Bunu ben iddia etmiyorum. Gidin istediğiniz hukukçu ile konuşun, istediğiniz savcı veya hâkim’e sorun, hatta sadece muhalefet değil, iktidar vekilleriyle samimi bir sohbet yapın bu konu üzerine, aynı şeyi duyacaksınız… Asıl sorun yargı ve ona olan güven’de
Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Şike operasyonları süreçleri bu ülkenin kaderindeki bazı duyguların erozyona uğradığı süreçler oldu. Bu erozyona çanak tutanların başında Medya geldi. Belki mesleğimizi eleştirmek biraz acı olacak ama bu gerçeği inkâr etmek daha acı bir durum olur.
Biz herhangi bir dava süreci ile ilgili konuşmaktan, yorum yapmaktan ve dava sonuçlanıncaya kadar yargılardan kaçınan insanlar değil miydik?
Ne oldu bize? Ne olduğunu söyleyelim
Her gözaltına alınanı “suçlu” ilan ettik. Her ifadesine danışılan insanı “kesin bir şey yapmıştır” diye kendi içimizde yargıladık. “Polis olduk sorguladık”, “savcı olduk iddia ettik” ve en kötüsü “Yargıç olduk ceza kestik hepimiz.”
TV’lerde, gazetelerde günler, geceler boyu tartıştık. Hukuka göre değil, kendi dünya görüşümüze göre, sübjektif değerlendirmeler yaptık.
Öyle bir hale geldik ki artık “Suçlu olup bizden olanlar yargılanmasın…”
“Suçsuz olsa bile onlardan olan mutlaka içeri atılsın… “ gibi insanlık değerini ayaklar altına alan bir hukuksuzluk tanımı yarattık kendi içimizde.
Şimdi yargıya intikal etmiş, süreci devam eden her yargılamada aynı alışkanlıklarla ceza kesmeye veya peşinen masum ilan etmeye devam ediyoruz. Üstelik hukuk, kendi işine karışanlara bile dokunamayacak kadar karışık bir hale gelmiş.
Günlerdir Büyükşehir operasyonu ile ilgili süreci takip ediyoruz. Yazılanlar, çizilenler, Siyasi söylemler ve medya maalesef bu bozuk düzene ayak uydurmaya devam ediyor.
Tutuklu ama yargılanma süreci devam eden insanlar “suçlu” ilan ediliyor.
İktidar partisinin temsilcisi “şaibeli bir durum vardı” bu temizlenmeli diyor.
Muhalefet “bu bir itibarsızlaştırma” özellikle yapılıyor diyor.
Vatandaş hangi tarafa yakınsa onun duruşunu savunuyor. Objektif bir yorum, düşünüş, destek yok. Herkes körü körüne kendi duruşunun peşinde
Peki, olan kime oluyor? Elbette yargıya.
Dosya kapanır, dava sona erer, herkes serbest kalırsa “Hükümet geri adım attı, dava kapandı denecek”
Yargılama sona erip, birileri suçlu olursa, “bu bir siyasi operasyon oldu denecek”
Yani dava sonuçlandığında asıl zararı gören kim olacak “yargı”
Adalet mülkin temelidir sözünden yola çıkarak, toplumun hassasiyetlerini kendi çıkarlarından önde görenlere sesleniyorum. ADALET HERKES İÇİN ve buna zarar vermeye kimsenin hakkı yok.
Polisi, Savcısı, Hâkimi, Avukatı yani sacayağının her parçası, sorumluluklarını bilerek davranmalı. Birilerine yaranmak için yapılan işgüzarlıklar, 3 günlük fırsattan istifade etmeye çalışanlar, şirin gözükmek için vicdan duygusunu yok sayanlar varsa, lütfen bu mesleği icra etmeye bırakıp, bu ülkenin kaderiyle oynamasın.
Çünkü şimdi Adalete her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Hepimizin…