Eskişehir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, belirli aralıklarla kentimizin içinden geçen Porsuk Çayı'nda dip temizliği yapıyor
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, belirli aralıklarla kentimizin içinden geçen Porsuk Çayı'nda dip temizliği yapıyor. Bu çalışmalar çok önemli. Çünkü Porsuk Çayı kilometrelerce öteden getirdiği çamurları zaman içinde dere yatağında biriktiriyor. Bu durum da zaman içerisinde taşkın olma riskini artırıyor. Yani Belediye yetkilileri biriken alüvyonları temizleyerek, su yatağının aşağına atılmasını sağlıyor. Tabii bu temizlik çalışmaları sırasında sorumsuz vatandaşların Porsuk'a attığı yabancı maddeler de temizleniyor. Yetkililerin açıklamasına göre suların çekilmesiyle birlikte bisiklet, masa, sandalye, ofis koltuğu ve ayakkabı gibi şeyler ortaya çıkmış. Tabii su şişeleri, çocuk bezleri, naylon poşetler gibi yabancı maddeleri saymıyoruz bile. Şimdi bunları Porsuk'a atanlara sorsan, milliyetçi olduklarını iddia ederler. Ülkesini seven, çevresine zarar vermez. Kardeşim siz vatansever filan olmayın. Porsuk'u kirletmeyin o bize yeter...
Sucuklar Elazığ'a
Sivrihisar Belediyesi'nin memlekete özgü dövme sucukların tanıtımına yaptığı katkılar büyük. Nitekim Yüzügüllü yönetimindeki Sivrihisar Belediyesi, dövme sucuk festivali düzenleyerek bu muhteşem lezzetin tanıtımını yapıyordu. Fakat festivali son yıllarda düzenleyemedik. Bu sene Elazığ depremi, bir kutlama yapacak havamızı kaçırdı. Bunun üzerine Sivrihisar Belediyesi söz konusu festivali iptal ettiğini, festivalde kullanılacak sucukları da Elazığ ve Malatya depremzedelerine göndereceğini açıkladı. Bana kalırsa çok duyarlı bir tutum sergilemişler. Yetkilileri tebrik ederim.
ESO'nun stratejik bakışı
Romanya'nın ikinci büyük kenti olan Cluj'un Belediye Başkanı Emil Boc, Eskişehir Sanayi Odasını ziyaret etti. Ziyarette Eskişehir ve Cluj arasındaki olası ekonomik işbirliği fırsatları masaya yatırıldı. Muhtemelen bir ön görüşme şeklinde gerçekleşen toplantının Eskişehirli işadamları tarafından değerlendirilmesini temenni ediyorum. Ülkemizde yeni yatırımlar yapmak çok zor. Hükumetimiz faizleri indirmekle övünüyor. Fakat bu faiz oranlarıyla bankalar para toplayamadıkları için, işadamlarına kredi açamıyor. Yani işadamları ucuz kredi alsın diye faizleri indiriyoruz, bu kez müteşebbisler hiç kredi bulamıyor. Kamu bankaları ise 'Görev zararı' yazmak pahasına dövizi indirmekle meşgul. Döviz kuru baskılandığı için ihracat yapma fırsatımız da kalmamış durumda. Ayrıca bankalardaki mevduatların yarıdan fazlası Amerikan Doları üzerinden. Ya mevduat sahipleri dövizlerini bankalardan çekmeye kalkarsa başımıza ne gelir bir fikriniz var mı? Türkiye'de finans sektörü uğursuz 1929 büyük buhranına benzemeye başladı. Yabancı yatırımcıların ise ülkemize gelme ihtimali gün geçtikçe azalıyor. Mevcut yabancı yatırımcılar ise yurt dışına kaçmanın yolunu arıyor. Son olarak İtalyan finans şirketi UniCredit de ülkemizi terk etti. Alman otomotiv şirketleri memlekete yatırım yapmıyor; muhtemelen Macaristan'a gidecekler. Japonlar memleketimizi terk etmenin yolunu arıyor. Tokyo Büyükelçimiz Eskişehirli Murat Mercan'ın Japonları ikna etmek için akla karayı seçtiği kulağımıza geliyor. Yerli yatırımcılar ise birbiri ardına küçülüyor. Küçülmeyi başaranlar aslında şanslı olanlar. Bir de batan, fabrikasının kapısına kilit vuranlar var. Özetle ortada batmakta olan bir gemi var ve herkes gemiyi terk etmekle meşgul... Bu koşullar altında yatırımcılarımızın tek bir çıkar yolu var; o da yabancı memleketlerde iş kurmakve Türk ekonomisinin adam gibi yönetileceği günü beklemek. Eskişehir Sanayi Odası'nın Romanya ile işbirliği yolları aramasını bu açıdan değerlendirmek lazım. Nitekim ESO daha önce de Balkanlardan gelen pek çok yatırım teklifini değerlendirmişti. ESO yönetimini bu akılcı stratejik bakış açısından ötürü tebrik ederim.