Görüşler
İngiltere'nin saygın dergilerinden "Sunday Times", bir sayısında "yalan dosyası"nı ele almıştı...
Buna göre, normal bir insan günde 20 kez yalan söylüyormuş. Neden yalan söylediğimiz de üç ana grupta toplanmış:
"Kendimizi olduğumuzdan daha iyi göstermek için..
"Zor bir durumdan ya da anlaşmazlıktan kaçmak için..."
"Karşı cinse kendimizi beğendirmek için..."
İlginç bir sonuç daha var...
İnsanların büyük bölümü yalan söyleyenlerin gözlerini kaçırdığını zanneder ya, araştırmada bunun aksi ortaya çıkmış:
"Kişi, doğruyu söylerken gözlerini kaçırıyormuş..."
…….
Anton Çehov da:
"At hırsızından bahsederken, at hırsızlığı etmenin kötülüğünden söz açmak yersizdir" der.
Ve şöyle devam eder:
"Her şeyden önce yalana yüz çevirmeli...
Sanatın iyi tarafı yalana yer vermeyişidir. Ama yalan bir sanatsa, onun madrabazlığına tahammül yoktur..."
…….
Çehov'un sözleri günümüzde o kadar geçerli ki..
"Oy hırsızlığı yaparken, utanmadan oy hırsızlığının kötülüğünden bahsederler..."
Meydanlarda..
"Yalan sanatının madrabazları at koşturur..."
Derginin araştırmasında "politik yalancılar" üçüncü gruba giriyor olmalı.
Yani, karşı cinse kendini beğendirmek isteyenler...
"Atıyorlar da, atıyorlar!"
Ama kızamıyoruz...
Görüyorsunuz, normal bir insan bile günde 20 kez yalan söylüyormuş…
Hem de gözünün içine baka baka!
"Nasılsın?"
"İyiyim..."
Yalan işte, yalan!..
Yalnız merak ettiğimiz bir yanı da var bu araştırmanın…
"Normaller 20 ise, akiller kaç kez acaba!"
Günün Şiiri
Kanat
Bir kanat sesinde bozulan büyü
O sonsuz ufuklar ve büyük davet
Artık o karanlık geceyi terk et
Sıyır gözlerinden siyah örtüyü
Bak bizi bekliyor yine bahçeler
Bu bahar hep bizim için mi sonsuz
Çamlar Kolyesinde oturduğumuz
Ve dağlarda gezen küçük serçeler
Gözlerinde görüyorum güneşi
Öperken unuttuğum bir dünya var
Sen beni git gide susatan pınar
Aşkın güzelliği ikiz kardeşi
Yeniden başlayan güzel günlerin
Beni yalnız bırakma gölgesinde
Kulağım duyulan kanat sesinde
Yüzüme değiyor bak serin serin
Mesut Tarcan (Varlık-1952)
Turist Temel ve Cennet Kuşu
Turist Temel , Amazon gezisinde dalları yararak, yaprakları yolarak ormanın içinde uzun süre ilerledikten sonra karşısına çıkan lacivert, kırmızı, yeşil rengarenk, harika öten kuşu görünce rehbere dönüp, "Bu.. Bu ne kuşu?" diye sormuş merakla.
"Bu kuş Cennet Kuşu efendim" diye cevap vermiş rehber.
Temel, "Hadi ya? Dönelim o zaman" demiş:
"Biraz fazla uzağa mı gitmişiz ne!..”
Kapı açılır ve...
Asırlardır anlatılan öykü:
-Erkek ölür cehennemin kapısı açılır, şeytan aldırmaz:
"Ocağa odun atın!"
Kapı açılır, bir kadın girer, şeytan ayağa kalkar, ceketinin önünü ilikler:
"Hoş geldiniz üstadım!.."
CHP’nin teyzesi
Hatice Teyze, 2B mağduru olarak CHP grup toplantısında kürsüye fırlamış:
"Bu ülkeye bir Atatürk daha lazım" diye haykırmış. ..
"Hatice Teyze" gibi teyzeler seçimlerde tercihlerini doğru yapsa...
Meclis’ten yasalar çıkarken biraz kulağını kabartıp bu yasa ne getirip ne götürüyor diye merak etse...
Siyasi oyunu doğru okusa...
İkinci "Atatürk”e hiç gerek kalmazdı...
T.C. alerjisi…
Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarının tabelalarından "T.C." ibaresi siliniyor...
Melih Aşık yorumlamış:
Emri veren Bakan "Mehmet Müezzinoğlu", Batı Trakya göçmeni. Röportajlarda 1983 yılında Meriç Nehri'ni gizlice geçerek Türkiye'ye kaçtığını anlatıyor. Gelmiş tıp okumuş, hastane sahibi olmuş, bakanlığa yükselmiş. Ona özgürce yaşama ve hayatta yükselme koşullarını bu Cumhuriyet'i kuranlar sağlamış. O ise şimdi tabelalardan cumhuriyetin adını silmekle meşgul.
İçinden zaman zaman "kadere bak" diyor mudur acaba?
Günün Olayı
Bülent Arınç, "PKK'nın meşruiyet aradığını görmeyecek kadar enayi miyiz?" demiş.
İlahi Arınç!
Öyle "bir soru ki..
"Yanıtı kendi içinde!"
Fahrettin Fidan
Günün Biberi
İhbarcı şerefli Türk subayına sesleniyorum:
“Tüm şerefsizler içeride olduğuna göre, çık ortaya ve ne kadar şerefli olduğunu tüm
Türkiye'ye göster…”
Gonca Çelebi
Sen Neyzen değil misin?
Aksaray'da bir ev kiralar Neyzen Tevfik...
Yeni taşındığı günler, geceleri meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini bulmakta güçlük çekmektedir. Bir gece, karşısına çıkan bekçiye sorar :
"Bekçi Baba, Neyzen Tevfik buralarda bir yerde oturuyor, evini biliyor musun?"
Bekçi, "Sen Neyzen değil misin?" diye karşılık verince de "Ben sana kimim diye sormadım ki" der: "Neyzen Tevfik’in evini sordum..."
Gerilim
Atatürk'ün yokluğunda neler olup bittiğini görüyoruz.
Baksanıza, Damat Ferit uygulaması “Heyet-i Nasiha" göreve başladı bile!..
Uğur Dündar
Günün Balı
Akiller listesine beni de koysalardı valla kabul ederdim. Şöhret olurdum, bir anda ünlü olurdum.
"Belki bu komedide iyi bir rol de kapardım!"
Emin Çölaşan
Cuk
Artizlik yapan ünlü oyuncuyu, korumalar etkisiz hale getirdi...
Kamil Masaracı
Günün Sözü
İyi geçinmek iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmesi ile olur.
Mehmet Türkmen
Cumartesi Öyküsü
Don Camillo'nun 40 yıllık saati
Köy halkı, bir demir külçesi kadar katıdır. Tıpkı köyün papazı "Don Camillo" ile belediye başkanı "Peppone" gibi...
Aralarındaki ezeli, uzlaşmaz rekabet, belediye başkanının köy meydanına ikinci bir saat asmasıyla alevlenir. Hem de kilisenin çan kulesindeki, papazın astığı eski saatin hemen yanına...
Kalabalık meydanda toplanır ve yanyana duran iki saate bakar..
Tam o sırada yeni saat, 10.00'u vurur. İki dakika sonra kilisenin saati başlar bu kez çalmaya...
Don Camillo, "Fevkalade bir saat, ama iki dakika ileri" der.
Peppone omuz silker:
"Biri çıksa da, size saatinizin iki dakika geri olduğunu söylese..."
Öfkesini bastırmaya çalışan Camillo, "Benim saatim 40 yıldan beri saniye şaşmamıştır" karşılığını verir.
Başkan "Peppone"nin boyun damarları ip gibi kabarır:
"Sen zamanı tekeline almak istediğin için kızıyorsun. Zaman halka da aittir..."
…….
Saatler iki dakika arayla 10.30'u çaldığında, kalabalık ikiye bölünmüştür bile...
Kimi "Kilisenin saati doğru" der inatla, kimi diretir, "Hayır belediyeninki..."
Kalabalıktan birisi elindeki sopayı karşısındakine kaldırırken, olağanüstü bir şey olur. Hem eski, hem de yeni saat birlikte on biri vurmaya başlar, hiç şaşmadan on bir kez...
Bir uyum içinde...
Kalabalık o an dağılır. Köstekli saatler ceplerdeki yerini alır.
Satıcılar tezgahlarına, memurlar belediyeye, "Don Camillo" da kiliseye döner...
"Giovanni Guareschi" İtalyan mizah yazarı
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...