Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, katıldığı bir televizyon programında, kırsal kalkınmaya yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, katıldığı bir televizyon programında, kırsal kalkınmaya yönelik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Politikaya atıldığı ilk yıllarda tarımı desteklemek gibi bir hedefinin olmadığını ifade eden Büyükerşen, süreç içerisinde Türk köylüsünün 'fakru zaruret' içinde kaldığını gözlemlediğinden, bu konuya da el atmak zorunda kaldığını belirtti.
Anadolu'da 12 bin yıldır tarım yapıldığına dikkat çeken Büyükerşen, geldiğimiz noktadan dolayı çok üzüldüğünü söyledi. Türk tarımının sorunlarını çözmek, Eskişehir belediye reisinin boyunu aşar. Sayın Büyükerşen'e Eskişehir'in kırsal kalkınmasına yaptığı katkılardan ötürü teşekkür ederiz. Keşke asrın yetkililerimiz de kendisini örnek alsalar.
Kırsal alanda araba sürerken, sağımızda ve solumuzda kalan uçsuz bucaksız toprakların boş kaldığını görünce bizler de üzülüyoruz. Hatta üzülmüyor, ağlıyoruz. Çiftçimiz zarar etmemek için tarlasını hiç ekmemeye kadar götürmüş işi. Tarlalar boş kaldığı vakit elbette para kazanamıyorlar. Ancak hiç olmazsa zarar da etmiyor, karıların kolundaki bilezikleri bozdurmak zorunda kalmıyorlar.
Bir zamanların güçlü Türk tarımının yerinde yeller esiyor. Şimdi eti, pirinci, nohudu ve hatta buğdayı bile ithal eden bir ülkeye döndük. Banker Bilo filmini hatırlayanlarınız vardır; Hani Şener Şen, İlyas Salman'a, "Yaptım... Ama bir sor bakalım niye yaptım?" diyordu. Şimdi bizim yetkililerimiz de sürekli tarımsal ürünleri ithal ediyor. Sonra da, "İthal ettik ama bir sorun bakalım; neden ithal ettik?" diyerek piyasadaki fiyat dengelemesi için ithalat yaptıklarını savunuyorlar. İyi güzel de yaptığınız her ithalat, Türk köylüsünün zarar etmesine neden oluyor. Böylece bir sene sonra daha az tarla ektiğimiz için daha çok ithalat yapmaya mecbur oluyoruz. Seçimlerden önce belki günü kurtarıyoruz. Ancak tarımsal geleceğimizi de kaybediyoruz. 83 milyonluk bir ülke, eğer kendi nüfusunu bile besleyemez duruma geldiyse, ortada ciddi bir beka sorunu var demektir. Allah bize cennet gibi bir vatan bahşetmiş. Pekiyi biz ne yapıyoruz? Tarlalarımızı bile ekip biçemiyoruz. İthalat yapan malum yandaşların yüzü gülüyor olabilir. Ancak milletimizin ağlaması işte tam da bu yüzdendir...
Allah razı olsun
Van'da cereyan eden ve hepimizi yasa boğan çığ felaketinde yaşamını yitiren Şehit Onbaşı Tarkan Karaca'nın ailesine bir taziye ziyaretinde daha bulunuldu. Karaca'nın kederli ailesini ziyaret eden Vali Özdemir Çakacak, devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla şehit ailemizin yanında olduğunu belirtti. Tabii hiç bir tatlı söz, şehidimizin ailesinin tuttuğu yası ortadan kaldıramaz. Hiçbir ziyaret şehit annesinin göz yaşlarını dindiremez. İşin içinde bir can kaybı varsa, devletin bütün gücünü bir araya getirseniz, zamanı geri saramazsınız. Ancak başta Sayın Vali olmak üzere yetkililerin Karaca ailesini ziyaret etmesi çok güzel bir şey. Vali Çakacak'ı tebrik ederiz; hislerimize tercüman olmuş. Allah Karaca ailesini yalnız bırakmayanlardan razı olsun.
Bizim çocuklar ödül aldı
Eskişehirspor tribünlerinin önemli taraftar organizasyonu olan Nefer Grubu, Ediz Bahtiyaroğlu adına düzenlenen Yılın Spor Ödülleri törenine damgasını vurdu. Şimdi Eskişehirspor'un üzerindeki kara bulutlar dağılmaya yüz tuttu. Bu barada kuşkusuz genç futbolcularımızın yani 'Bizim Çocuklar'ın katkısı büyük. Ancak Eskişehirspor'un bu noktaya öyle kolay gelmediğini de unutmamak lazım. Başımıza son 3 – 4 senede gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Eğer ki Eskişehirspor'un başına gelenlerin 10'da biri bir başka Anadolu kulübünün başına gelseydi, çoktan kapısına kilit vurulmuştu. Evet; son zamanlarda bizim futbolcularımız sayesinde yüzümüz gülüyor. Ancak tribünlerde bulunan 'Bizim Çocuklar' olmasaydı, çoktan Eskişehirspor'un yerinde yeller esiyordu. Nefer Tribününü tebrik ederim. Bu ödülü sonuna kadar hak ettiler.