Vali sayın Güngör Azim Tuna açıkladı:
--“Eskişehir’de 18 parti ve üç bağımsız aday seçime katılıyor.”
Ardından da devam etti:
“613 bin 609 seçmen, 1992 sandıkta oy kullanacak Polis sorumluluk bölgesinde 540 bin 724 seçmen var.
Bu seçmenler 1506 sandıkta oy kullanacak. Jandarma sorumluluk bölgesindeki 72 bin 885 seçmen, 476 sandıkta oy kullanacak..”
Vali Sayın Güngör Azim Tuna’nın bu açıklamasından şunu öğrendik:
“Siyasi partiler gibi idari makamlar da gerek kırsal kesimde gerekse kentsel bölgelerde seçime hazır duruma gelmiştir.”
Önemli olan:
“7 Haziran’ın kaygısız ve demokratik bir ortamda kimsenin burnu kanamadan geçmesidir”
--//--
7 Haziran’a adım adım yaklaştığımız içinde bulunduğumu günlerde izliyoruz:
“Seçime katılacak siyasi partilerde tabir yerindeyse “harıl harıl çalışıyorlar.”
Şimdiye kadar olumsuz bir durum yaşanmayan ilimizde diliyoruz ki:
“Seçim demokratik bir ortamda geçsin.”
Sandıktan çıkacak sonuca:
“Herkes razı olsun”
--//--
Vali Tuna’da girdik.
Devam edelim.
Sayın Tuna diyor ki:
“Polisin 6 ayda yaptığı operasyonlar sonucu 45 bin kişiyi zehirlenmekten kurtardık.”
İlginç.
İlginç olduğu kadar da korkunç bir rakam.
“Altı ayda 45 bin kişiyi zehirlenmekten kurtarmanın adını başka türlü yorumlayamazsınız ki”
Dikkat etmek gerekiyor.
İki üniversiteli Eskişehir’de uyuşturucu belası son yıllarda kenti fena sarmaya başladı.
Bir taraftan yakalanan zehir tacirleri, diğer yandan yerden biter gibi artıyor.
Bana göre önemli olan “Uyuşturucunun Eskişehir’e geliş yolunun” kesilmesidir.
Bir önemli konu da:
“Şehre uyuşturucunun nasıl girdiği ayaklı ya da ayaksız satıcılara nasıl servis yapıldığı... Hangi yollarla bölgede nerelere dağıtıldığıdır.”
Önemli çünkü.
23 Bin ecstasy.
7 Kilo bonzai tüketimi yetkilileri düşündürmeli.
--//--
Emniyet Müdürü Mustafa Şahin ve Emniyet Amiri Ayhan Demirtaş’ı bu konuda gösterdikleri çaba için kutluyor, Vali sayın Güngör Azim Tuna’ya siyasetle birlikte asayişe ilişkin verdikleri bilgi için teşekkür ediyor, kolay gelsin diyorum. Demek istediğim bir başka olayda benzeri konularda arada bir şimdi olduğu gibi halka aydınlatıcı açıklamaların yapılması.
Yararlı oluyor çünkü.
Günlerin Getirdiği
--Ataç’a hediye keman—
--Marangozlar Odası Başkanı Recep Yıldız ve yönetim kurulu üyeleri Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı ziyaret ederek üyelerden Seyhan Yalçın’ın eşine ait kemanı armağan ettiler. Seyhan Yalçın eşi Metin Yalçın’ın aldığı kemanları kullanmadan vefat ettiğini belirterek, “Bu kemanları Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni orkestrasına armağan ediyorum” derken Başkan Recep Yıldız da, “Mobilyacılar Odası olarak Tepebaşı Belediyesinin bu projesine destek vermekten son derece mutluyuz.” diye konuştu. Tepebaşı Belediyesi’nin çocuk senfoni orkestrasına böyle bir armağanın yapılmasının çok önemli olduğunu belirten Ataç, “Hediye edilen bu kemanlar pek çok çocuğumuzun hayatını değiştirecektir. Bunun için de Mobilyacılar Odasına teşekkür ediyorum.”diye konuştu. Güzel bir olay değil mi? Recep Yıldız arkadaşlarını kutluyor, Başkan Ataç’a kolay gelsin diyoruz.
--1 Mayıs’ta iki ayrı alan---
1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı Eskişehir’de iki ayrı alanda kutlanıyor. Bir yanda Türk-İş, Kamu-Sen, Eğitim-İş üyeleri, diğer yanda DİSK, KESK, TMMOB, Tabip Odası. Bir grup Odunpazarı’nda, bir grup Sıhhıye Meydanı’nda. Emekçiler birleşme yerine bölünerek 1 Mayıs’ı kutlayacaklar. Aynı bayram. Ayrı alanlarda kutlama. Kimse bu ayrışmanın nedenini tam olarak anlatamıyor. Şimdiye kadar birlik ve beraberlik içinde kutlanan “1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı içinde bulunduğumuz günlerde nasıl oldu da, “iki ayrı alana kaydırıldı? İşçi ve emekçi kesimi basit hesaplar için neden parçalandı? Bunun açıklamasının net olarak yapan ne yazık ki yok. Günümüzde işçi ve emekçi kesimin bu ayrılığı kime yarayacak dersiniz? Yıllarca aynı duygular içinde aynı meydanlara çıkanlara ne oldu da ayrı meydanlara çıkma kararı aldılar?