Anadolu Gazetesi’nin manşetini gördünüz:
“Porsuk Kütahya’yı gerdi..”
Hemen soracaksınız:
“Komşu il Kütahya neden gerilmiş?”
Mesele çok basit.
Bölirlenen özel hüküm kızdırmış Kütahyalıları....
Peki bu yönetmelikte neler yer almış:?
“Havza’nın 300 metre yakınına her türlü katı ve suni atık dökülmesi ve depolanması, aktarma istasyonu kurulması yasaktır”
“Bu alanda hiçbir yapı yapılamaz. Kalan mavcut yapılar dondulurmuştur.”
“Bu alanda tarım ve hayvanclığa izim verilmez.”
“Bu alanda mevcut turistik tesis, depolama endüstri ve hayvancılık tesisleri gibi tehlike yaratacak şekilde, kirlenmeye neden olan veya olacak tesisler kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan faaliyetten men edilir”
“Havzanın 300 ile 1000 metre yakınında turizm, iskan ve sanayi yerleşmelerine izin verilmez.”
“Bu alanda seracılığa ve hayvancılığa izin verilmez.”
“1000 -2000 metre yakınında hiçbir sanayi kuruluşuna ve iskana izin verilmez.”
---//--
Eskişehir Büyükşehir Belediye meclisi bu kararı niçin alıyor?.
“Porsuk’u korumak adına”
Porsuk havzası Eskişehir adına çok önemli çünkü.
Peki, Eskişehir milletvekilleri alınan bu kararda taraf olmalılar mı?
Olmalılar..
Öyleyse, iktidar partisinin, diğer milletvekilleri neden Büyükşehir Belediye Başkanı ile konuşmayıpta, Kütahya milletvekilleri ile:
“Konuşalım” diyorlar?
--//--
AKP’li Eskişehir milletvekilleri ile AKP’li Kütahya milletvekillerinin ne konuşacaklarını merak ediyorum. Merak ettiğim bir başka konu da:
Vekillerimizin böylesi hayati bir olayda, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’i ziyaret edip, bilgi alıp, Eskişehir’i savunup savunmayacakları.
Günlerin getirdiği
-Gaz sızdırıyorsa ne olacak—
Makine Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Sekreteri Atila Tomsuk “LPG’li araçlardan gaz sızdırmazlık raporu istenmemesinin facialara yol açacak bir karardır”demiş.
İlginç bir durum. Daha önceleri LPG’li araçlardan muayene sırasında “Gaz sızdırmasına ilişkin rapor” istenir, gaz sızdırıan araçlara “ağır kusur” yazılırken, şimdi gaz sızdıran araçlara hafif kusur yazıldığını belirten Atila Tomsuk “2005 yılından beri süren bu uygulama kaldırıldı. Kaldırılmasıyla birliktede halkın mal ve can güvenliği tehlikeye sokuldu”diyor.
Ülkemiz de yaklaşık 3.5 milyon LPG’li araç bulunduğunu anlatan Atila Tomsuk “Yangınlardan, yananlardan ders alınmadı galiba. Araç trafiğe çıkarken rahat çıkmalı. Sürücü aracının gaz sızdırıp sızdırmadığını bilmeli. Kaçak gaz dolumculara fırsat tanınmamalı. Kara yollarında canlı bomba dolaştırılmamalıdır.”diye konuşuyor. Atila Tomsuk haklı. Hemen hergün LPG’li bir araçla ilgili olumsuz haberler yer alırken, yetkililerin bu araçlardan “Gaz sızdırmıyor” raporu istememesi gerçekten çok ilginç.
Bu uygulamayı yaşama geçirenler ne yapmak istiyorlar anlamak zor. Arabadaki gaz sızıyorsa, sızan gaz en küçük bir olayda patlayacaksa, bunun sorumlusu kim olacak dersiniz?.
Kızılinler iddialaşması mı?
Nöbetçi Milletvekili Ülker Can açıkladı da öğrendik. Tepebaşı Belediyesi’nin hazırlayıp, Ankara’ya taşıdığı Kızılinler Projesine karşı, bir de Odunpazarı Belediyesi proje hazırlamış. Ülker Can diyor ki “İki proje yakında bakanlığa sunulacak.”
Hayret ki hayret. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç hazırlanan Kızılinler Projesini ilkin basına, daha sonra da Ankara’ya sunmuştu. Hatta Nabi Avcı, Salih Koca, Ülker Can Kazım Kurt, Süheyl Batum ve Ruhsar Demirel’in de katıldıkları toplantıda projenin Bakan Ertuğrul Günay’a sunulacağı duyurulmuştu. Kim kimin kulağına kar suyu kaçırdı bilmiyoruz. Odunpazarı Belediyesi de bu gelişmelerden sonra sessiz soluksuz bir Kızılinler Projesi hazırlamış. İşte Ülker Can’ın ağzından kaçırdığı proje buymuş. Böylece ortaya çıkmış oldu. Diyeceksiniz ki, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri’nin ayrı ayrı yaptıkları projeler arasında ne fark var? Şimdilik belli değil. Bilinen Tepebaşı’nın yaklaşık iki buçuk yıldır çalıştığı projeyi, Odunpazarı’nın iki ayda tamamlamış olduğu. Üstelik çok gelişmiş olsa da, Tepebaşı’nın projesinin muhalefet, Odunpazarı Belediyesi’nin projesinin ise iktidardan yana olması. Kısa bir not daha. Başkan Ataç Kızılinler projesini anlattığında AKP’li vekillerden birinin, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’ya “Burhan bey siz neredeydiniz”dediğini duymuştuk. Demek ki, işin altına bu yatıyormuş.
Vatandaş soruyor
Üniversitenin girişi
Okurumuz anlattı da inanamadık. Anadolu Üniversitesi’ne Eczacılık kapısından giren bir okurumuz dedi ki “Yolumu korumalar kesti. Kimlik sordular. Yanımda eski kimliğim vardı. Onu çıkardım. Görevli sağına baktı. Soluna baktı. Evirdi, çevirdi. Olmaz giremezsin deyip kimliğimi verip, kapıyı gösterdi. Ben burada öğrenci değildim. Ama bir öğrenciyi görecektim. Durumu korumalara bir türlü anlatamadım. Ziyaret edeceğim kişinin cep telefonunu arayın, gelsin dedim. Aramadılar. Bende, üniversiteye giren öğrencilerden birine arkadaşımın adresini verip, giriş kapısında beklemeye başladım. Yaklaşık bir saat sonra arkadaşım geldi. Korumaların tutumuna doğrusu çok üzüldüm. Çünkü şehir dışından gelmiştim. Korumaların beni aşırı soğuğa karşın kulübeye bile almayışına ise ayrıca üzüldüm. Biraz daha anlayışlı olamazlarmıydı?”
İlginç bir durum. Anadolu Üniversitesi giriş kapılarında gerçekten katı bir disiplin uygulanıyor. Kimliği olmayana izin yok. Bir bakıma haklı bir uygulama. Ama duruma göre biraz daha anlayışlı olunsa daha iyi olmaz mı? Öyle ya. İşi olmayan durup dururken, okula neden gitsin değilmi?