Türkan ablaya…

Türkan ablaya…

18 Mayıs 2013 09:56
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
Türkan ablaya…
 
İnsanı yaşarken sevmek, değerini yaşarken onurlandırmak ne kadar güzelse..
“Unutmamak da öyle…”
Yaşam gelip geçer…
Kimi “kaybolan yıllarını” arar…
Kimi için de..
“Her şey bir anda anlamsız gelir…”
Ama şarkılara güfte olmuş bu sözler herkes için geçerli değildir...
Hele yaşamını insana, insan sevgisine adamış kişiler için asla!..
Örnek mi?
Büyük bir Türk kadınıydı:
"Türkan Saylan..."
…….
Değerini yaşarken onurlandırmadık mı?
Hem de nasıl!
Evinde neyi var, neyi yoksa aradık!
Tebessüm ediyordu:
"Umarım aşk mektuplarımı almadılar!"
Yitirdik, anlamı yok mu?
Hem de nasıl!
Adını "helal yıllara" yazdıran çok özel bir kadın…
Geçen her yılını "kaybolmuş" değil, insan sevgisiyle "kazanılmışlar" tarihine yazan bir kadın...
Şimdi her şey bitti mi?
Anlamsız mı?
"Tükenip giden nedir?"
Bu sözlerinin yanıtını son sözleriyle vermişti Türkan Hoca:
"Görevimi yaptım, ölüme hazırım..."
…….
O sabah evini arayanlara tebessüm ediyordu:
"Umarım aşk mektuplarımı almadılar!"
Oysa, her alınan onun bir aşk mektubuydu...
"Hemingway"in sözlerini anımsatmıştı:
"Baskı altında zerafet..."
…….
2009'un 18 Mayıs’ında yitirmiştik onu...
"Atatürk"ün Samsun'a yaklaştığı gün anmamak mümkün mü?
"Baskı altında zerafet" bile çok yakışıyordu sana...
"Rahat uyu Türkan abla..."
 
 
Cumartesi Öyküsü
 
Başarı, Zenginlik ve Sevgi
 
Alışverişe gitmek üzere evden çıkmaya hazırlanan kadın, kapısının karşısındaki kaldırımın üzerinde bankta oturan bembeyaz sakallı, birbirinin tıpatıp aynısı üç ihtiyarı görünce şaşırdı...
Belki açtırlar diye düşünerek onları eve yemeğe çağırdı...
Üç yaşlıdan biri kadının eşinin evde olup olmadığını sordu...
"Hayır" yanıtını verdi kadın...
"O zaman biz de içeri giremeyiz" dedi ihtiyar...
Kadın alışverişten döndükten sonra eve gelen eşine de olanları anlattı ve üzüntüsünü dile getirdi...
Kocası, yaşlı adamların hala bankta oturduğunu görüp, onları yemeğe çağırmak için yanlarına gitti... Adamlardan biri:
"Biz asla üçümüz bir eve beraber misafir olmayız" diye konuştu:
"Ancak birimiz gelebiliriz... Bak benim adım Sevgi... Bu arkadaşımın Başarı... Diğerininki ise Zenginlik... Şimdi eve gidip eşinle ortak bir karar verin... Bizi çağıracak mısınız, çağıracaksanız hangimizi önce çağıracaksınız?"
Evde karı-koca derin bir tartışmaya girdiler...
Adam, "Zenginlik’i çağıralım... Eğer zenginlik olursa başarı ve sevgi de olur" diyordu...
Karısı ise Başarı'yı önce çağırmaktan yanaydı :
"Başarı zaten beraberinde sevgi ve zenginliği de getirir..."
Kendilerini dikkatle izleyen küçük kızları ise "Sevgi"yi çağırmalarını istedi...
Sonunda "Sevgi" de karar verdiler...
Ve çağırdılar... "Sevgi " ayağa kalktı, ama aynı anda "Başarı" ve "Zenginlik" de ayaklandılar...
Ev sahibesi, "Hani ne oldu? Sadece biriniz evimize misafir olacaktı?" diye sorunca "Sevgi" yanıtını verdi:
"Eğer diğer arkadaşlarımı seçseydiniz öyle olacaktı... Ama beni seçtiniz... Bizde kural böyle... Sevgiyi seçerseniz, başarı ve zenginlik zaten gelecektir..."
 
 
5 yıl önce, 10 yıl sonra
 
Rahmetli üstad "Turhan Selçuk", yukarıdaki karikatürü 2008 yılında çizmiş... Aradan tam 5 yıl geçmiş...
Önemli mi?
Hayır, belki 10 yıl sonra yine geçerli olacaktır...
 
 
Günün Şiiri
Seramik
Bir limon sıkıyor yüreğim bak
Düşleri mutlu koyun silik
Parmaklarımda tütse gözlerin inanmam
Sen bur güldeste olmuşsun dillerde
Teğet geçiyorsun mevsimlerden
Senden bir sabahçıl adı kaldı belleğimde
Sen güney sıcaklarını bilir misin
Güney sıcakları gibisin işte
Seni çağırıyor uçan bahçelere sövgüm
Karınca yuvası gönlüm
Seramik akşamlara benziyor kipırdanışın
Seni içiktiren eller kopası
Diş izleri var tırnaklarımda
Sen burjuva yaşantılarındasın hayallerin
Ben efkarlanmanın gebe noktasında
Uyku-durak yok ne sana ne bana
Ben yalansı oldum aşkı belleyeli
İnanma güzelim, gücenme güzelim
Bu tutkunun sonu iyi değil
Daha ortanca budundayız sitemin…
M. Sami Aşar (Varlık-1958)
 
 
Paça lastiklerine kadar!
 
"Ben nişanlıyım" dedi genç kız :
"Ama nişanlım çok yaramaz... Ona nereme kadar müsade edeyim peder?"
Papaz, biraz düşündükten sonra yanıtını verdi:
"Ayaklarından paça lastiklerine kadar..."
Birkaç gün sonra kızın babası papaza geldi:
"Kızım geçenlerde sizi ziyarete gelmiş peder, ondan sonra bir acayip oldu"diye başladı:
"Ne dediniz ki, o gündür bugündür paça lastikleri boynunda dolaşıyor!"
 
 
Temel yolda
 
Temel taksiye binmiş, "Çek Trabzon"a demiş...
Şoför şaşkın :
"Beyim burası zaten Trabzon..."
Temel, biraz düşündükten sonra bir tomar para çıkarıp atmış şoföre:
"Al şu parayı da, bir daha bu kadar hızlı sürme!"
 
 
Günün Olayı
Suriye'den gelen mültecilerin denetimi yapılamıyor...
Reyhanlı'da çocuklar ölüyor, genç kızlar, erkekler, kadınlar…
Baskıyla, yasakla, “sansürle” bir yara kapatılabilir mi?
Hikmet Çetinkaya
 
 
Günün Biberi
“Türk-Kürt el ele önce Suriye, sonra İran cephesine..."
Haaa, "Türk halkı bu oyuna gelir mi?" diye soracak olursanız, yanıtım hazır:
"Bu büyük millet, bu oyunu bozar!"
Ümit Zileli
 
Kolsuz Yaşar’dan
 
İhtiyacı olmadığı halde devletten yardım alan asalaklar varmış...
Tabii bir de..
"Bunları yazıp-çizen a-salaklar!"
 
 
Günün Balı
Gelecek sıcaklar nedeniyle bulaşıcı hastalıklar için uyarı yapılmış...
Aman dikkat!
"Heykellere bulaşmasın da!"
Balthör
 
Günün İncisi
Şempazeler kopya çekiyormuş!
" Biz de onlardan..."
 
Günün sözü
Zamanla geçer derler, zaman geçer…
Aziz Yavuzdoğan
 
 
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi