Yaşamın İçinden: Ömer Duru
Önceki gün, Valilerimizden Kadir Çalışıcı ile ES-TV’nin
”Habertesi programında konuştuk.”
Güler yüzü. Tatlı dili ötesinde:
“Adam gibi adam oluşundan dolayı sever ve sayarım kendisini.”
Görev yaptığı yıllarda ve görevinden ayrıldıktan sonra da, bu
“Sevgi ve saygım bitmedi.”
Tıpkı Ali Fuat Güven ve Sami Sönmez gibi,
her önemli günde arar ve ararım.
--//--
Çalışıcı Eskişehir’de yüklendiği görevin sorumluluğu içinde işini yaparken, etrafını saran politik kuşatmaya karşın başarılı olmuştu.
Ve, kuşatma zaman zaman baskıya kadar ilerlemiş, sonunda da:
“Hiç beklenmedik biçimde merkeze alınmıştı.”
Kadir Çalışıcı’ya sordum:
“Suçunuz neydi? Size bazı teklifler yapılmışmıydı?”
“Bilmiyordum”dedi gülerek,
“Bu konu da daha fazla konuşmayalım.”
Devam ettim:
“Ama yürütmeyi durdurma davası açtınız ama.”
Şöyle yanıt verdi:
“Davayı bazı çevrelere suçsuz olduğumu isbatlamak için açtım. Sonunda kazandım. Ama iktidar görevime iaede etmedi. Ben hiçbir suçum olmadığna ilişkin beratımı elime aldım. İsteyenlere gösterdim..”
“Bu kadar mı? Soruşturmalar filan olmadı mı?”
“Oldu. Tam 32 müfettiş hakkımda soruştuma yaptı. Tek kusurum çıkmadı.”
--//--
Olayları daha fazla eşelemeden politikaya getirdim sözü:
“Sonradan politikaya atıldınız. Politikayı içine girdikten sonra umduğunuz gibi bulabildiniz mi?”
Sayın Çalışıcı gayet ciddi biçimde..
“Hayır”dedi:
“Türkiye’de demokrasi var diyenler yalan söylüyor. İçinde bulunduğumuz istek otokrasidir. Bir başka deyişle, liderler sultası. Siyasi partilerde vatandaş seçmiyor. Liderlerin seçtiğine oy veriyor..”
Ardından da sordu:
“Şöyle bir bakın. Şimdi milletvekili olanlardan kaçı normal bir seçim olsa kazanabilirdi? Bana göre yüzde doksanı seçemezdi. İşte bunun içi demokrasi yok diyorum. Çünkü demokrasinin temelinde seçme ve seçilme yatar. Bu yorumum bütün siyasi partilerimiz için geçerlidir”
---//--
Çok uzun konuştuk önceki Valimiz sayın Çalışıcı ile.
Bilmediklerimi sordum. Bildiklerimi tekrarladım.
Vali Çalışıcı şimdiye kadar görev yaptığı ilde emekli olduktan sonra yerleşen ilk vali oluyor..
Bana göre bu durum başlı başına çok önemli bir olaydır.
Evet sayın Çalışıcı:
“Valiler de yazar demiştiniz. Ben de yazımın başlığını valiler hem yazar hem konuşur”diye koydum.
Size esenlik dolu aydınlık yıllar diliyorum..
8 Mart 2012-03-07
Günlerin getirdiği
-Şarap dedim, şap yazılmış—
Tepebaşı Belediye meclisinin son toplantısında, AKP’li Vahap Ata, günedeme ilişkin bir soru sormayına, CHP’li Belediye Başkan Yardımcısı Dr.Fuat Gürcüoğlu aldı sözü. Ve AKP’li Vahap Ata’nın şimdiye kadar yaptığı konuşmaları ve sorduğu soruları bir güzel özetleyerek "Vahap Ata demokratik hakkını kullanarak eleştirilerini yapmaktadır. Ne var ki, Ata’nın Başkanlığa yönelttiği sorular klişeleşmiş, alkol dizisini andırmaktadır. Vural Sokak ve Şarap Fesivali bu dizinin son perdesi olunca, ben bir araştırma yapma gereği duydum”dedi. İlginç bir durum. Fuat Gürcüoğlu AKP’li Vahap Ata’nın 2011 yılının ilk oturumundan bu yana muhalafet olarak yaptığı eleştirileri şöyle özetledi "Vahap Ata, 25 oturumda gündem dışı 10 soruyu sorulmaya çalışmış. Bu soruların dört adeti içkili yerkerle ilgilidir. Vural Sokak , diğer adı Barlar Sokak'da içkili yerler sınırını AKP’li belediye genişletmiş, buna dayalı olarakta 2004-2009 tarihleri arasında AKP yönetiminin verdiği içkili yer ruhsatı sadece Vural Sokak'da 44 adettir ve bunlar ilk kez verilen ruhsatlardır. Bu dönemde verilen ruhsat sayısı ise, dokuzdur. Hatta, Altın Sokak ile İskender Sokak içkili yerler bölgesinden çıkarılmıştır”
Dedim ya. İlginç bir durum.. İkide bir Barlar Sokağı diline dolayan AKP’li Vahap Ata bu açıklamalara bir şey diyemeyince, çareyi "Bizden de içki içenler var. İçkiye karşı değiliz.Biz kanun dışı yapılmasına karşıyız”demekte buldu.. Vahap Ata’nın söylediği "Başkanım tutanaklarda –Şap- yazılmış. Oysa ben –şarap- demiştim” şeklinde itirazı gülüşmelere neden olurkan CHP’li bir üyenin " Hayırdır Vahap Bey AKP’de, Şap’a da mı yasak geldi yoksa”diye şaka yollu sözleri ise dikkat çekici bulundu. İşin bir başka dikkat çekici yanı ise Vahap Ata’ya şarap konusunda destek veren sıra arkadaşı Gülser Yanar’ın bu tartışmalarda sessiz kalmasıydı. Bu arada, Belediye Başkan Yardımcısı Dr.Fuat Gürcüoğlu’nu CHP’li arkadaşlarının "güzel bir araştırma yapmışsınız.”şeklinde kutlamaları dikkat çekti..
Aslında bu konuyu köşe yazımda ele alacağım.
Vahap Ata’nın yalan haber konusunda kimleri uyardığını, Eskişehir basınına güvenmeyerek, AKP’nin fotoğrafçısının Belediye meclis salonuna getirildiğini.. Fuat Gürcüoğlu’ndan aldığı belgeleri.. Erdal Caferoğlu’nun Ata’nın performans eleştirinse verdiği yanıtı.. AKP’li bazı meclis üyelerinin “bu tartışmalar yanlış oluyor”dediklerini. Ama "Şap ile Şarap” karışınca işte böyle bir yazı çıktı ortaya..
--Vatandaş soruyor—
-Yapılsın da yeter—
Eskişehir’de vatandaşlar gerçekten bazı konuklarda çok duyarlı. Bunun için de köşemize aklınıza gelmeyen konularda yorumlar ve sorular geliyor. Çevre yolu.. Gar binası. Stadyum. Parklar.. Parkların korunması.. Emeklilerin maaş zamları.. Trafik sorunu.. Yani insanlar yaşadıkları dar ve geniş alanda ne varsa, döküyorlar köşemize..
İşte bunlardan birisi de, Aydın bey..
SSK emeklisiymiş. Evinin yakınındaki kahveye gider, sabahtan akşama kadar kendi deyimiyle “Gazeteleri hatmeder, bulmacaları bile çözermiş”
Dedi ki”Dikkatimi çekti. Yılların ardından gelme, Kızılinler olayı ele alındı. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahnet Ataç anlattı. Hem gazetelerde okudum. Hem ES TV’de dinledim. Ardından Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı da bir proje hazırladı.. Onu da dinledim. Benim merak ettiğim, bu projelere Ankara’nın ne dediği. Onun için de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı harekete geçirmenin yolları aranmalı.. Önemli olan projenin gerçekleşmesidir”
Aydın bey haklı. Önemli olan Kızılinler olayının gerçekleşmesidir. Kağıt üzerinde kalması bir anlam ifade etmez. Bu konu da vekillerimize önemli görevler düştüğünü anlatmaya gerek yok sanıyoruz..
.. . ..
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...