Söyle paralar nerde?

Hükûmetimiz doğalgaz dağıtım şirketlerinin yapması gereken alt yapı çalışmalarını, belediyelerin üzerine yüklemeye niyetlenmiş gibi görünüyor

3 Aralık 2020 09:29
A
a
Sütiş Eskişehir

Hükûmetimiz doğalgaz dağıtım şirketlerinin yapması gereken alt yapı çalışmalarını, belediyelerin üzerine yüklemeye niyetlenmiş gibi görünüyor. Bir şirket olacaksınız ve oturduğunuz yerden doğalgaz dağıtacaksınız. Vatandaşa da "Kayıp – kaçak parası, Fatura okuma parası, Okuduğun faturayı anlama parası" gibi kalemlerle salma salacaksınız. Paranın dibine vuracaksınız yani. Deste deste paralardan yatak yapıp üzerine uzanacaksınız ve bunlar da yetmez bir de altyapılarınızı seçilmiş Belediyelere yaptırıcaksınız. Hani insanın yandaş işadamı olup, "Oh! Suyundan da koy!.." diyesi geliyor.

Son olarak CHP Milletvekili Utku Çakırözer'e konuyu TBMM gündemine getirdiği için teşekkür ederiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, doymak bilmez müteahhitlere karşı savunmak, milletin vekilinin namus borcudur...

TBMM'de söz alan Çakırözer, tüyü bitmemiş yetimin bir diğer kaynağı hakkında da konuştu. "Madem şirketlere ayrıcalık tanıyorsunuz, o zaman şu salgın döneminde vatandaşlarımıza hizmet için seferber olan belediyelerimizin gelirlerini de artırın" diyen Çakırözer konuyu hükûmetin el koyduğu yardım paralarına da getirdi.

Bilindiği gibi aralarında Eskişehirli belediyelerin de bulunduğu yerel yönetimler vatandaşa ekmek dağıtmaya kalkmış, ancak engellenmişlerdi. Hatta engellenmeyi de geçtim; Allah rızası için yardımda bulunan vatandaşların paraları bloke edilmişti.

Şimdi bazıları kızacak belki ancak gelişmiş ülkeler, kendi vatandaşlarına sahip çıkıyor. Mesela Amerika vatandaşlarına "Al da harca" diyerek 2'şer bin dolar para verdi. 3'üncü köprümüz oldu diye kıskandığını düşündüğümüz Almanya 750 milyar Avroluk yardım paketini bitirdi ve 130 milyarlık yeni paketi onayladı. Bizi yönetenler ise IBAN numarası verip vatandaştan 10'ar lira para kopartmakla meşguller.

Üstelik para vermeyip, vatandaşın cebinden daha ne kadar para çekebiliriz diye düşünen yetkililerimiz, belediyelerin topladığı bağışları da gözlerine kestirdiler. Mersin'de, İzmir'de, Eskişehir'de, İstanbul'da ve Türkiye'nin dört bir yanında toplanan bağışlara hükûmetimiz tarafından el konuldu. Hatta belediyelerin öz kaynaklarıyla fukara yardım etmesi bile yasaklandı. Mersin Belediyesi'nin ekmek dağıtması soruşturmayla karşılandı. Büyükerşen ve Kurt yönetimlerinin aşevleri işlemez hâle getirildi. Eğer ki bir memlekette hükûmet, bir somun ekmekle kavga etmeye başlamışsa, o memleketin çivisi çıkmış demektir. Hani "Gölge etmeyin, başka ihsan istemez sizden" diyesi geliyor insanın...

Şimdi vatandaş tarafından toplanan bu yardım paraları, fukaraya yardım olsun diye toplandı. Önce devletin kasasına girip, sonra ihale bedeli olsun diye değil. Devlet Allah rızası için ve evinde çorba kaynamayan garibanların parasını bloke edemez. Bu paraların ya belediyelere ya da bağışçılara iade edilmesi lazım. Ancak söz konusu paralar hatırlatıldığı zaman hükûmet yetkililerimiz ıslık çalarak tavana bakıyorlar. Sanki böyle bir soruyu hiç duymamış gibi yapıyorlar.

Utku Çakırözer hükûmete açıkça soruyor; "Çabuk söyle paralar nerde?.." Bakalım sayın yetkililerimiz tenezzül edip cevap verecekler mi? Merakla beklemekteyiz.

 

İnsan olduklarını unuttuk

Kimse bulunduğu konumun veya maddi durumunun kendisini hastalıktan koruduğunu düşünmesin. Bunun en güzel örneklerinden biri İl Sağlık Müdürü Uğur Bilge'nin de korona virüse yakalanmasıydı. Virüsler, "Yahu! Bu adam doktormuş, üstelik İl Sağlık Müdürüymüş. Haydi onun vücuduna girmeyelim" diye düşünmüyor. Neyse ki Sayın Bilge hastalığı hafif atlatanlardan. Duyduk ki hastalık geçer geçmez görevinin başına dönmüş. Kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Ucuz kurtulmuş...

İyi bir doktor nasıl olur? Mutlaka derslerini çalışmış, hastalıkların inceliklerini öğrenmiş, tedavi süreçlerinde tecrübeli olmuş bir kişi olması gerekiyor elbette. Ancak tüm bunlardan önce insan sevgisine sahip olması gerekiyor. Bu sevgi okullarda öğretilmez. Atatürk'ün, "Beni Türk doktorlarına emanet ediniz" sözünün ne kadar doğru olduğunu, şu salgın sürecinde bir kere daha gördük.

Eğer ki bir doktor, "Hastalıktan yeni kurtuldum. Pijamaları çekip internetten dizi film seyredeceğim" demiyor ve ivedilikle görevinin başına dönüyorsa, bilin ki o Türk doktorudur. Sadece doktorlarımız mı? Değil elbette; bütün sağlık çalışanlarımız insan üstü bir gayretle çalıştılar.

Fakat biraz fazla yüklendik sanki kendilerine. Sağlıkçıların da insan olduğunu unuttuk sanırım...

 

Şimdi afiyetle yeriz

Sivrihisar Belediyesi, yöreye özgü dövme sucuğunu ve höşmerim tatlısını tescilletmiş. Şimdi içinizden, "Kardeşim aynı sucukğu ve tatlıyı yıllardır yeriz. Belediye ne yapmış ki?.." diyebilir.

Öyle değil işte. Biz öylesine büyük bir kültürel zenginliğe sahibiz ki, elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz. Yanlış anlamayın, "Biz Eskişehirliler" demek istemiyorum, "Biz Türkler" demek istiyorum.

Eğer ki bizler kendi kültürel değerlerimize sahip çıkmaz isek, başkaları da gelip o değerleri bir güzel çalar. Mesela Yunanlılar... Yunanlı komşularımız nerede bir Türk yemeği bulsalar sonuna 'İS' eki getirip kendi mallarıymış gibi pazarlıyorlar. Mesela Baklavakis gibi veya Sucukis gibi. Hayır testi kebabını da sahiplenecekler diye korkuyorum...

Hamid Yüzügüllü yönetimini tebrik ederiz. Artık sucuğumuzu afiyetle yiyip üzerine tatlımızı kaşıklayabiliriz...

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
Xy 3 Aralık 2020 09:55

Milletvekilimiz utku beyi tebrik ederim, sürekli Eskişehirin sorunlarinı sık sık gündeme getirmeye çalışıyor ama maalesef parti devletinde gözler kör kulaklar sağır, sesini kimselere duyuramıyor. Milletvekilinin sadece adı var, sadece sayı olarak görülüyorlar. Bu durum tamamen felçli olarak konuşamayan, hareket edemeyen yatağa bağımlı ama gördüğü duyduğu haksızlıklara dur diyemeyen bir insana benziyor. Ama yinede utku bey sağolsun, en azından bazıları gibi marabalık yapmıyor. Bilirsiniz marabalar ağası söylemeden yüzünü bile yıkamaya gidemez

2 16 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi