Türk Dünyası’nda hangi taraftasınız?

90 Dakikalık bir mücadele izliyorsunuz diyelim…

Tuttuğunuz takım epey iddialı.

Rakip güçlü ama siz kendi evinizde çıkıyorsunuz sahaya.

İlk yarı tuttuğunuz takım istediğiniz gibi bir oyun oynamıyor.

Hatta rakip takımın zaman zaman tehlikeli atakları var.

Maçın sonucu sizin için çok önemli.

Eğer kazanırsanız, şampiyonluk için büyük avantajınız olacak

Şampiyon olduğunuz takdir de de büyük maddi ve manevi kazançlara ulaşacaksınız.

Büyük bir marka olacaksınız ve katma değeriniz yükselecek.

Dakika 60’a geliyor.                                                                                                                                                 Maçın 3’te 2’si tamamlanmış.                                                                                                                                                                                                                                                                                “Ve burada sizlere önemli bir sorum var. “                                                                                                              İyi bir taraftar bu noktada nasıl davranır?                                                                                                           A- Tüm coşkusu ile takımını destekler ve son dakikaya kadar umudunu korur. Maç 90 dakika diye düşünerek, temposunu düşürmez. Teknik direktöre, futbolcuya, oynana oyuna tepki göstermek için maç sonunu bekler.

B-  Maçın sonunu beklemeye gerek yok der. Takıma ve oyunculara tepki gösterir, stadyumu terk eder.

Tabi ki iyi bir taraftarsanız, geride kalan dakikalar değil, önünüzdeki dakikaların heyecanı ve umudunu yaşar, son dakikaya kadar desteğinizi gösterir, eğer o maç kazanılırsa bu galibiyetin sevincini doya doya yaşarsınız.  

Ha olmadı, maçı kaybettiniz diyelim. Maç sonunda Hoca’dan, futbolculardan ve yönetimden hesap sorarsınız. Bence iyi taraftarlık budur.

İşte Türk Dünyası Başkentliği’nin özeti de bu.

Bu da Eskişehir mücadelesi ve dakika 60 olmuş.

Son 30 dakika için siz karar verin.

Ben iyi bir taraftarım ve inançlıyım. En kötü bir duran topla biz bu maçı alırız.

Pek ya siz?  İyi taraftar mısınız?  Değil misiniz?  

Son günler de gerek işimiz gereği gerek ise gündelik dost sohbetlerinde sıklıkla Türk Dünyası Kültür Başkentliğini konuşur olduk.

Aslında konuşmaktan ziyade bu işi destekleyen, desteklemeyen, eleştiren hatta bu işin sorumluluğuyla çalışmalar yürüten insanlarla fikir jimnastiği yapıyor, tatlı sert tartışmalara giriyor velhasıl kişisel gündemin önemli bir kısmında bu konuyu irdeliyoruz.

Sürekli okurlarım mutlaka bilirler. Bu işin resmi anlamda başlamadığı, sadece söylentilerinin olduğu dönemden beri bu işe olumlayan bir gözle bakıyorum. Elbette eksikler, kusurlar, yanlışlıklar oluyor bunları da zaman zaman yapıcı bir şekilde eleştiriyor, yetkili mercilere de iletiyoruz.

Bu konuda bazı dostların da “olaya çok iyimser bakıyorsun” şeklinde, sözüm ona eleştirileri oluyor. Benim duruşumu, yaşam görüşümü, karakter yapımı bilmeyenlere saygı duyuyorum da, beni çok iyi tanıyan dostların bazıları da böyle deyince, biraz kızıyorum açıkçası.