Muharrem İnce önderliğinde kurulan Memleket Partisi'nde Genel Başkan Vekilliği görevine Gaye Usluer getirildi. Usluer aynı zamanda parti sözcülüğü görevini de üstlenecek.
Öncelikle "Hayırlısı olsun" diyelim. Bizim memlekette "Ben muhalefetteyken demokrasi, Ben iktidardayken otorkrasi" geleneği vardır. Yani memleketimizdeki keserlerin hepsi, kendine doğru yontar.
Mesela Ali Babacan AK Parti'den ayrıldığı zaman, "Demokrasi cephesine katıldı" diyenler, Ahmet Davutoğlu iktidara verip veriştirirken, "Demokratik hakkıdır" diyenler, kendi partilerinden birisi ayrıldığı zaman "Gaye Usluer bize ihanet etti" diyebiliyor. Tabii madalyonun tersi de var. Şimdi Ali Babacan'a laf edenler, daha dün rahmetli Necmettin Erbakan'ın arkasından kuyu kazmıyor muydu?
Her neyse...
Siyaset böyle bir şey ve bir politikacının partisinden istifa edip bir başka partiye geçmesini – belli bir oranda elbette – doğal karşılamak lazım. Elbette geçmişte yaşadığımız "11'ler Hükûmeti" ve "Fırıldak Kubilay" vakalarını ayrı tutuyorum.
Gaye Usluer'in CHP'deki komunundan daha önemli bir makamda oldağu ortada. Ancak Sayın Usluer'in daha güçlü bir politikacı olup olmayacağını, Memleket Partisi'nin performansı belirleyecek. Memleket Partisi acaba "CHP'de umduğunu bulamayanlar Partisi" mi olacak? Yoksa halka yeni bir umut mu verecek? Açıkçası siyasetin sol cenahında halkın CHP dışında bir arayış içinde olduğunu düşünmüyorum. CHP seçmeni elbette mutsuz ancak 31 Mart seçim zaferi neticesinde de kendi genel merkeziyle arasındaki buzlar eridi.
Ayrıca şunu da untmamak lazım; seçmeni motive eden en büyük unsur, "Biz iktidara geleceğiz" dürtüsü değil. "Bunlar iktidardan gidecek" dürtüsü... Dolayısıyla seçmen sevmese bile iktidarın karşısındaki en güçlü partide birleşmeyi tercih ediyor. Ayrıca CHP seçmeni zaten seçilmiş belediyelerinin başarısıyla gurur duyuyor. Yani karşımızda 2017 yılının küskün CHP seçmeni yok. Kendi partisini daha bir benimsemiş bir seçmen var. Üstelik aynı seçmen çok uzun bir aradan sonra iktidara geleceğine inanmaya başladı. "Bunlar iktidarı bırakmaz" diyen umutsuz bir grup CHP seçmeni bile, ilk seçimi muhalefet olarak kazanacağının farkında.
Tabii biz yorumcular meseleye sadece siyasi açıdan bakıyoruz. İnsani açıdan pek bakmıyoruz. Gelin "Sizin benim gibi bir insan olan Gaye Usluer acaba ne düşünüyor?" sorusunu soralım kendi kendimize...
Gaye Usluer ömrünü bir şeylerin mücadelesini vererek geçirmiş bir kişi. İki dönem milletvekilliği yapmış, kendi Genel Merkezine rağmen iki dönem parti Meclis Üyeliğinde bulunmuş. Önce rektör seçilmiş, ancak akabinde rektörlüğü gasp edilmiş bir kişiden bahsediyoruz. Bu tip kişiler rahat hayatı sevmez ve sürekli mücadele edecek bir savaş ararlar kendilerine.
1957 doğumlu Gaye Usluer 64 yaşında. Siyaset olarak bu 64 yıl, gücünün zirvesinde olunacak yaş demek. Usluer CHP'de bir köşede bekleyip, daha kuvvetleneceği bir dönemi sabırla bekleyebilir. Öte yandan yeni kurulmuş bir parti var ve Usuer bu partide önemli bir konuma erişti. Zihninde, "Siyasette şunu da yapmak lazım. Parti içi örgütlenmesinde bunu da yapmak lazım" diye biriktirdiklerini hayata geçireceği bir fırsat yakaladı. Böyle bir fırsat bir daha ayağına gelmeyebilir. Usluer CHP'de beklerse 10 yıl sonra, yani 74 yaşında böyle bir fırsat belki ayağına gelir. Büyük ihtimalle de böyle bir fırsatı bir daha yakalayamaz.
Gaye Usluer'in boyundan büyük iki yetişkin kızı, profesör emekli maaşı ve emekli milletvekilliği maaşı var. Dünyalık telaşesinde olduğunu düşünmüyorum. Hem yeni bir maceraya girmenin hazzını yaşayacak hem de ülkesine faydalı olmak isteyecektir. Allah yolunu açık etsin...
Öte yandan Memleket Partisi'nin işinin pek kolay olmayacağını düşünüyorum. Muhakkak ki AK basın, Memleket Partisini allayıp pullayacaktır. Sırf CHP'nin oyu bölünsün diye. Ancak bu durum seçmende bir hareket uyandırır mı? Bu sorunun cevabını da bekleyip göreceğiz. Özetlemek gerekirse Gaye Usluer'in gücünü artırıp artırmayacağının cevabı, Memleket Partisi'nin performansına bağlı olacak.
Odunpazarı Belediye Meclis üyesi Murat Özcan yapımı yılan hikâyesine dönen Alpu yoluyla ilgili olarak, AK Parti'nin eleştirilmesinin yanlış olduğunu söyledi. Özcan, Alpu yolu için de istimlak çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Öncelikle çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. Zaten sorun burada. Biz Eskişehirliler çalışmaların devam ettiğini değil, bittiğini duymak istiyoruz. Bu yolu yapmak hükûmetimizin sorumluluğunda. Eğer ki yol bitirilmediyse, sorumlusu kimse o eleştirilir. İlahi Murat Özcan; Alpu Yolu bitmediği için kimi eleştireceğiz? CeHaPe zihniyetini mi?
Hükûmetimiz İsrail'in Filistin halkına karşı yaptığı zulüm karşısında ne yapıyor biliyor musunuz? Cevabını vereyim, çok güzel açıklama yapıyor. Sonra açıklamaların kıymeti kalmadığı zaman sert açıklamalarda bulunuyor. Hatta bazen çok sert açıklamalarda bulunduğu da oluyor. Tabii bir de "Şiddetle kınıyoruz"... Peki ne yapabiliriz? Sorusunun çok cevabı var. Mesela Kürecik radar üssünü kapatabiliriz. İsraille aramızdaki askeri antlaşmaları sonlandırabiliriz. Popeye, Delilah ve Harpy gibi füzelerin İsrail'den satın alıyoruz. Mesela M – 60 tanklarımızı Sabra seviyesine çıkartanlar yine İsrail. Her gün tepemizden uçan F-4'lerin de altında İsrail imzası var. Velhasılı kelam boş konuşmanın ötesinde yapılacak çok şey var. Fakat biz ne yapıyoruz? Şiddetle ıkınıyoruz...
Hükûmetin esnafa verdiği desteklerin yetersiz olduğu ortada. Dolayısıyla toplum ve gazeteciler olarak iktidarı eleştiriyoruz. Bu arada AK Parti'nin içinden de bazı eleştiri cümleleri kuruluyor. Son olarak AK Parti MKYK üyesi Burhan Sakallı da bu itirazları yapanlardandı. Sayın Sakallı'nın açıklamalarını fırsat bilip, "Gördünüz işte! AKePe'liler bile kendi içinde bölündü. Birbirlerine düştüler kavga ediyorlar" olarak yorumlayanlar çıkacaktır.
Böyle düşünenler tamamen saçmalıyor. Sayın Sakallı toplumun bir tepkisini dile getirmiş ki, tam da bu tepkileri MKYK'ya taşısın diye o makama seçildi. Bizim Eskişehir'de iyi niyetle yaptığımız bir haber bile Sakallı'nın parti içerisindeki rakipleri tarafından çarpıtılarakak Saray'daki bir takım kişilere servis edilebilir.
Hangi partiden olursa olsun bir partinin üst düzey yönetiminde bulunan politikacılar Eskişehir'in gücüdür. Sayın Sakallı'yı sırf AK Partiyi yıpratacağız diye yıpratmayalım. Sakallı kendi partisine bayrak filan açmadı. Toplumdan gelen bir tepkiyi dile getirdi. Hepsi bu...
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...