Başkan Mustafa Akgören, spor servisimize önemli açıklamalarda bulundu. Şimdi Eskişehirspor zor bir durumda. Zor zamanlar, zor kararlar vermeyi gerektirir
Başkan Mustafa Akgören, spor servisimize önemli açıklamalarda bulundu. Şimdi Eskişehirspor zor bir durumda. Zor zamanlar, zor kararlar vermeyi gerektirir. Hiçbir yönetici futbolcularımızla yolların ayrılmasını istemiyor. Yine hiçbir yönetici 1'inci lig tecrübesi bulunmayan, ancak altyapı tecrübesi bulunan bir teknik direktörle çalışmayı – ilk tercih olarak – istemez. Ama dedik ya "Zor kararlar vermeliyiz" diye, işte Mustafa Akgören ve arkadaşları da o zor kararları veriyor. Kendilerine – en azından – moral vermemiz gerekiyor. Şimdi bir takım 'zevat' ortaya çıkmış yönetimi eleştiriyor. "Paraları yoksa niye yönetici oldular?" diye. Eğer ortaya 200 milyon lira koyacak bir yönetici varsa, bunu biz de bilelim. Bu eleştirilerde bulunanlara 'Zevat' mı demek lazım, 'Zerzevat' mı bilemiyorum. 200 milyon liralık borç rakamı yüreğinizi karartmasın. Bu borcun yarısı devlete olan borç. Türkiye'de pek çok kulüp Eskişehir gibi borç batağında olduğu için devlet o paraları istemiyor. İsteseler de alacakları bir para yok zaten ortada. Dolayısıyla bizim geriye kalan ve futbol camiasına olan 100 milyon liralık borca yoğunlaşmamız lazım. 1'inci ligde oynayan bir takımın 12 – 13 milyon liralık bir geliri oluyor. Bu para bizim cebimize girmiyor elbette. Bankalar paralara el koyuyor ve alacaklılara dağıtıyor. Ancak hiç olmazsa 12 – 13 milyon liralık borçtan kurtulmuş oluyoruz. Eğer 4 – 5 sene öz kaynaklarımızla idare edersek, futbol camiasına olan borçlarımızı yarılayabiliriz. 2'inci ligde ise gelen paralar 3 – 4 milyon liraya düşüyor. Yani 2'inci ligde kalıp borçlarımızı yarılamamız mümkün değil. Çıkmaz ayın son çarşambasına kalır o iş. Eğer küme düşersek, bu futbolcularla seneyi yine 1'inci lige çıkabiliriz. Şimdi teslim olursak, zaten 2'inci lige düşeriz. Fakat futbolcularımız sahaya mücadele etmeden çıkar. Eğer kümede kalma mücadelesi verirsek, bu futbolcularımız büyük tecrübe kazanır. Yani ellerimizi kaldırıp teslim olmamalıyız. Öleceksek de ateş ede ede can teslim etmeliyiz.
Rahşan Ecevit'in ardından
Eski Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit, Hakk'ın rahmetine kavuştu. Aramızdan 96 yaşında ayrılan Rahşan Ecevit Türk siyasetinin önemli isimlerindendi. Yakın dönem tarihinde 'Rahşan Affı' algısıyla çok yıpratılmıştı. Tabii asıl amaç Başbakan Bülent Ecevit'i yıpratmak, hükumetin değişmesini sağlamak ve Ortadoğu'da kullanılacak bir 'Ilımlı' ismin önünü açmaktı.
Kişisel olarak afların her türlüsüne karşı çıkarım. DSP – MHP koalisyonu zamanındaki affa da karşı çıkmıştım. Ancak kendisi 'Başbakanın eşi' sıfatıyla bir af teklifinde bulunmamıştı. İktidar partisi DSP'nin Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit sıfatıyla bir teklifte bulunmuştu. Kaldı ki aynı teklif, milletin vekillerinin oylarıyla kabul edilmişti. Geçmişte söz konusu affa destek verenlerin sonradan 180 derece çark ederek kendi oy verdikleri af kanununa "Rahşan Affı" diye eleştirilerde bulunduklarını gördük. Sonra aynı kişilerin yine 180 derece çark ederek ayrı bir affı savunduklarını da gördük. Rahşan Ecevit'i elbette sevmeyebilirsiniz. Politikacıların seveni kadar sevmiyeni de olur. Ancak iki de bir çark etmeyen, 'Dosdoğru' bir politikacıydı. Bize düşen arkasından "Allah rahmet eylesin" demektir...