WhatsApp grubuna ne oldu?

CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanları Adana'da bir araya gelerek, gelişmeleri değerlendirdi. Toplantıda Eskişehir'i temsil eden Yılmaz Büyükerşen, yine kameraların üzerine çevrildiği isimdi. Toplantı sonrasında "Gayelerimiz ve sorunlarımız ortak. Halkımız için çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz" diyen Büyükerşen – muhtemelen – CHP'li diğer belediye reislerinin örnek aldığı isimdir. Yanlış anlamayın; yalnızca belediye başkanlık anlayışı nedeniyle değil, 18 yıllık AK Parti iktidarında her türlü engellemeyeyle mücadele etmesi bakımından da örnek alınacağına eminim. Bu arada CHP'li Belediye başkanlarıyla hükumetimizin artık barış imzaladığı konuşuluyordu. Hatırladınız mı? Hani Sayın Cumhurbaşkanımız büyükşehir belediye başkanlarını toplamıştı. Tesadüf bu ya tam da mazbatası 2 kere gasp edilen Ekrem İmamoğlu kırık bir sandalyeye oturmuştu. Dünyanın hasedinden çatlayarak baktığı koskoca sarayda kırık sandalyeyi bulan İmamoğlu'na Sayın Cumhurbaşkanımız, "İsraf ediyorsun" diye şaka yapmış, İmamoğlu da "İkinci seferinde daha sağlam oturuyorum" demişti. O toplantıdan sonra artık beyaz bir sayfa açıldığı, bundan böyle hükumetin kendinden olmayan belediye başkanlarıyla uğraşmayacağı ileri sürülmüştü. Hatta ortak bir WhatsApp grubu bile kurulmuştu. Çok merak ediyorum; ne oldu acaba o WhatsApp grubuna.

Çiftçi ödemeye devam edecek

İYİ Parti Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, Türk çiftçisinin kullandığı elektrikten TRT'ye pay verilmesini eleştirdi. Şimdi dünyanın neresinde çiftçinin kullandığı elektrikten, bir basın kuruluşuna vergi kesilir? Ancak Türkiye'de bu böyle oluyor işte. İşin kötü yanı, zaten Türk Çiftçisi perişan olmuş durumda. Pek çok köylümüz tarlasını bile ekmiyor. Tıpkı imparatorluğun 'HASTA ADAM' olduğu dönemlerde olduğu gibi verimli tarım arazilerimizi boş bırakıyoruz. Çünkü çalışkan köylümüz alın teriyle suladığı topraktan zarar ediyor. Tarlasına hiç bir şey ekmeyince beş kuruş para kazanamıyor elbette. Ancak en azından zarar da etmemiş oluyor. Tarlasını eken çiftçiden öyle vergiler alınıyor ki, çiftçimiz toprağını satıp borcunu ancak ödeyebiliyor. Kurtuluş Savaşı'nın işgal altındaki günlerini saymazsak, Türk köylüsünün bundan daha kötü bir dönemi olmamıştı. Her neyse... Saraylarımız var çok şükür. Bir de bedava üzümlü kek projesi hayata geçti mi süper olur. Sırtımız yere gelmez gayri... Sayın Arslan Kabukcuoğlu Meclis'e bir kanun teklifi sunmuş ve – en azından – çiftçilerimizin tarımsal faaliyetlerde kullandığı elektrikten TRT'ye pay alınmamasını savunmuş. Söz konusu kanun teklifinin yasalaşacağını zannetmiyorum. Kabukcuoğlu'nun teklifi AK Partili vekiller ve AK Partili amcalarına bakarak oy kullanan MHP'liler tarafından reddedilecektir. Ezcümle TRT çiftçimizin ciğerinden söke söke paraları toplamaya devam edecektir.
O TRT ki seçim zamanlarında bütün siyasi partilerin reklamlarını yayınlamak zorunda. Nitekim TRT AK Parti'nin reklamını bir güzel yayınlıyor,  muhalefetin parasını verdiği reklamı yayınlamıyordu. Türlü zorluklar çıkarıyordu. Yine aynı TRT "CHP Türkiye'nin neden başarılı olmasını istemiyor?" diye programlar yapabiliyor. Üstelik CHP'liler şanslı. Aynı TRT, İYİ Parti'nin adını bile ağzına almıyor. Şimdi bu koşullar altında birisi çıkıp da bana, "TRT tarafsız bir kanalıdır" derse, onun alnını karışlarım. Umut ediyorum ki günün birinde Türk Basınına da ahlak gelecek. O zaman bu yapılan zulümleri daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. Ancak şimdi değil. Şu anda bir diğer basın kuruluşunu eleştirmek bile çok zor bir iş. Adamda mangal gibi yürek olması lazım ki bende o kadarı yok... Biraz daha sıkacağız dişimizi, Gelecektir sana va'dettiği günler Hakk'ın. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın...

İşte bizim farkımız 

Son iki senedir Eskişehirspor'un başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Eğer ki bizim yaşadığımız sıkıntıların 10'da birini bir başka Anadolu kulübü yaşasaydı, çoktan kapısına koskocaman bir asma kilit asmışlardı. Ancak biz dimdik ayaktayız. Bu farkı yaratan Eskişehirspor taraftarıdır. Dünyada pek az taraftar Eskişehir taraftarı kadar cefakar ve bilinçlidir. İşte bizim farkımız da bu... Sezonun başından beri, genç futbolcularla yola  devam etmemiz gerektiğini, Eskişehir'in kadrosunun kümede kalmaya rahatlıkla yeteceğini, yeter ki moral bozmamamız gerektiğini ifade ettim. Ne mutlu ki ben ve benim gibi düşünenler haklı çıktı. Son olarak ligin genç ekiplerinden Altınordu'yu 3 golle geçmeyi başardık. İnanıyorum ki bu tip başarıların devamı gelecek ve kümede kalacağız. Ancak önümüzde birbirinden zorlu 13 maç var. Bu maçların içinden kaybedeceğimiz maçlar da olacak. Eğer yine moralimizi bozmazsak, büyük bir başarıya imza atarız...