Sadi Seda yazdı
Alpu’da kurulması gündeme gelen Termik Santral’a tepkiler her geçen gün artıyor…
Gündeme ilk geldiği günden beri karşı çıkanların sayısı giderek artıyor…
Savunan bir tek Alpu Belediye Başkanı Rafet Özkan ile AK Parti İl Başkanı Dündar Ünlü oldu…
“Termik Santralın Kurulmasını destekliyorum” diyen bir sivil toplum örgütü çıkmadı…
Tüketiciyi Destekleme Derneği bile Termik Santralın Alpu yerine, Mihalıççık İlçesinin Koyunağılı mevkiinde hazır kurulmuş olan Adularya Termik Santralının işletmeye alınmasını önerdi…
Bunun hem daha ekonomik hem de Eskişehir’e zararı olmayacağını vurguladı…
Bakal,”Adularya Termik Santralı verimsiz topraklar üzerine kurulmuş olup, yoğun nüfusun yaşadığı kent merkezlerinden uzaktadır. Gelin ‘Çayın taşı ile çayın kuşunu vuralım’ Alpu Ovasından çıkardığımız kömürü, verimsiz araziler üzerinde Mihallıççık-Koyunağılı’nda hazır kurulmuş olan Adularya Termik Santralında işleyelim hem ekonomik hem de Eskişehir’e zararlı olmayacak bir çözüm üretelim” teklifinde bulundu…
Doğru bir tespit…
Herkes “yapılmasın” diyor ama çözüm önerisi getiren yok…
“Karşıyım abi, karşıyım” türküsü söyleyen çok…
***
Bu türküyü söyleyenler haksız değil…
Önce onu belirteyim…
“Sadi sende destekliyor musun” anlamı çıkarılmasın…
Ama bir gerçek var…
O da Beyazaltın Mahallesinde bulunan Linyit Kömür yatağı…
Bu kömürün eritilmesi gerekir…
Zaten bu kömür yatağı bulununca Termik Santralı yapımı gündeme geldi…
Ama bu kömürü kullanacağız derken 750 bin nüfusa sahip kent merkezinin havasının, suyunun kirletilmesine de kimse izin vermez…
Modern bir Termik Santral yapılacağından, bacasına takılacak filtrelerin dumanın içindeki zararı temizleyeceğini, atık suların yapılacak arıtma tesislerinde arıtıldıktan sonra salınacağı söyleniyor…
Bacaya takılacak filtreler dumanın içindeki, arıtma tesisleri ise suyun içerisindeki zararlı maddeleri yüzde yüz temizleyemiyor…
Bacadan çıkacak duman ile arıtıldıktan sonra suyun içindeki kimyasal maddenin zararı yüzde 1’de tehlike arz etmez mi?
“ALPU DEĞİL TEPEBAŞI
TERMİK SANTRALİ”
Büyükşehir ve Tepebaşı Belediye Başkanları Alpu’ya yapılacak olan Termik Santral ile ilgili görüşlerini geçtiğimiz günlerde açıklamışlardı…
Yılmaz Büyükerşen de Ahmet Ataç’ta Termik Santral’in hizmete girmesiyle başta Alpu İlçesi olmak üzere Eskişehir’e vereceği zararı gündeme getirdiler…
Dünde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un Esgazete’ye yaptığı açıklamayı okudum…
Kurt, Termik santrale Alpu adı verilip de Tepebaşı’nda yapılıyor olmasını iktidarın yaptığı yanlışlardan birisi olduğuna vurgu yapmış…
“İnsanları kandırmaya yönelik, uyutmaya yönelik bir harekettir. Doğru olmadığını düşünüyorum. Eskişehir’e çok yakın bir mesafede kurulan bu santralin 800 bin kişinin yaşamını tehlikeye sokacağını hepimizin bilmesi gerekir. Buradan elde edilecek gelirle, elektrikle kaybedilecek canların hesaplarının yapılması mümkün değildir. Bir de Alpu Belediye Başkanının gazetelere yansıyan açıklamalarını görünce, gerçekten ilkel bir bakış açısı olduğunu tekrarlamakta yarar görüyorum. İktidar olaylara bu belediye başkanı gibi bakıyorsa, Türkiye’nin sonu gelmiş demektir” diyor Kazım Kurt…
Kendisi de hukukçu olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, şu uyarıyı da yapıyor:
“Bu konuda davalar açıldı ve itirazlar yapıldı. Hukuktan sapmadan ve bu yolları tüketmeden buna engel olmalıyız. Bütün itirazlar yapılmalı.“
*-*****
Yeni müdüre ziyaretçi akını
Geçtiğimiz hafta Cuma günü Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Başhekim Yardımcılığı görevinden İl Sağlık Müdürlüğüne atanan Doç. Dr. Uğur Bilge’ye “tebrik” ziyaretleri sürüyor…
İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Bilge’yi hafta başında memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen Başkanı Hasan Hüseyin Köksal ile yönetim kurulu üyeleri ziyaret ederek,”hayırlı olsun” dileklerini belirttiler…
Dünde Kamu-Sen’e bağlı Sağlık-Sen İl Başkanı Hüseyin Kararman, yönetim kurulu üyeleri ile Kamu-Sen İl Temsilcisi Haydar Urfalı İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Uğur Bilge’yi ziyaret ederek başarılar dilediler…
Ziyarette Türk Sağlık-Sen Şube Başkanı Kararman, Sağlık Müdürü Bilge’ye, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk portesini takdim etti…
Hafta içerisinde ise kamu hastanelerinin yöneticileri ile idari kadroda görev yapanlar da “hayırlı olsun” ziyaretinde bulundular…
*-*****
Huzur Nedir?
Halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder.
Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler.
Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir.
Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır.
Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek kadar güzeldir.
Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır.
Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir.
Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür.
Çalılığın üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır.
Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim… Kral bunun nedenini şöyle açıkladı:
“Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükûnet bulabilmesidir.”