Teşekkür özürlü hoca!..
Şu bizim "Esra Çevik" bir harika!..
"Halkın Gündemi"nde soruyor:
"Ömrünüzün son gününde ne yapardınız?"
Vatandaş yanıt veriyor:
"Son 24 saat çok kısa..."
Ama yine de bir şeyler söylüyorlar:
Yavuz Çetin (18), "Gezerdim" diyor...
Murat İşcan (18), "Duygularımı açardım", Şerif Cangöz (67), "Cenazem için hazırlık yapardım" diyor…
16 yaşındaki Necdet Işıkveren adlı öğrenci de, "Dolu dolu yaşardım" diyerek katılmış bu gündeme…
Çok düşündük..
"24 saatte dolu dolu nasıl yaşanır?"
………
Ve neden böyle bir soru?
"Şimdi ya da asla" filmini izlemiş olsa "son gün" demezdi Esra...
O filmdeki kanser hastasına doktoru "En fazla 6 ay" diyor... Yanındaki oda arkadaşına da aynı tarih veriliyor... İlki bir otomobil tamircisi, diğeri ise çok zengin, yattıkları hastanenin bile sahibi...
Hastaneden kaçıyorlar ve dünyayı geziyorlar... Tamirci, 6 ay dolmadan ölüyor, diğeri ise 5 yıl daha yaşıyor...
"Ama, dolu-dopdolu…"
………
Esra, bu gündemi zamanı genişleterek devam ettirmeli…
Diyelim ki 3 ay…
Öyle ya..
"24 saatte ne yapılır ?"
"Cameron Diaz"a mail atsanız, beş sekreterinden eline geçinceye kadar zaman biter! “Charlotte Johnson” için de aynı kuşku geçerli…
"Beren Saat"in adresini bile bulamazsınız bu sürede...
Ama yine de küçük işler yapılabilir 24 saatte...
Örneğin, Esra gitsin "Yılmaz Büyükerşen"e sorsun...
Hiç düşünmeden yanıtını verecektir hoca:
"Ben özürlü değilim, teşekkür ederim..."
Kime?
"Burhan Sakallı'ya!.."
………
Haydi Esra, göreyim seni..
"Yap şunu üç aylık!"
“24 saat çok kısa…”
Prens Sabahattin'in Kongresi
Cumhuriyet tarihimizde görülmemiş olaylar yaşıyoruz…
Öyle mi? Tarihte hiç örnekleri yok mu?
"Mustafa Gökdemir"in yıllar önce kaleme aldığı, bir olayı aktaralım:
-Prens Sabahattin, 1902 yılında İngilizlerin destek ve himayesi ile Paris'te "Osmanlı Liberaller Kongresi"ni düzenlemişti...
Kongreye Türk, Ermeni, Yahudi, Arap, Arnavut, Rum, Çerkez ve Kürt delegeler katılmıştı. Katılanların çoğu merkezi devletten ayrılıp bağımsızlaşma arzusundaydı. Nitekim, kongre kararında büyük Avrupa Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun zulmü altında ezilen halkların yardımına çağrılmıştı. Sonradan'"Sevr'in esin kaynağı" bu kongre olmuştu…
Günümüzde "Yeni Sevrciler"in planları da bu kongre ile neredeyse tıpa tıp örtüşüyor.
Şunu da hemen belirtelim ki, Osmanlı topraklarında federasyon düşüncesi ilk kez 1852'de İngiltere Başbakanı "Benjamin Disraeli" tarafından ortaya atılmıştı.
Haklarını yemeyelim...
Komprador solcuların ve etnik bölücülerin görüşleri de liberallerin ve dinci federasyonların görüşlerinden pek farklı değil. Onlar da reformlara pek sıcak bakıyor. Hatta bazı sosyalistler Türkiye Cumhuriyeti’ni çağımızın “Bizans”ı olarak nitelemekle kalmıyor, Alevileri, Türkmenleri ve Kürtleri Kemalizm'i parçalayıp Anadolu coğrafyasından süpürmeye çağırıyor. Görünen o ki, ulus devleti hem içeriden hem dışarıdan dört koldan kuşatılmış gibi... Biliyorsunuz..
"Prens Sabahattin, Sultan Abdülmecit’in torunlarından biridir…”
Kıssa-dan
Önünü görmeyen adamların sonunu görmeyen adamlara öncülük etmesini sağlayan yönteme, politika denir...
Jean Mıstler
Günün Sorusu
Bazı üniversitelerde, üniversiteyi eleştiren öğrenciler uzaklaştırma ve hapis cezası almış. Temel görevlerinin başında öğrencilere "eleştirel" bakış açısı kazandırmak olan üniversitelerin bu durum karşısında "özeleştirel" olması gerekmez mi?
Gani Yıldız
Cuk
İtalyan seyahat gemisini en hızlı nasıl terk edersiniz?
"Kaptanı takip ederek!.."
Özdeyiş
Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düşer.
T.S. Eliot
Köy papazının isyanı!
Genç kız günah çıkarmak için köyün papazına gider:
"Günahkarım pederim."
Söyle kızım:
"Karısının evde olmadığı bir gün, fırıncının evine gittim, onunla günah işledim."
-Tanrı büyüktür affeder kızım.
"Eczacı ile de yaptım."
Tanrı affeder kızım.
Kasapla, bakkalla, manavla derken, kızın bütün köyün erkekleri ile yattığı anlaşılır. Papaz her seferinde hiç kızmadan Tanrı'nın affedeceğini söyler.
"Bir şey daha söyleyeyim" der kız:
"Komşu köyün papazı ile de yattım."
"Neee! Sen cehennemliksin be kızım" diye isyan eder papaz:
"Köyünde papaz yok muydu?"
Mitolojik olay!
-Kocanla evliliğin nasıl gidiyor? Mutlu musunuz?
"Hayatım inanmazsın, kendisi aynen tarihteki mitolojik bir karakter gibi..."
-Hiii, Apollon, Zeus falan gibi mi yani?
"Yok yok.. Yunan mitolojisinde yarı insan yarı hayvan yaratıklar var ya.. Aynen öyle işte!"
Günün Şiiri
Atatürk ve Kocatepe
Kocatepe'ye tırmanıyordu Mustafa Kemal
Emin ve kararlı
Acı bir sessizlik çökmüş
Mavi mavi aydınlanan dağlara
Gözleri saatteydi
Geceler boyu uyumamıştı ama
Onun gözleri aydınlatıyordu dünyayı
İçi gündüzlerden daha aydın
Düşünceleri sulardan daha berrak
Biliyordu ki bu ölüm-kalım savaşıdır
Biliyor ki hürlüğe susamış millet
Kadını, erkeği, çoluk-çocuğuyla
Fikir ve kavga yoldaşıdır
Bu aydınlanan Ağustos sabahında
Verilen saati beklemektedir
İnatçı bir sessizlik çökmüş
Heybetli tepelere
Bütün askerlerin gözleri saatlerinde
Mustafa Kemal'in gözleri nerde...
Mustafa Uygunger (Varlık-1953)
Erkekler hep aynıdır
- Erkekler, "motosiklet kaskı" gibidir.
Tehlike anı dışında hiçbir işe yaramaz…
- Erkekler, "külotlu çorap" gibidir, zorlarsan kaçar gider...
- Erkeğin "algılaması" o kadar ağırdır ki, ağır çekimde görmedikçe golün nasıl atıldığını bile anlamaz...
Günün Olayı
AB’den Stefan Fule, Türkiye'nin basın özgürlüğüyle ilgili tutumunu kaygıyla izliyormuş.
"Cahiller kulübü"nün üye sayısı gitgide artmaya başladı...
Haldun Ertem
Günün Biberi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "Haydarpaşa gar özelliğini yitirdi" demiş.
Doğrudur.. Beyler "rant özelliği"ni keşfettiler çünkü!
Fahrettin Fidan
Günün Balı
Cumhurbaşkanı Gül, "Basın özgürlüğü kirlenirse hiçbir şey görünmez" demiş.
Uluslararası basın örgütlerinin halimizi neden "iyi görmediği" şimdi anlaşıldı...
H. Ertem
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...