2013 Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkentliği Projelerinden 5.000 öğrencinin çeşitli ülkeler tarihi-kültürel gezisi kapsamında yer alan Saray Bosna gezisine gazeteci olarak bende katıldım. Bana,’nereye gitmek istersiniz?’ diye sorduklarında tereddütsüz; ‘Saray Bosna’ dedim.
Niye? Diye soracaksınız.
SAVAŞIN İZLERİ HALA SÜRÜYOR
Bosna'daki savaş 1992 yılının ilkbaharında başlamıştı. Bosna'nın kuzeyini hedef alan saldırıların amacı bu bölgelerden Boşnak ve Hırvatları uzaklaştırarak Sırp devletini kurmaktı. Sırpların bu saldırıları bölgedeki diğer etnik gruplar için tam bir felaket olmuş. Kuşatma altındaki şehirler ve mülteci kamplarında pek çoğu öldürülmüş ve işkenceye uğramışlar.
Sırp milisler işgal ettikleri yerlerde esir ettikleri Müslümanlara çok kötü muameleler yapmışlar, pek çoklarını da insafsızca öldürmüşler. Üstelik bu katliamları gerçekleştirirken yaşlı, genç, çocuk, kadın ayrımı yapmamışlar. Mesela 15 Nisan 1992 tarihinde Biyelyina şehrine girdiklerinde bin Müslüman’ı çocuk, kadın, yaşlı ayrımı yapmadan öldürmüşler.
Sırpların esas hedefi özellikle Müslümanları yok etmek, Osmanlı İmparatorluğu’nun bıraktığı izleri silmekti. O yıllardaki Sırplar’ın Bosna Hersek’in Başkenti Avrupa’nın tam göbeği olan Saray Bosna’da Boşnak’lara yaptıkları zulümleri, işkenceleri TV’lerden izleyip, gazetelerden okumuştum.
Hele hele genç kızlar ve kadınlara Sırp askerleri tarafından yapılan tecavüzler, topraklarını korumaya çalışan erkeklerin işkencelere maruz kaldıklarını, kurşuna dizildiklerini okuyunca tüylerim ürperiyordu. Bunun adı bir soykırım, bir milleti yok etmekti. Sırp askerlerinin tecavüzleri sonunda hamile kalan genç kızlar ve kadınlar, bu çocukları doğurmamak için intiharı tercih etmişler.
EVLER, CAMİLER KURŞUN
YAĞMURUNA TUTULMUŞ
Özellikle Saray Bosna'da Müslüman Boşnak halkının evleri, camileri bombalanmış, kurşun yağmuruna tutulmuş. Pazaryerinde alışveriş yapanların üzerine bombalar atılmış. Boşnak halkının yaşadıkları zulmün unutulmaması, savaşın izlerinin silinmemesi için yıkılan ve kurşun izleri bulunan evlerin, işyerlerinin onarılmasına izin verilmiyor.
SAVAŞIN BİLANÇOSU
Srebrenitsa Katliamı'nın ardından o güne kadar olaylara kayıtsız kalan batı kamuoyunda Sırplara karşı baskılar artınca, bu baskıya daha fazla dayanamayan Sırplar 1995 yılı sonlarında savaşa son vermek zorunda kalmış.
1992-1995 arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna-Hersek'te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup Bosnalılar dünyanın gözü önünde ve Avrupa'nın göbeğinde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştur. Sadece Srebrenica'da olanlar hakkında elle tutulur delillerin varlığı söz konusu olsa da, çok yakın tarihte gerçekleşen soykırımı aydınlatmaya yetmemektedir.
Savaşın acısını ve izlerini halen bütün şehirlerde ve halkın gözlerinde görmek mümkün. Türklere karşı bir sevgi ve saygıları var ve halen dünyadaki tek dost olarak bizleri görmekteler.
TÜRKİYE’NİN BİR PARÇASI GİBİYDİ
Kömür madeni ve su zenginlikleri mevcut. Termik ve hidroelektrik santralleri kurmuşlar. Elektrik üretimini kendileri yapıyorlar. Oralarda gezerken Türkiye’nin büyüklüğünü bir kere daha anladım. Hiç yabancılık çekmedik. Türkiye’de geziyormuş gibi çok rahat gezdik dolaştık. Şehirler, köyler Türkiye’den bir parça gibi.
PROJENİN MİMARLARINA TEŞEKKÜR
Ben şahsen çok yararlı bir gezi olduğuna inanıyorum. Gezilere katılan öğretmenler ve öğrencilerde öyle. Bu projeyi düşünen, hayata geçmesine vesile olan başta Milli Eğitim Bakanımız ve Eskişehir Milletvekilimiz Nabi Avcıya, Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna'ya, Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı Yönetim Kurulu üyelerine, Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı Genel Sekreteri Hüseyin Kocabıyık, Ajans çalışanlarına ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Bunu geziye katılan 50 öğrenciye anlattım. Burada da tekrar etmek istiyorum.
Belki bu öğrencilere Bosna Hersek’in yanında örneğin birde Almanya seçeneği sunulmuş olsaydı büyük çoğunluğu Almanya’yı tercih ederdi. Ama Bosna Hersek’i gezip, oradaki Müslümanlara yapılan işkenceleri, zulümleri bizzat bu olayları yaşayanlardan dinleyip bombalanan, kurşun yağmuruna tutulan evleri, işyerlerini görünce; ‘bizi buraya gönderenlere binlerce teşekkür’ dediler.
Onlara bir hatırlatma yaptım.
“Bu duyduklarınız, gördükleriniz, yaşadıklarınız sadece sizlerde kalmasın. Eskişehir’e gidince önce ailelerinize, babanıza, annenize, kardeşlerinize, halanız, teyzeniz, amcanız, dayılarınıza anlatın. Çektiğiniz fotoğrafları gösterin. Daha sonra apartman komşularınıza. Okul ve mahalle arkadaşlarınızla paylaşın. Ne kadar çok kişiye saray Bosna’da yaşanan savaşı, savaştaki işkenceleri, zulümleri, kadın ve genç kızlara yapılan tecavüzleri anlatırsanız, savaşın ne kadar kötü bir olay olduğunun farkında lığını daha çok kişiye duyurmuş olursunuz. Bu cennet vatanımız Türkiye ile yaşadığımız Eskişehir’in kıymetini, değerini anlayarak koruyup kollayalım.”
Not: Bosna Hersek ile ilgili anılarımı, oradaki Boşnakların yaşadıkları işkence ve zulümleri daha ayrıntılı bir şekilde Pazartesi gününden itibaren Anadolu Gazetesi sayfalarında daha ayrıntılı bir şekilde değerlendireceğim.
ÜÇÜ BİR ARADA!
Foto arşivimi karıştırırken bu foto geçti elime. Büyükşehir Belediye Başkanı Erman Gölet, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve CHP İl Başkanlığından istifa ederek Odunpazarı Belediye Başkan aday adayı olan Erman Gölet.
2014’ün Mart sonunda yapılacak olan yerel seçimlerde Yılmaz Büyükerşen Büyükşehir’e, Ahmet Ataç’ta Tepebaşına aday. Çok büyük bir aksilik olmaz, Yılmaz Hoca ‘ben yok um’ demediği sürece bir dönem için daha seçmenden güvenoyu isteyecekler.
Odunpazarının adayı daha belli değil. Söylentilere bakılırsa, aday belirlemede inisiyatif kendisine verilen Yılmaz Büyükerşen Erman Gölet’i aday yapmayacak. Yılmaz Hoca ise, aday belirleme inisiyatifinin kendinde olmadığını, sadece şahsi görüşünü ifade edeceğini söylüyor.
‘Peki, Odunpazarında aday kim olur?’ diye sorduğumuzda bugüne kadar adaylık başvurusu yapmayan isimler söyleniyor.
Birisi geçen dönem Yılmaz Hoca’nın kızım diye ata bindirip ‘arkasında ben varım’ dediği Büyükşehir Belediyesi Sosyal İşler Daire Başkanı Jale Nur Süllü. Bir diğer isim ise Gaye Usluer.
İkisi de devlet memuru oldukları için istifaları için önlerinde daha zaman var. Bu yüzden adaylık müracaatlarını henüz yapmadılar.
Partilerle konuştuğumuzda ise Odunpazarı Belediye Başkan adaylığı için birileri Jale Nur Süllü bir başkaları ise farklı isimler söylüyorlar.
Ancak partililerin çoğunluğunun beklentisi ise Erman Gölet’in aday yapılması. Olur mu? Olmaz mı? Bilemem. Ancak şimdi kamuoyunun merak ettiği tek şey var. Fotoğraftaki bu üçlünün yan yana olup olamayacağı.