Üç maymun
İnsan, bazen gerçekten "üç maymun"u oynamak istiyor...
Ya da zorlanıyor...
"Duyduğunu, gördüğünü, konuşmak istemiyor!"
Biz de böyle anlarımızda "iç dünyamız"la sohbete dalar gideriz...
.,……..
Ünlü yazar "Bernard Shaw", kendini şöyle tanımlar:
"Benim hem fazla yaratıcılığım, hem de soytarılık yönüm var. Ama ahlakımın soytarılık yönü diğerlerini bastırıyor..."
İrlandalı yazar, okuyucularının gerilim duygularını uyandırmak istediği zaman bile onları güldürmekten kendini alamadığı için, yapısını böyle yorumlamış...
Bizde de örnekleri var!
"Hem facia, hem de soytarılık yönü olanlar!"
“Fikir namusunu, kişisel çıkar gözetmeden savunamıyorlar…”
Facia yaratıcılıklarıyla, daha düne kadar birinci cumhuriyeti yıkıp, soytarılık yönleriyle de ikinci cumhuriyeti kurmaya çalışıyorlardı...
Tren kaçtı...
"Doğacak çocuk belki daha tehlikeli artık!”
………
Bir anısı daha var İrlandalı Shaw'ın...
Zamanın çok güzel sanatçılarından biri teklifte bulunmuş kendisine:
"Sizin zekanız ve benim vücudum ideal çocuğu yaratabilir..."
Yazar, bu teklife bir soru ile yanıt vermiş:
"Çocuk, benim vücudumu ve sizin zekanızı kaparsa ne yaparsın?"
………
Bernard Shaw'un, kendine özgü bu anıları kim bilir dünyaya nasıl renk vermiştir!
“Facia yaratıcılığından doğacak çocuğun, soytarılık yönü çok tehlikeli olabilir..."
Bugün için güzeldir bazen..
"Üç maymunu oynamak!.."
5 kazadan sonra tuzlama
Günlerdir son yılların en şiddetli soğuklarını yaşıyoruz...
Kar yağışı da sürüp gidiyor...
Yerler tam takır buz...
İşte bu elverişsiz koşullar doğal olarak kazalara da neden oluyor…
Önceki gün erken saatlerde tam beş kaza oldu…
Şehir merkezindeki kazalarda ölen ya da yaralanan olmadı ama, bazı sürücülerin isyanı vardı...
"Neden tuzlama yapılmıyor?"
Bir okurumuzun sözleri aynen şöyleydi:
-Başta Osmangazi Üniversitesi'nin yakınındaki öğrenci yurdunun hemen yakınında olmak üzere tam 5 kaza meydana geldi. Bunlardan biri de zincirlemeydi.
İşte bu kazalardan sonra belediye ekipleri tuzlama yaptı... Odunpazarı başta olmak üzere belediyelerimizi göreve davet ediyoruz...
Karluk ve Avrupa Birliği
Eskişehir Birlik Vakfı'nın son konuşmacı konuğu Prof. Dr. "Rıdvan Karluk" olmuş...
- Rıdvan Hoca, konuşmasında Türkiye'nin Avrupa Birliği ile "kağıt üzerinde bir evlilik" yaşadığını belirterek şöyle demiş:
"1960'lı yıllarda AB ile söz kesen Türkiye 1987 yılında nişanlanmış, 2005 yılında evlenmiştir. Ancak bu evlilik kağıt üzerinde bir evliliktir, aynı evde yaşanmamaktadır..."
Peki neden?
Bunu da açmış Karluk:
"Avrupa Birliği, Türkiye’yi bünyesine almak istemiyor. Bunun başlıca sebeplerinden biri fazla nüfusumuzdur. AB’ye girdiğimiz zaman sandalye sayımız daha fazla olacak. Fransa ve Almanya bundan dolayı özellikle bizi istemiyor..."
Karluk'un bu açıklamaları, ister istemez düşündürüyor insanı!..
Demek, Türkiye'yi nüfusumuz fazla diye istemiyor Avrupa Birliği...
Peki, Başbakan Erdoğan'ın "En az üç çocuk" ısrarı neden?
Yoksa...
“O da AB'ye girmemizi istemiyor mu?”
Günün Olayı
Meclis'te gün olmuyor ki, yumruk ve tekmeler bitmiyor!
Belki başka yerlerde olabilir ama Meclis'e "sözün bittiği yer" olmak hiç yakışınıyor!..
Gani Yıldız
Günün Balı
AKP iktidarının millet nezdinde gizli bir başarısı var.
Eskiden sadece, hukukçuların bildiği konularda artık herkes fikir yürütecek kadar bilgi sahibi...
Haldun Ertem
Kıssa-dan
Danıştay'dan "böcek" çıkmış.
Ankara'yı keneler sarmışken Danıştay'dan böcek çıkmasından daha tabii ne olabilir ki!
Fahrettin Fidan
Özdeyiş
Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar...
Geyik avcısının düşüncesi
Ünlü avcıyla söyleşi yapan magazin muhabiri, "Geyik avlarken üzülmüyor musunuz?" diye sormuş:
"Tam tetiğe basacağınız anda sizce onlar ne düşünüyorlar? Öleceklerini biliyorlar mı?
Avcı, "Onlar o tip şeyleri düşünmezler" demiş:
"Tek düşündükleri biraz sonra ne yiyeceğim? Daha fazla neleri götürebilirim? Şunu da yesem şeklindedir.”
Muhabir "Hayret?" demiş:
"Peki, onların sürekli bazı milletvekilleri gibi düşünebileceklerini nasıl saptadınız?"
Ördek eti…
Acemi er, çavuş Temel'e yakınır:
"Bize yemekte ördek böreği verdiler, içinden bir gram bile ördek eti çıkmadı..."
Temel, biraz düşündükten sonra "Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?" diye sorar.
"Yedim çavuşum" der er. Temel, devam eder:
"İçinden hiç asker çıktı mı?"
Günün Şiiri
Korku
Gözlerindeki bu dalış
Hangi yağmur akşamından kaldı
Sana çocuk günlerini vadeden
Hangi masaldı
Boş saatlerden dünya kurduğun bahçede
Yarattığından gözlerin yılmış
Sebebi kendisinde, görüyorsun
Dallar kırılmış
Gökyüzü uzaktır insana
Allah düşünceli görmesin seni
Tesellini içinde bulacaksın
Ört pencereni
Annenin okuttuğu dualar
Bırak, avuçlarında dursun
Anlıyorum, anlıyorum acını
Ellerim büyüdü diye korkuyorsun...
Emin Ülgener (Varlık-1951)
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...