Vur tokadı yönetime

Bizim Eskişehirspor'un başına gelenler, üçüncü sınıf Amerikan korku filmlerini bile aratır oldu. Hani kahramanımız 8 sel felaketi, 14 deprem, 2 yıldırım çarpması, 25 zombi istilası, 3 uzaylı saldırısı ve 5 şeytan çıkartma taarruzuyla karşılaşır ya... Daha sonra tam da "Film bitti. Esas oğlan şimdi sarışın kızı öpecek" dediğiniz zaman, bir inşaat kamyonundan fırlayan demir kazık döne döne gider bizim başrol oyuncusunun gözüne saplanır. İşte Eskişehirspor'un durumu tam olarak bu kardeşim... "Bir beladan kurtulduk" derken, daha büyük bir belayla karşılaşıyoruz. Ruud Boffin'in Eskişehirspor'a verdiği 6 puanlık ceza camiamızda karışık duyguların uyanmasına neden oldu. Kimileri – bunlara ben de dâhilim – Boffin'e verip veriştirirken, kimileri de "Küme düşmemizin kesinleşmesi iyi oldu" mantığındaydı. Hani benzetmek gibi olmasın pankreas kanseri adam ölünce yakınları, "En azından acıları sora erdi" der ya; işte bizim "Boffin'in cezası iyi oldu" diyenlerimizin yaklaşımı da böyleydi... Bu arada hiç bir işe yaramayan, ancak herkesi eleştiren bir takım internet trollerine da gün doğdu elbette. Bu işe yaramazlar da, "Akgören kulübü küme düşürdü" diyerek dikkat çekme derdindeler. Bu kişileri duyan da Mustafa Akgören ve arkadaşları göreve geldiği zaman şampiyonluğa oynadığımızı zanneder. Mevcut yönetimin nasıl göreve geldiğini unutmayalım. Akgören ve arkadaşları göreve geldiği zaman Eskişehirspor'un sadece 1 puanı vardı. Ayrıca Boffin'e vaktiyle parasını ödemeyenler de, Akgören ve arkadaşları değildi. Ortada eski yönetimlerin yarattığı bir bela var ve yeni yönetimi bu sorunları çözemediği için eleştirmek – en azından – vicdansızlık oluyor. Her neyse... Şimdi 'Boffin takımızı küme düşürdü, iyi oldu vallahi...' diyenlerin sevinçlerini kursaklarında bırakmak istemem elbette. Ancak bu ceza hiçbir işimize yaramadı. Üstelik ortada Pinto denilen bir süper kötü karakter de var. Hani korku filmlerindeki seri katiller gibi bir şey. Kendisi daha önceki yönetimlerimizin şahsını tehdit ettiğini ileri sürüyor. Bilemeyeceğiz artık. Eğer ki Pinto'ya olan 510 bin euro (3 milyon 900 bin lira) borcumuzu ödemezsek, ikinci lige düştüğümüz gibi 3'üncü lige düşeriz. İşte o zaman ardımızdan ağlayan olmaz. Yıllarca Eskişehirspor'dan nefret eden tiplerin maskarası oluruz. Bizim "Halil geldi, Mesut geldi paraları istediği gibi harcadı, şimdi bedelini biz mi ödeyeceğiz?" mantığını kırmamız lazım. Yoksa Eskişehirspor bir küme değil, iki küme aşağı düşer...

Eskişehirli pazarcı ne yapsın?

Korona önemleri kapsamında pazarlara giriş ve çıkışlar sıkı denetimlere alındı. Bu arada sebze ve meyve satan pazarcılar bir şekilde varlıklarını sürdürüyor. İşleri çok zor ancak, en azından bütçelerini döndürebiliyorlar. Bir şeyler alıp, mahalle arasında da olsa bir şeyler satabiliyorlar. Ancak tekstil ve ev eşyası satan pazarcıların durumunu soran bile yok. Bu esnafımız yıllardır Eskişehirliye ucuz mal satarak büyük hizmetlerde bulundu. Kışın ilikleri bile donduran Eskişehir soğuklarında bizler için çalıştılar. Çoğunun elindeki ürünler öylece bir köşede duruyor. Şimdi ellerindeki malları satma imkanları da yok. Alacaklıları ise kapılarını arşınlıyor. Pazarcı esnafımız ne yiyecek ne içecek? Bu insanlar ailelerinin geçimliğini nasıl temin edecek? Ben namusuyla ve alın teriyle çalışan pazarcı esnafımızın hiç bu kadar sahipsiz olduğunu görmemiştim.

Sağlık iyi ama...

Salgının ilk aşamasındayız. Bu krizi iyi kötü yönettiğimizi görüyoruz. Bir şişe kolonyayı 4 haftada dağıtmayı becerememek, el kadar bir bez parçasını vatandaşa dağıtamamak gibi yönetim skandallarımız da oldu. Ancak genel olarak hükumeti başarılı buluyorum. Maksat insan hayatı kurtarmak ise, Türkiye'nin nüfusuna oranla başarılı bir ülke olduğu görülüyor. Hükumetimizi sabahtan akşama kadar eleştirebiliriz. Bu konuda elimize su döken az olur. Ancak başarılı işleri de övmeliyiz. Başarısızlıklara işaret edelim ve başarıları övelim ki, vatandaş daha iyi hizmet alabilsin. Görünen o ki, maalesef haziran ayının sonuna kadar sağlık krizi devam edecek. Fakat haziran sonunda bütün dertlerimizin biteceğini zannetmeyin. Yaz aylarıyla birlikte ciddi bir ekonomik krizle karşılaşacağız. Eğer ki ortada korona krizi olmasaydı bile yaz ayları çok kötü geçecekti. Şimdi ne olacak bilemiyorum. Bir ülke ekonomisinin durumunu politikacıların, "Sinerji içinde enerji sağlayarak ve depresif kanallara sübjektif varsayımlarla geliştiriyoruz. Burası çok önemli" gibi söslü cümleleriyle değerlendiremezsiniz. Ekonomi rakamlarla anlaşılır. Ayrıca yalnızca işsizlik veya tek başına döviz kuruyla da açıklanamaz. Döviz yükseliyordur ama ekonominiz iyiye gidiyordur. Ekonomi hakkında pek çok kanaldan ayrı ayrı rakamlar gelir. 30 – 40 ayrı noktadan pek çok veri gelir elinize. O rakamları değerlendirdiğiniz zaman genel bir kanaat edinirsiniz. Size bir şey söyleyeyim mi; 30 – 40 ayrı noktadan gelen verilerin biri bile hayırlı değil. Üstelik salgından önce de durum böyleydi. Size şaka gibi gelecek belki ama öyle bir krizle karşı karşıyayız ki, şimdiye kadar gördüklerinizi unutsanız iyi olur.