CHP İl Başkanı Recep Taşel, hükumetin zor durumda olan vatandaşların faturalarını ödemesi gerektiğini belirtti
CHP İl Başkanı Recep Taşel, hükumetin zor durumda olan vatandaşların faturalarını ödemesi gerektiğini belirtti. Şimdi Recep Taşel "Zor durumdaki" diyerek hükumeti 'Zor duruma' sokmuş. Kardeşim 'Zor durumda' olmayan vatandaş hemen hemen yok ki. Hatta işadamlarımız bile – inanın şaka yapmıyorum – elektrik faturalarını nasıl ödeyeceklerini bilemiyor. Ha İstanbul Boğazı'nda oturup bardağı bir asgari ücret eden viskisini yudumlayan 'Bir takım' müteahhitleri saymıyorum; onların tuzu kurudur muhtemelen; devir onların devri çünkü... Şimdi adını açıkça koyalım; hükumetimiz kimsenin elektrik faturasını filan ödeyemez. Kasamız tamtakır olmuş çünkü. Yabancı memleketleri kapı kapı dolanıp ve ceketimizin düğmelerini ilikleyip, "Efendim biraz sıkışığız da. Zat-ı Âlilerinizi sıkmayacak az bir miktar borç şey yapabilirmiyiz" dediğimiz anda kapılar suratımıza kapandı. Mecburen para basıyoruz ki, bunun parasızlıktan bile daha kötü sonuçları olabilir. Ayrıca Recep Taşel dâhil pek çok muhalif, hükumeti sokağa çıkma yasağı almaya teşvik ediyor. Hafta içinde bu da mümkün değil. Zira sokağa çıkma yasağı – zaten – pamuk ipliğine bağlı olan ekonomimizin üzerinde anormal bir yük oluşturur. Ekonomisi gelişmiş memleketler sokağa çıkma yasağı ilan edebilir. Çünkü onlar – geçici bir süre için elbette – zarar eden vatandaşlarını sübvanse edebilirler. Angela Merkel, "Dükkanlarınızı kapatın. Kirasını Almanya verecek" diyebilir.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Hiç kimse endişe etmesin, kimse işsiz kalmayacak" diyebilir. Bizim ise yapabileceğimiz en büyük kabadayılık, öğrenciye 8 gigabyte internet vermektir. Özetlemek gerekirse Sayın Taşel'in önerileri çok yerinde elbette. Fakat bu önerileri mümkün değil yapamayız. Mecburen sokağa çıkacağız. Bunu da unutmamak lazım...
ÖZÜR DİLEMEKLE OLMAZ
İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak 31 ilimizde hafta sonu sokağa çıkma yasağı ilan etti. Zaten bunu pek çok uzman dile getiriyordu. Ancak sokağa çıkma yasağını da kendimize benzettik. Yasaktan iki saat önce açıklama yaptık. Böyle olunca da vatandaşlar bakkal ve marketlerin önüne yığıldı. Yani iki günlük sokağa çıkma yasağının olası faydasını, iki saatte yırtıp attık. Belki daha bile kötü bir durumla karşılaştık.
Şimdi yöneticilerin görevi, kimsenin aklına gelmeyen sorunları önceden düşünmektir. Birilerinin ortaya çıkıp da, "Böyle olacağını öngöremedik; pardon!" demesi kabul edilemez. "Pardon" demek ancak birisinin ayağına yanlışlıkla basarsanız işe yarar. Sağlık Bakanımızın 2 aydır uykusuz yürüttüğü bir politikaya 2 saatte zarar veriyorsanız, kusura bakmayın ama sizin, "Kusura bakma" demenizin bize bir faydası olmuyor.