Yaşamın bedeli

<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true" DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="9

2 Şubat 2012 00:00
A
a
Sütiş Eskişehir

Görüşler

 

 

Başbakan Nabi Avcı'nın oğlunun nikahında şahitlik yaptıktan sonra konuşmuş:

"Maşallah nüfusumuz 75 milyona yaklaştı…”

Herkesten 3 çocuk isteyen Erdoğan mutluydu:

"Halk onu dinliyor..."

………

Doğulu bir vatandaşımız yakınıyordu:

"İki çocuğum var, utanıyorum..."

Neden?

"Tüm yakınlarımın en az 5 çocuğu var..."

Oysa, dünyada neler yaşanmış!

İnsanlar, tarih öncesinden beri üretmemek için önlem almışlar.

M.Ö. 1850 yıllarına ait "Petri ve Kahun Papirüslerinde" bile timsah pisliği kullanılması, mangal kömürü, yanan bir ateşin dumanının koklanması gibi korunma öğütlerine rastlanmış.

Amerika'da Kızılderililer, "Runderale" adlı bitkiyi, "Bağdatlı Razı" 882 yılında lahana, nar kabuğu, kulak salgısı ve sönmüş kireci koruma çareleri olarak önermişler.

Bugün modern Mısır'da bile cesaret, isteyen bir başka koruma önlemi var:

"Yüzükoyun tren rayları arasına tren geçerken yatan korunur…”

………

İnsanlar, yeni insanların dünyaya gelmemesi için çaba gösterirken, yok etmek için daha çok kafa yormuşlar.

Hatta bunun adına "Biyolojik gereklilik" denmiş.

Genç bir subay olan "Frederich Bernardi" tarihe bu konuda şu sözleriyle imza atmış:

"Savaş biyolojik bir gereksinmedir. Doğadaki unsurların çalışması kadar gereklidir.

Bu uğurda, yok etmek için bugün nükleer dediğimiz silahlara kadar yol bulunmuş.

Her yüzyılda da, sanki bunun için bir maşa yetişmiş...

"Sezar'dan Hitler'e kadar..."

………

Bedeli yaşam olan insanın, biyolojik gereksinimi bu mudur?

Yoksa, Doğulu yurttaşımız haklı mıdır?

"İki çocuğum var, utanıyorum!.."

 

Günün Olayı

 

Yusuf Halaçoğlu iktidara, Fransa'da kabul edilen yasayı iptalin yolunu göstermiş.

Türk Tarih Kurumu Başkanı iken kendisine "kapıyı gösterenler", şimdi gösterdiği yoldan gider mi hiç!

Gani Yıldız

 

Günün Biberi

 

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone, "Birinci sınıf demokrasiyi hedefleyen bir ülkede, entelektüel ve gazetecilerin cezaevinde olmasını anlayamıyorum" demiş.

Amerikalı işte! İleri demokraside her şeyin olabileceğini öğrenememiş!

 

Günün Sorusu

 

Mantar ile erkek arasındaki fark nedir?

Yanıt:

"Mantarın kültürü vardır!"

 

Kıssa-dan

 

Bir kadını onunla mahkemede karşılaşmaymcaya kadar tanıyamazsın...

Norman Mailer

 

Cuk

 

ABD, yerinde saymak için bile çok hızlı ilerlemelidir.

 

Günün Balı

 

Zengin bekarlar çok ağır vergilendirilmeli. Çünkü bazı erkeklerin diğerlerinden daha mutlu

olması hiç adil değil…

Oscar Wilde

 

Kadının eli

 

Fransız erkeğine sormuşlar:

"Kadının elini niye öpersin?"

Fransız, "Kadına büyük saygı duyarım, erkek ile bir bütünü tamamlar" demiş.

Alman erkeğine sormuşlar, o da yanıtlamış:

"Kadın kutsaldır, hayatın devamını sağlar."

Ve sıra Türk erkeğine gelmiş.

"Çok basit bir soru" demiş bizimki:

"Bir yerlerden başlamak lazım!.."

 

Temel gökdelende

 

Temel, 60 katlı bir gökdelenden aşağı düşmüş.

50-40- 10-5-4-3-2 derken 1. kata geldiğinde

aklından şu geçmiş:

"Şükürler olsun Allah'ım sana. Bu kata kadar ölmeden geldiysem zaten 1. kattan düşsem de ölmem!..”

 

 

 

Kolsuz Yaşar’dan

 

Sermaye el değiştiriyormuş önemli değil...

Bize düşen zaten "KOL"dur!..

 

Günün Şiiri

Tanrısal sevgiler

 

Bu ilahi Komedya'lar, bu oynanan

Bu cennetli, cehennemli yaşayışımız

Tanrısal şafaklar altında böyle Tanrısal sevgilerle bağlanışımız

Bir saadet Poemi mi, nedir söylenen

Aranan dostluklar ömürlerince

Ben neyi arıyorum, sen nerdesin

Biliyorum, yoksun sen, ben özleyince

Var, bir saadet var yeryüzünde

Bu duygulu, bu insancıl yaşayışımız

Bu anlam ve tabiat rapsodisinde

Tanrısal şafaklarda uyanışımız...

Ergun Evren (Varlık-1958)

 

 

 

 

Hiçbir mazeret başarı!

 

Mecliste milletvekilleri iki özdeyişin, gölgesinde çalışırlar:

Birincisi “Mustafa Kemal"e aittir:

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!"

Genel Kurul'da gözlerinizi kapatmadığınız ve arkanızı kürsüye denmediğiniz sürece "en hakiki mürşit" bu sözdür.

İkinci özdeyiş ise:

"Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz!

Bu sözün sahibi belli değildir.

Askere mi söylenmektedir, mebuslara mı?

Sorunun yanıtını..

Bendeniz mazeret beyan etmek gibi olmasın ama.

Gazeteci ve milletvekili olarak kırk yıldır bulmaya çalıştım.. Başaramadım...

………

Yukarıdaki satırlar "Ahmet Tan"a ait...

"Sökülen sözün ardından" başlıklı yazısını özellikle bugünün CHP'si için aktarmak istedik...

Devam ediyor Ahmet Tan:

O sözün hedefi asker değil, milletvekili olmalı idi…

Çünkü o özdeyiş duvardan söküldü.

İktidar, 90 yıllık TBMM Muhafız Taburu'na marş marş çekmeyi başardı. Böylece Yüce Meclis'i yüce yapan Kurtuluş Savaşı'nın   karargahı olmasının tarihi izi de silinmiş oldu.

Muhalefetten hiçbir ses çıkmadı. Bizce iyi de yaptı:

"Hiçbir itiraz, başarısızlığı izah etmeye yeterli olmaz!"

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi