Görüşler
Tesadüfen nitekim!..
Orta ikiden beri ülkücü hareketin içinde yer alan "Yusuf Ziya Akdoğan..."
Ve Eğitim -Sen Şube Başkanı "Ali Paşa Şanlı..."
32 yıl önce çatıştıkları "Alaaddin Parkı"nda buluşup tokalaşmışlar...
“Ülkücü Akdoğan ve Dev-Gençli Şanlı..."
12 Eylül öncesindeki bu iki gençlik lideri anılarını "2 Eylül"de paylaşmışlar...
Randevuyu "Cihan Yıldırım" ayarlamış...
Güzel bir gazetecilik yapmış Cihan...
"Boks" deyip başlatmış bilek güreşini...
Yıllar önce birbirlerine silah tutan eller, iki eski sevgili gibi kucaklaşmış...
Kolay değil...
“Akdoğan, 10 yıl yatmış...”
Eskişehir'de, Mamak'ta...
"Seninki de bir şey mi?" diyor Şanlı:
"Diyarbakır Cezaevi'nde bir yıl yattım, senin 10 yıla bedeldir..."
…………..
Söyleşiyi en ince noktasına kadar okuduktan sonra şöyle bir düşündük...
"Ya yok olan yaşamlar!.."
Sönen yuvalar...
Çekilen onca işkenceler...
Tecavüzler..
"Asla silinmeyecek kirli anılar!.."
Tek kelimeyle unutulur mu?
"Netekim..."
…………
TKP'nin mitingi Eskişehir’deydi...
Köprübaşı'nda ve İş Bankası’nın önünde kamerayla çalışıyorduk...
Kurşunlar vızır vızır geçerken görüntü almak kolay mı?
Muhasebeci "Fazıl Abi"nin seslenişini hiç unutmayız:
"Manyak mısın sen? Atla arabaya...”
Atladık Murat otosuna...
Ver elini Ankara... 5 kişi öldürülmüştü o gün...
Doğru TRT'ye...
Haber Merkezi Müdürü rahmetli “Altan Aşar"da televizyonda birinci haber yayınladığı olay için azarlamıştı:
"Kendini ölüme atma!.."
Ve daha niceleri...
Yaşıyorsak bugün..
"Tesadüfen netekim!.."
Kesin bizdendir, bizden
Bir Fransız bir Alman ve bir Türk müzede "Adem ve Havva Cennet Bahçesinde" adlı tabloya bakıyorlarmış…
Alman, "Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Adem ile Havva mutlaka Alman olmalı” demiş.
Fransız karşı çıkmış:
"Havva ne kadar güzel, Adem ne kadar yakışıklı. Bu kadar çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar."
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
"Bunlar kesin Türk'tür..."
-Neden?
"Baksanıza üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok ama kendilerini hala cennette sanıyorlar..."
Çocuklara verilen büyük isimler
Eskiden "Hasan-Hüseyin" ya da "Ali-Veli" yetermiş belki...
Ama sonrasında erkek çocuklara verilen isimler "büyük adamlar"a yakıştırılmış...
Kepsut Kaymakamı’nın adı "Önder"miş, kaymakam olalım diye bize de aynı adı vermişler!..
Kardeşimiz Osman da hasta bir Fenerlidir...
İki erkek çocuğu, arka arkaya Fenerbahçe'nin "Engin-Çağlar" adlı ünlü futbolcuların dönemine rastlamıştı...
Bugün isimler aynı...
Sonrasında daha büyük adamların isimleri verilmeye başlandı...
Rahmetli Ecevit'in "Karaoğlan" olduğu günlerde "Ecevit" adı verilen pek çok çocuk vardı...
12 Eylül geldi çattı...
"Evren"ler çoğaldı...
Bilemiyoruz, geçen yıllar içinde..
Ne kadar "Alparslan?"
Ne kadar "Erbakan?"
Ne kadar "Süleyman"olmuştur ?
Ama gelenek ya, sürüp gidiyor işte...
Geçen gün Suriyeli mülteci çiftin yeni doğan çocuğa koydukları "Tayyip Erdoğan" isminden anımsadık bunları...
Kimbilir?
"Ne kadar da Tayyip vardır..."
En az "üç çocuk"ta da ısrar ediyor ya..
Çok "Tayyip" olur...
Hele bu Suriyeli mülteciler daha uzun süre ülkemizde kalırlarsa!..
Eğer seninle evlenseydim!..
Temel, eski nişanlısı Fadime ile karşılaşır…
Çok soluk ve üzgün görünür Fadime...
Temel merak eder:
"Hayrola, bir şey mi var?"
Fadime, ağlamaklı bir sesle "Hiç sorma" der:
"Kocamı kaybettim..."
Temel'in gözlerinin içi güler!
Fadime'nin şaşkın bakışları arasında da "şükür Allahıma" der:
"Seninle evlenseydim, şimdi ben ölmüş olacaktım!.."
Miras sevinci
Adam hızla merdivenleri tırmanıp doktorun yanına gelmiş ve "Teşekkür ederim doktor bey" demiş: "Tedavinizden çok memnun kaldım."
Doktor şaşırmış, "Ama siz benim hastam değilsiniz!"
"Biliyorum doktor" demiş adam:
"Amcam hastanızdı, bütün serveti bana kaldı!"
Günün Şiiri
Kutsal Hüzün
Puslu bir gökyüzü, eylül sonrası
Kaderimi güz bahçelerine ser
Sevgilerden arta kalan mirası
Dolu bir tas gibi ellerime ver
Bekliyorum ki bu akşam bir daha
Bana anılardan gülümsemeni
Bilinmezliklerle gelen sabaha
Esmer hüzünlerle al götür beni
Bıraksın yaşımız rahatça aksın
Bizi mutluluklar artık bıraksın
Umutsuz yarına türküler yakın
Bağ bozumlarını özgür bırakın
Bütün sabahları günaydın sarar
Benim hüzünlere göz aydınım var
Hoşçakal, günlerle giden yaşantım
Günaydın, geceden sabaha kadar...
Mübeccel İzmirli (Varlık-1963)
Günün Olayı
Erdoğan'ın TÜSİAD Başkanı Boyner'e "O kendi işine baksın" sözleri hala tartışılıyor ya..
Oysa siyasetçinin ticaret yapması gibi ticaret insanlarının da siyaset yapmasını normal karşılamalıydı...
Haldun Ertem
Günün Biberi
Her dönemde böyle büyük siyasi transferlere tanık olduğumuz bir gerçek…
AKP'nin de yeni transferi olan Numan Kurtulmuş, "Cihan devleti oluyoruz" demiş.
"Cihana maskara olmayı kastetmişse tabii!"
Fahrettin Fidan
Günün Balı
İnsanların hayatlarındaki en büyük pişman¬lıklar, fırsat olduğunda yapmadıkları şeylerdir.
Helen Rowlands
Günün Sözü
Yasaların uygulanması, onların yapıl¬masından daha zordur.
Jefferson
Kolsuz Yaşar'dan
Doğru beslenme şekli çatlakları önlüyormuş...
Tabii cilt çatlaklarını...
Artık kimseye "kafadan çatlak" diye kızmayalım abiler!
Şehitler için öneriler
Yurtdışında yaşayan "Mehmet Öğütçü", Afyon'daki patlamayla ilgili önerilerini Milliyet'e göndermiş:
-Patlayan cephaneliğin yerinde şehitlerin anısını yaşatacak, üzerinde isimleri ve resimleri işlenmiş bir anıtın temelinin atılması. Her birine Silahlı Kuvvetler Üstün Hizmet Madalyası verilmesi.
- Her birinin ailesine bu genç insanların 25 yıl çalışsalardı ne kadar kazanacaklarsa o kadar peşin tazminat ödenmesi. Çocuklarına üniversiteyi bitirene kadar yetim bursu bağlanması.
- Benzeri kararların Afyon şehitleri ile sınırlı kalmayıp son zamanlarda sayıları artmakta olan, ülkenin güvenliği için canlarını veren her asker ve sivil için de verilmesi...