Çin'de ortaya çıkan ve mutasyona uğrayarak pek çok kişinin ölmesine neden olan corona virüs, tehlike saçmaya devam ediyor
Çin'de ortaya çıkan ve mutasyona uğrayarak pek çok kişinin ölmesine neden olan corona virüs, tehlike saçmaya devam ediyor. Çin hükumeti bir takım tedbirler almasına karşın hastalık yayılıyor. Şimdi oturup da bir takım komplo teorileri üretecek değilim. Ancak gözle görünmeyen virüsler zaman zaman büyük tehlikelere yol açabiliyor. Son olarak 1918 yılında ortaya çıkan İspanyol nezlesi, 75 milyon insanın ölmesine neden olmuştu. 100 – 150 yılda bir böyle tehlikeli bir salgınla karşılaşılabiliyor. Salgın henüz Türkiye sınırlarına girmedi. Ancak doğu komşumuz İran ve Irak'ta bu hastalık görülmeye başladı. Batımızda yer alan İtalya'da da hastalık tehlike saçıyor. Ortada kalan Türkiye'ye de her an girebilir. Hükumetimiz bu konuda gerekli olan bütün tedbirleri alıyor. Şimdi birileri ellerini ovuşturarak, "Şu virüs Türkiye'ye de girip, şöyle bir kaç bin kişiyi öldürse de, hükumeti eleştirsek" diye beklemeye başladı. Böyle düşünenleri Allah hastalıkla imtihan etmesin... Yağmur yağmadığı zaman bile hükumeti veya belediyeleri eleştiren hastalıklı bir politik ortamdayız. Ancak kendi ruh hastalığımızdan çok daha ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Kendimizin ve sevdiklerimizin can güvenliği için bir takım tedbirler almamız lazım. Öncelikle yetkililerin tavsiye ettiği tedbirleri can kulağıyla dinleyin. Hijyene önem verin. En önemlisi de "Yeryüzünde bozgunluk çıkaranlardan olmayın..."
Hocalı'yı yarım yamalak hatırladık
1992 yılının 26 Şubat günü Ermeni güçleri, Azerbaycan toprağı olan Karabağ'da bir SOYKIRIM tertip etmiş ve 613 Türk'ün cinayetine imza atmıştı. Öldürülenlerin 83'ü ise çocuklardı. "Eskişehirliler kardeş Azerbaycan Türklerinin acı gününü unutmadı" demeyi çok isterdim. Ancak Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği, Eskişehir Ülkü Ocakları gibi kurumlarımızın dışında bu elim günü hatırlayan pek çıkmadı. Burada CHP'li, AK Partili, İYİ Partili ve Saadet Partili yerel yöneticilerden daha aktif bir tutum beklediğimizi hatırlatayım. Münferit bir takım sosyal medya paylaşımlarıyla geçiştirilecek bir durum yok ortada. Tabii Azerbaycanlılar Derneği ve Ülkü Ocaklarına destek veren Anadolu Üniversitesi yetkililerini de unutmayalım. Onlar da üzerlerine düşen görevi yerine getirdiler. Millet olarak aşağılık ithamlarla sürekli karşılaşıyoruz. Bunlara karşı yek vücut olmak zorundayız. Türklere yönelik olan ve henüz 28 sene önce olan bir soykırıma bile yeterli ehemmiyeti veremiyorsak, vay hâlimize. Umarız 26 Şubat 2021 tarihinde daha duyarlı oluruz...
Sazak balıklara dikkat çekti
Milletvekili Metin Nurullah Sazak, memleketimizde bulunan bazı tatlısu balıklarının biyolojik çeşitliğinin akıbeti için bir çalışma başlattı. İnsanoğlulları olarak cennet gibi gezegenimizi cehenneme çevirmekle meşgulüz. Avustralya'daki korkunç orman yangınları, çevre sorunlarının milli sorunlar olmaktan çoktan çıktığını gösteriyor. Sorun ülke hudutlarının çok ötesine geçmiş durumda. 'Endemik' adı verilen ve yalnızca belli çevrelerde yaşayan türlerin korunması çok önemli. Ülkemizde akarsularımızda ve göllerimizde yaşayan balıklar da tehlike altında. Bu konuda bir takım çalışmalar yapmalıyız. Konuyu TBMM gündemine getiren MHP Milletvekili ülkemizde 4 balık türünün soyunun kuruduğunu belirterek, sınırlarımız içinde yaşayan 400 tatlısu balığının yarısının endemik olduğunu hatırlattı. Sazak, "Yapılan çalışmalar sonucunda endemik türlerin 17’sinin neslinin kritik, 382'sinin neslinin tehlikede ve 16’sının neslinin hassas olduğun sonucuna varılmıştır" ifadelerinde bulundu. Konu hakkında TBMM'nin bir araştırma yapmasını isteyen Milletvekiline katılıyoruz. Çalışmalarını dikkatle takip edeceğiz...