Yaşamın içinden
Yalnız kalmadım
Hastanede yattığım ve evde dinlendiğim on beş gün içinde, diye bilirim ki, hiç yalnız kalmadım.
Bu olay beni mutlu etti.
Bıçak altından çıktığımın ilk saatlerinde Yılmaz Büyükerşen, ardından Dt. Ahmet Ataç arayıp moral verdiler.
Aradan çok geçmeden, Sayın Vali Kadir Koçdemir’i, yanında Sakarya Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı değerli dostum Mustafa Emeksiz, hastane müdürü Burhanettin Erman, Doç Dr. Selami Doğan ve Op, Dr, Metehan Kılıç olduğu halde başucumda gördüm.
Burhan Sakallı ve İsa Akgül’ün çiçekleri geldi az sonra.
Farkında olmadan gülümsediğimi gören eşim dedi ki
“ Seni anlamak zor gerçekten. Bir yandan rahatsızsın diğer yandan gülüyorsun.”
“ Boş ver,” dedim eşime,
“ Önemli olan hastayken gülebilmek”
Gerçekten öyle.
Hasta da olsanız gerçekleri görebilmeniz önemli.
----//--
Çalışma arkadaşlarım geldiler yanıma.
Vedat Ergün, Ahmet Demir, Mustafa Yıldırım, Şinasi Kula, Soner Yüksel.
Gelemeyenler telefon ettiler.
Özgür Demirdaş bizzat gelip geçmiş olsun dedi.
Cemalettin Sarar aradı.
Alaaddin Çam “Sana yatmak yakışmaz” dedi.
Basın emekçilerinden sayısız telefon aldım.
AKP’li , DSP’li ve CHP’li Belediye Meclis Üyeleri geldiler.
Vahap Ata ve arkadaşları ile hasta yatağında politika dışı konuştuk.
CHP’nin Tepebaşı Yönetim Kurulu başta Vural Yörük olmak üzere hastanede ve evimde beni yalnız bırakmadılar.
Yaşar Ayvalı ve Kadın Kolları yöneticileri ile ayağa kalktığımda da konuşacağız.
Hepsine teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Gaye Usluer’e gerek hastanede, gerekse evimde beni yalnız bırakmadığı için saygılar sunuyorum.
Basın İlan Kurumu çalışanlarına başta Celal Bey olmak üzere teşekkür ediyorum. Can Hacıoğlu’na, Ali İhsan Sarıçoban’a, Sezai Şen ve arkadaşlarına, can dostum Önder Baloğlu’na gönül dolusu selamlar sunuyorum. Esra ile Ebru’ya, Hekim Babacan’a, Tevfik Hoca’ya, Gül’e ve Hacer Hanım’a güzel mesajları için teşekkür ediyorum.
Adını yazamadığım dostlarım oldu beni bağışlarlar sanıyorum.
--//--
10 Eylül’de yattığım hastanede geçirdiğim iki operasyondan sonra yazılarıma başlıyorum. İki haftada şunu gördüm
Yalnız değilim. Bu durum benim kadar Anadolu ve ES TV için de önemlidir.
Günlerin getirdiği
AKP’de taşlar ve başlar
HAS Parti yok artık Eskişehir’de. İl Başkanı Özkan demiş ki “Bundan sonra hedef iktidar olmak. Tayyip Erdoğan’a güveniyoruz.” Aynı kişi daha önce de konuşup “AKP bizim arazimize kaçak baraka yaptı. Bunu mutlaka yıktıracağız” demişti. Demek ki, şimdi onlar da kaçak barakaya girmiş oldular.
Her neyse. Sakarya Hastanesi’nde İbrahim Atıcı ile birkaç kez konuştuk. Babası rahatsızmış. Ben açmadan Atıcı sordu “Numan Bey kabinede yer alabilir mi?” “Olabilir” dedim gülerek. “Neden olmasın ki? Murat Mercan gibi, kendisine bir bakan yardımcılığı verilebilir.” Anladığım kadarı ile katılımdan memnun olanlar kadar olmayanlar da var. Daha şimdiden yerel seçimlere ilişkim yorumlar başlamış. Numan Kurtulmuş’a yakın isimlerden bazıları ” Belediye başkanlığı dahil, il genel ve belediye meclis üyeliği hesabı yapmaya başlamışlar. Bunu sordum İbrahim Atıcı’ya ve dedim ki “Murat Canözer ve arkadaşları ile görüştünüz mü? Size bakışları nasıl?” “İyi” dedi gülerek ve ekledi “AKP içinde bir yarış olabilir. Bu yarış yalnız yerele değil, genele de yansır. Milletvekili adaylığına kadar sürer.” İbrahim Atıcı, rahmetli Erbakan’a en yakın isimlerden biriydi. Erbakan Eskişehir’e geldiğinde evinde kalırdı. Bunun için diyorum ki, Eskişehir AKP içinde taşlar yerinden oynayabilir. Büyük mücadeleye hazır olmak lazım.
J. Nur’un hevesi ve heveslileri
Ziyaretime gelen arkadaşlarla sağlıktan çok politika konuştuk desem yanlış olmaz. Yerel seçimler büyük olasılıkla 2013 Ekim ayında yapılacak ya. Eskişehir’de de konu bu. Özellikle CHP’de Odunpazarı için farklı yorumlarda bulunanlar var. Bu yorumlar arasında söz dönüp dolaşıp “Büyükerşen’e yakın isimlere çengel atılması dikkatimi” çekti. Bunlardan biri Erdal Caferoğlu, diğeri ise J. Nur Süllü’ydü. Ne hikmetse Caferoğlu’na da, Nur Süllü’ye de partililer sıcak bakmıyorlar. Caferoğlu için “İlçe kongresini örnek gösterip” yanlış yaptığı için Halil Bilici’ye kongre kaybettirdiğini söyleyenleri dinledim. Caferoğlu’nun Büyükerşen ve Ahmet Ataç’a yakın görünmek için çevresini kırdığını belirten bir yakın arkadaşının ” Herhangi bir durumda kazanılma ihtimali yüksek seçimde zarar hem Büyükerşen’e hem de Ahmet Ataç’a dokunabilir” demesi dikkat çekti ve bir hayli tartışıldı. Aynı şekilde J. Nur Süllü’nün de baştan beri CHP’ye uzak durduğunu belirten bir partilinin “Bana kalırsa
Nur Hanım politikada şansını kullanmıştır. DSP’den ilçe başkanı olması, ardından Rahşan Ecevet’in tavrı. DSP içindeki durumu herkes tarafından bilinmektedir. Halen CHP’ye uzak duran J. Nur Süllü’nün de artık bir kenara çekilme zamanı gelmiştir. Zira halen yüksek maaşla geldiği görevinde bile Nur partiye hep uzak durmaktadır” demesi bu konu da çok şeyin tartışıldığını ortaya koyuyordu. İlginç bir durum değil mi? Politikada gördüğünüz gibi, kapıların kimisi açık kimisi, kapalı. Ama konuşulanlar aşağı yukarı aynı.