan bayana yer verir", der gibi bakınca kalkıp yerimi kızım yaşımdaki evladıma verdim. Bu sefer de ben soran bakışlarla ona bakıyorum. Hanım kızım izahat vermek zorunda kaldı:
"Hamileyim de" dedi...
-Öyle mi yavrum kaç aylık?
"Vallahi daha iki saat oldu, dizlerim bile hala titriyor" demez mi?
"Orhan Boran" bunu anlattıktan sonra eklemiş:
"Zamane çocukları bir harika!..
Biz onların zamanında çocuk nasıl olur, onu bile bilmezken onlar bugün nasıl olmayacağını bile çok iyi biliyorlar..."
Sürücü dersi!
Sakallı, şalvarlı mollanın biri taksiye biner. Yerine yerleşince sürücüye seslenir:
"Radyoyu kapat. Dinimizde müzik yasaktır. Peygamber döneminde Batı müziği yoktu, tabii radyo da yoktu..."
Sürücü kibarca radyoyu kapatır, arabadan iner, adamın kapısını açar ve "inin" der.
Sakallı "Neden?" diye sorunca devam eder: "Peygamberin döneminde taksi de yoktu, in aşağı ve bir deve bekle!.."
Kaplan avcısı
Temel, Trabzon'da iş bulma kurumuna gider. Görevli "Daha önce ne işlerde bulundunuz?" diye sorunca "Kaplan avcısıyım" der. Memur, "Trabzon'da kaplan ne arar be kardeşim?” diye sorunca da Temel, "Onun için işsiziz ya!" der...