15 Temmuz, hain darbe girişiminin 4. Yılında her zaman olduğu gibi Vilayet alanında tören düzenlendi…
Törende Vali, Milletvekilleri, il başkanları adet olduğu üzere konuşmalarını yaptılar. Geceye damga vuran konuşma ise Harun Karacan’a aitti…
Yanımdaki arkadaşlarım “
Harun Karacan biraz sinirli mi konuştu?” diye sordu!
Benim yanıtım “
Hayır! Duygusal bir konuşmaydı” şeklinde oldu!
Konuşmasını dikkatle dinledim…
Eve geldiğimde ES TV’den bir kez daha tekrarını izledim! Son derece önemli mesajlar veriyordu…
Konuşmasına şu cümlelerle başladı:
- 15 Temmuz demokrasinin adıdır.
- 15 Temmuz bağımsızlığın adıdır.
- 15 Temmuz destanın adıdır.
- Bu desten cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kefeniyle yola çıktığı bir destandır.
Daha sonra Karacan “Peki Türkiye’de kim yazdı bu destanı?” sorusunu yönelttikten sonra, belki bir çoğumuzun unuttuğu ya da bazılarının unutmak istediği şu gerçeği aktarıyordu:
-Bu destanı Vatanını, milletini bayrağını seven vatandaşlarımız yazı
. Peki Eskişehir’de kim yazdı bu destanı? Hain kalkışmayı duyar duymaz evinde perdelerin arkasına saklanan değil, Ne olacak acaba diyenler değil, gece 12.00’den sonra durum ne olacak, ona göre tavrımızı alanlar değil, Yunus Emre Caddesi’ne koşarak gelen, vatanını, milletini seven hemşerilerimiz Yunus Emre’nin, Şeyh Edebali’nin
, Hasan Polatkan’ın hemşehrileri yazdı bu destanı.
…/…
Ne yazık ki çağımızda, destan yazanları, kahramanları çabuk unutuyoruz. Kimi zaman da yok saymak istiyoruz!
Darbe teşebbüsünün olduğu gece kimileri içten içe seviniyor! Kimileri darbecileri alkışlıyor! Bazıları bankamatiklere koşturuyordu! Darbe teşebbüsü doğrudan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yönelikti! İşte o anlarda parti binalarına koşan ilk siyasi isim Harun Karacan’dı…
Karacan, konuşmasında Atatürk’ün iki sözünü özellikle vurguladı…
Birincisi:
-
Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh da bütün vatandır!
Gerçekten 15 Temmuz’da bütün vatanda milli güçler darbecilere direndi alt etti!
Hainlere seslenen
Karacan, konuşmasında Atatürk’ten aldığı ikinci söz ise dikkat çekici!
- Vatana ihanetin nedeni olmaz; er ya da geç bedeli olur.
İLAHİYATÇI BÖYLE OLUR!
TRT'nin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki özel yayında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse konuk oldu.
Söz konusu programda Köse'nin söyledikleri hepimizin kulağına küpe olsun!
Bir İlahiyatçı toplumu ancak bu şekilde uyarır…
Programın sonunda Prof. Dr.
Ali Köse’ye son sözleri soruldu.
Köse, 15 Temmuz’dan gerekli dersin alınmadığını söyledi ve şu uyarıyı yaptı:
-Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor!
Ali Köse, hocamızın uyarısının önemli bölümlerini aktarıyorum:
- Bu konudan söz açıldığı zaman hep şu duayı yapıyoruz. Allah bir daha bu memlekete 15 Temmuz’lar yaşatmasın. Ama dua bizim vazifemiz, fakat siz tedbirinizi almazsanız, akıllı davranmazsanız
o FETÖ denen örgütü yapılanma şeklini aynı yolları kullanarak bugün hala devam eden başka gruplar hakkında gerekli tedbirleri almazsanız Allah size yardımcı olmaz.
-Siz vazifenizi yapacaksınız, Allah da size yardımcı olacak. Benim bu konudaki kanaatim
15 Temmuz’dan gerekli dersin alınmadığı ve yeterli önlemlere gidilmediği şeklindedir. Hatta ben bunu bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor diye değerlendiren, bu şekilde sloganlaştıran birisiyim.
-Bu uyarıyı yapmak benim vazifem.
FETÖ ile alakalı daha sonra biz ilahiyatçılara neden bu konuda uyarı yapmadınız diye hep sitemler oldu. Özellikle akademisyen ilahiyatçılara... Ben bunu alıyorum ve kabul ediyorum ve bugün diyorum ki, bu konu Türkiye’nin en önemli konusudur. Devletin bu konuda gerekli önlemleri alması şarttır. Bunun vebalini kimse üstlenemez.
TEBRİK KARTI VARDI
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi, ESOGÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selma Metintaş, yaklaşan Kurban Bayramı ile ilgili de uyarılarda bulundu:
-
Ulusal bir kısıtlamaya gidilmese dahi bireysel önlemler alınması gerekir. Bu bayramda da ev ziyaretleri yapılmamalı, telefonla bayramlaşma tercih edilmeli!
…/…
Hocamız mutlaka haklı!
Mümkün olduğu kadar, birbirimizden uzak durmalıyız!
Telefonla bayramlaşmak en iyisi…
Zaten uzağı yakın ediyor!
Cep telefonlarının olmadığı dönemlerde bayramların vazgeçilmezi” tebrik kartlarımızdı!
Metintaş hocamız, telefonla bayramlaşın deyince aklıma tebrik kartları düştü!