ESKİ tarafından Kalabak Suyu'nun yağışlardan dolayı rezervinin azaldığı duyuruldu
ESKİ tarafından Kalabak Suyu'nun yağışlardan dolayı rezervinin azaldığı duyuruldu. Bu açıklamanın yapıldığı sıralarda Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu da ülkemizdeki su problemiyle ilgili TBMM divanına bir önerge sunmuştu. Biz Âdemoğlulları, dünyamızı mahfetmekle meşgulüz. Küresel ısınma, akademisyenlerin masaya yatırdığı entellektüel bir tartışma olmaktan çoktan çıktı. Dünyadaki iklim değişikliklerini günlük yaşamımızda hissetmeye başladık. Aksi gibi bu sene, geçen seneden de daha az yağış aldık. Oturup AK Parti'yi veya CHP'yi suçlamanın lüzumu yok. Suçlu partiler değil, bizleriz... 2023 yılında 100 milyar metreküp suya ihtiyaç duyacağımızı söyleyen İYİ Parti Milletvekili, bu durumda su fakiri bir ülke olmaya devam edeceğimizi belirtmiş. Kabukçuoğlu ayrıca, "Su yatırımlarından sorumlu kurum olan DSİ'nin Sermaye Bütçesi, Devlet sermaye bütçesinin 2005 yılında yüzde 24,4’ü iken yıllar içinde sürekli azalarak, 2018 yılında yüzde 15’i mertebesine gerilemiştir" diyerek, hükumete sorumluluklarını hatırlatmış. TBMM'yi su sorununu masaya yatırmaya davet eden Kabukçuoğlu'na katılıyoruz. Biz ESKİ Genel Müdürü Suat Balcı'nın açıklamalarına geri dönelim isterseniz. "Su dünyanın sorunu şu an. Hayatım boyunca böyle bir Ekim, Kasım ayı görmedim. Yağış olmadı" diyen Balcı'nın feryadına kulak verelim. Partiler üstü ve muhtemel büyük bir felaket kapımıza dayandı. Bir an önce aklımızı başımıza devşirip ve sen – ben kavgasını bırakıp, su sorununa yoğunlaşmalıyız.
Sıra gazi maaşlarına gelmiş
Sosyal Güvenlik Kurumu, terörle mücadelede gazi olan 227 vatandaşımızın emekli maaşını kestiğini açıkladı. Âşık Mahsuni Şerif'in "Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana" dizeleri Türkiye'nin durumunu özetliyor. Dağlarda teröristlere göz açtırmayan yiğitlerimiz, kuru soğana muhtaç duruma geldi ise, oturup ağlamamız gerekir. İmparatorluğun 'Hasta Adam' olduğu dönemde bile parayla askerlik tezkeresi satmıyorduk. Şimdi ordumuzun bile yarısını terhis ettik. Demek mehmetçiğin önüne konulacak bir tabak mercimeğin bile hesabını yapıyoruz. Terörle mücadelede sakat kalan gazilerimizin iki ayrı hakkı bulunuyor. Birincisi devletimizin o dillerden düşürülmeyen bekası için Azrail'le güreş tuttukları için hak ettikleri gazilik hakları. İkincisi de engelli olmalırından kaynaklanan hakları. Dolayısıyla 18 sene çalışarak emekli maaşı almaları, analarının ak sütü gibi helaldir. Ancak bu gazilerimize, "60 yaşına kadar çalışın" diyoruz ve emeklilik haklarını gasp ediyoruz. Yiğitlerimize ödediğimiz maaşları kesiyoruz. Ben bu yapılan zulümden dolayı utanıyorum. Siz o emekli maaşlarını keserken utanmıyor musunuz?
Siz onu borç almadan düşünecektiniz
Resmi Gazetede yayınlanan ve faizsiz bankacılık ile ilgili ifadelerin yankıları sürüyor. Öncelikle şunu belirteyim; çek – senet – banka – banknot – banker ve faiz gibi kelimeler, dilimize Arapça'dan geçmiştir. Çağdaş astronomiyi, matematiği ve bankacılığı Arap – İslam medeniyetine borçluyuz. Bunları niye anlatıyorum? Hani bazıları İstiklal Marşımızı bile Arapça söyletecek kadar Türk düşmanı ve Arap dostu – 'Kavm-i Necip'çi olmuş ya, işte o yüzden söylüyorum... Son olarak Maliye Bakanımız önce İngiltere'de, sonra da Amerika'da o faiz lobisinin önüne çıktı. Ceketinin düğmelerini ilikleyip ve ipek mendiliyle alnında biriken terleri silip, "Efendim sıkışık durumdayız. İstirham etsek, az bir şey daha borç şey yapmamız mümkün olabilir mi acaba? En kısa zamanda geri ödemeyi şa'apacağız elbette" dedi. Tabii söylemeye gerek bile yok, "Siz önce aldığınız borçları ödeyin" diyerek, kapıları suratımıza kapattılar... Şu anda 450 milyar Amerikan doları gibi korkunç bir borç yükünün altında inim inim inliyoruz. Bu borçların hepsi o faiz lobisinden alındı. Bir yandan Cumhuriyet tarihinin en ağır borcunu yapacak, ülkemizi borçlarının faizini bile ödeyemeyecek noktaya getireceksiniz. Öte yandan da "Faiz haramdır" diyeceksiniz. Yok öyle yağma arkadaş; yok öyle yağma!..