TÜMSİAD ‘OLUMLU’, KAMU-SEN ‘KARŞI’

TÜMSİAD ‘OLUMLU’, KAMU-SEN ‘KARŞI’

5 Ekim 2013 09:44
A
a
Sütiş Eskişehir
Hafta başında Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Demokratikleşme Paketi’ toplumun her kesimi tarafından ilgiyle karşılandı.
Kimileri pakete tepki gösterdi. Kimileri ise destek verdi. Kimileri seçim barajının düşürülmesine olumlu baktı, kimileri andımızın kalkmasını eleştirdi. Kimileri de ‘Demokratikleşme Paketi’nde yer alan bazı maddelerin İmralı’da cezasını çekmekte olan malum kişinin isteğiyle yer aldığını söyledi.
Kaç gündür TV’lerde yapılan paket tartışmalarına baktığımda memnun olanlar ile olmayanların hemen hemen eşit olduğu görüşü hakim oldu bende.
‘Sen memnun musun veya değimlisin?’ diye soranlara;’Okullardan adımızın kaldırılmasını doğru bulmuyorum. Daha doğrusu en azından doğu ve güneydoğudaki Kürt çocuklarının daha çoğunlukta oldukları okullardan kalksaydı belki bir nebze olsun desteklerdim. Veya nasıl serbest kıyafet konusunda velilerin isteklerine, yani anketle belirlenmesine karar verilmişti. O zaman andımızın kalkıp kalkmaması konusunda bir anket yapılsaydı, anket sonuca göre karar verilmiş olsaydı daha demokratik olurdu’ diye cevap veriyorum.
ÖZGÜRLÜKLERİN GENİŞLETİLMESİ
TÜRKİYE'Yİ İLERİYE TAŞIR
TÜMSİAD Başkanı Ali Engiz ile zaman zaman sohbet ederiz. Ülke meselelerini konuşur, tartışırız. Kimi zaman aynı noktada birleşiriz, kimi zamanda bir birimizle ters düşeriz.
‘Demokratikleşme Paketi’ konusunda görüşlerini sorduğumda,’paket özgürlükleri genişleterek, Türkiye’yi ileriye taşır’ dedi.
Görüşüne saygı duyarım. Herkes aynı düşünce de olsaydı, 50’yi aşkın siyasi parti kurulmaz, tek partili bir parlamento ile yola devam edilirdi.
Ali Engiz’in paket ile ilgili görüşleri şöyle:
"Demokratikleşme paketi özgürlüklerin genişletilmesi, düşünce ve ifade hürriyeti ve sivil siyasetin önünün açılması yönünde çok önemli satır başlarını içeriyor. Öncelikle başlığı demokratikleşme olan bu çabayı ve çalışmayı takdirle karşılıyoruz. Türkiye uzun yıllardır darbe anayasaları ve ara rejim uygulamaları ile boğuşmuş bir ülke olarak ilk defa demokratikleşme için adım atıyor. Demokratikleşme, Hürriyet, din ve vicdan hürriyeti, ifade hürriyeti toplumun tamamını ilgilendiren ve hepimizin arzusu olan konulardır. Yaşadığımız sıkıntıların birçoğu demokrasimizin zaman zaman yaşadığı problemler ve insanlarımızın özgürlüklerine yapılan saldırılar ile gerçekleşmiştir. Bütün bunları giderecek her türlü adımı sonuna dek destekliyoruz. Bu paket, ülkemizin muasır medeniyetler zirvesine taşınması yönünde atılan adımların en önemlisi olarak tarihe geçmiştir."
‘BEBEK KATİLİ İSTEDİ, HÜKÜMETTE YAPTI’
Türkiye Kamu Sen Eskişehir İl Temsilcisi İbrahim Dursun’u da yıllardır tanırım. Çizgisinden hiç ödün vermeden, yaşadığı baskılara rağmen doğru bildiğini kamuoyu ile paylaşan bir isim. Hem Kamu-Sen İl Temsilcisi hem de İbrahim Dursun olarak, pakete karşı olduklarını, İmralı’da yatan bebek katilinin isteği ile konulan maddeler olduğunu söyledi.
Dursun şöyle konuştu:
'Doğruyum'la devam eden bir andın kaldırılması ancak Türk olmayan ve doğru olmayan insanları memnun etmek için atılmış bir adım olacaktır. Bu paketle 30 yıl boyunca ülkemizi bir kan gölüne çeviren eli kanlı Bebek katillerinin ana dilde eğitim talebi özel okullarda hayat bulmakta, bölücülerin çok dilli toplum hayali hükümet eliyle gerçekleştirilmektedir. Bu yol, dilde ayrışma, işte ayrışma, fikirde ayrışma ve nihayetinde hedefte ayrışma yoludur. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde çocukların 'Türk'üm' demesinin, 'Doğruyum' demesinin, 'Çalışkanım' demesinin kimleri neden rahatsız ettiğini anlamış değiliz. Bundan ancak Türklük şuurundan uzak, Türklerle tarihi bir hesaplaşma peşinde koşanlar rahatsız olur. Bu şüpheli paketten çıkan bir başka tuzak ise siyasi partilere üye olma yasağının kaldırılması konusunda yaşanmaktadır."
Her iki sivil toplum kuruluşunun başındaki dostlarla yapmış olduğum sohbette aldığım notları aktardım. Bu iki farklı görüşün yorumunu siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
 
 
‘DÜDÜKLE ÇÖZÜLMEZ’
 
Eskişehir’de bir trafik sorunun olmadığını söylemek doğru olmaz. İşte İstasyon Köprüsünün yıkılmasından sonra yaşanan kaos bunun en büyük göstergesi. Zaten var olan trafik sorununun üzerine bir yük daha bindirdi.
Bağlar, Muttalip, Sakarya, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddelerine bilerek veya bilmeyerek girdiğinizde adeta saç baş yolduruyor trafik. ‘Bu caddelere girmeyin’ diyemezsiniz. Kimisi hasta, kimisi misafir, kimisi eşya taşıyor, kimisi mal indiriyor kimisi de AVM’lerden alış veriş yapıyor.
İster istemez bu caddelere araç girmek zorunda. Aracın girmesi istenmiyorsa, o zaman bariyerler çekerek kapatacaksınız.
‘Peki, o zaman bu araçlar nereden geçecekler?’ Diye soracaksınız.
‘Canım bir hafta 10 gün araçlarına binmesinler’ diyecekler.
İyi de, hasta, cenaze olduğunda nasıl taşınacak?
Yangın olduğunda itfaiye nasıl gerecek?
Bunlar düşünülmeden edilen laflar havada kalıyor.
Yeni tramvay hattının bir-iki gün içerisinde döşenip ulaşıma açılacağını söylüyorlardı.
O caddeye boya ile tramvay hattı çizilmiyor.
Yer kazılacak, zemin eğer üzerinden geçen tonlarca yükü taşımaya elverişli değilse ister istemez zemin iyileştirilmesi yapılacak. Daha sonra raylar döşenecek. Bu rayların üzerinde tramvaylar gelip geçerken sorun olup olamayacağı yapılacak testlerle belirlenecek. Yeni açılacak hattın sorun yaratmayacağı belirlendikten sora ulaşıma açılacak.
Ola ki yapılan bir küçücük yanlış veya hata belki de üzerinden geçen tramvayın devrilmesine, içerisindeki yüzlerce yolcunun yaralanmalarına veya daha kötü bir sonuç yaşanmasına neden olabilir.
Bugün hattın neden hala açılmadığını soranlara ve hatta eleştirenlere küçük ama önemli bir hatırlatma yapmak istedim.
KAVGA KİMSEYE YARAR GETİRMEZ
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, tramvay hattı ve İstasyon Köprüsünün yıkımı ile ilgili hükümeti ve TCDD’yi eleştiriyor. Yetmiyor trafik polislerinin de görevler yapmadıklarını söylüyor. Trafik Polislerinin görev yapıp yapmadıkları tartışmasına girmek istemiyorum. Trafik Polisinin görev yapıp yapmadığını Eskişehirliler çok iyi biliyor.
Ancak bende trafik sorunun sadece polisiye önlemlerle çözülemeyeceği görüşündeyim. Her araç sürücüsünün veya her sokağın, caddenin başına-sonuna trafik polisi koyamazsınız. O zaman başka alternatifler üretmen lazım.
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Fercan Yavuz ve Mimarlar Odası Başkanı Mehmet Gürel’in de katıldığı ‘Kentsel Dönüşüm’ programında kendilerine, Eskişehir’deki trafik sorunun çözümü konusunda önerilerinin olup olmadığını sormuştum.
Her iki başkanda,’Kentsel Dönüşüm Eskişehir için büyük fırsat. Bugün birçok caddede genişletme yapmak artık mümkün değil. O zaman kentsel dönüşüm yapılacak mahallelerde hem genişletme hem de alternatif caddeler açılabilir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekir. Birde Yunus Emre, Sakarya veya Muttalip Caddelerinden birisi tek yönlü olmalı’ demişlerdi.
Doğru. Muttalip, Sakarya ve Yunus Emre Caddelerini artık geriye çekmek mümkün olmayacağına göre, yeni yapılacak mahalleler ile kentsel dönüşüm uygulaması yapılacak mahallelerde bunu yapmak mümkün olacak. Buralarda yeni yapılacak imar planlarında caddelerin genişlikleri en az Atatürk (Hasan Polatkan) Bulvarı kadar düşünülmeli. Köklü çözümler yerine bugünü kurtaracak çözüm üretmen bu şehre ve bu şehirde yaşayanlara yapılacak en büyük ihanet olur.
Emniyet Müdürümüzün,’Bu şehrin trafik sorunu düdükle çözülmez’ ifadesine katılıyorum. Şehrin merkezindeki kamu kurumları, Vergi Dairesi, Tapu Dairesi gibi şehir dışına çıkmadığı taktirde, her gün gerek araçlar, gerek insanlar varoşlardan merkeze inmek zorunda kalacaklar.
Bugün Eskişehir’de 200 trafik Polisi görev yapıyormuş. Bu sayıyı 500’e çıkarsanız da çözüm değil. Ya insanların araç almaları yasaklanacak! Ya da alternatifler üretilecek. Üst veya alt geçitlerde alternatif olabilir.
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi