Herkese merhabalar. Bu hafta yazıma Sabahattin Ali’nin 1937 yılında basılan ilk ve en sevilen eserlerinden bir olan “Kuyucaklı Yusuf” ile devam ediyorum.
Herkese merhabalar. Bu hafta yazıma Sabahattin Ali’nin 1937 yılında basılan ilk ve en sevilen eserlerinden bir olan “Kuyucaklı Yusuf” ile devam ediyorum. Roman Kuyucaklı olan Yusuf’un kendisini evlatlık alan Kaymakam’ın kızı Muazzezle olan aşkını, hayatın ve insanların zalimliği karşısında naif duruşunu ve mücadelesini ele almaktadır. Kısaca anlatacak olursak; Yusuf yaşadığı yerin kaymakamı tarafından evlatlık olarak alınmış bir çocuk. Ona babalık yapan kaymakamın kızı Muazzez ile beraber büyüyen Yusuf, yaşı ilerlemeye başladıkça Muazzez’e karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Bu his tek taraflı değildir. Bir gün kasabanın külhanbeyi olan serseriliğiyle tüm kasabaya ün salmış Şakir, Muazzez’e pazarda laf atar ve bunun üzerine Yusuf’tan da iyi bir dayak yer. Bunu yıllarca unutmayan Şakir, Muazzez’i elde etme planları yapar. Kaymakam’a içki sofrasında kumar oynatarak, onun sarhoşluğundan yararlanıp borçlandırır ve borcuna karşılık da Muazzez’i ister. Yusuf parayı bir şekilde bulur ve borcu öder. Muazzez Yusuf’a olan aşkını itiraf eder. Yusuf ise Muazzez’i komşu köylerden birine kaçırır ve evlenir. Annesi Şahinde Hanım’ın içi kinle doludur. Bu evliliğe de çok sıcak bakmadığından kaymakamın ölmesiyle Yusuf’u gezici köy tahsildarlığına vererek oradan uzaklaşmasını sağlayan Şahinde Hanım, kızı Muazzez’i de bir içki sofrasında Şakir’in önüne atar. Bunu duyan Yusuf köye döner ve Şahinde’yi, Şakir’i ve bu eğlencelere katılan yeni kaymakamı orada vurur.
Özetle: Öykücü olarak bilinen Sabahattin Ali'nin ilk yazdığı romandır. Köylünün zengin ve memur olan ayrıcalıklı kesimle çatışmasının anlatıldığı sembol romanlardandır. Ve bence en güzel romanıdır. En azından benim için öyledir. Eserde betimlemeler ön planda. Gerçekten betimlemeleri okurken kendinizi tamamen olayın içinde hissedebiliyor, gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Kurgusu güzel, dili akıcı. Kuyucaklı Yusuf, heyecanı sürekli üst seviyede olan, gerilimin çoğu zaman zirve yaptığı bir roman. Özellikle Sabahattin Ali'nin betimlemelerine o kadar hayran kaldım ki, gözümde canlandırarak bir sinema filmi izler gibi okudum kitabı. O kadar gerçekçi o kadar derinden vuran bir kitap. Keyifli okumalar.
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti.”