Yaşamın İçinden: Ömer Duru
“Rüzgâr eken, fırtına biçer” demiş atalarımız.
Önceki gün yaşadık.
İlkin hafiften başlayan rüzgâr, daha sonra yaşamı yerle bir etti.
Çalıştığım yerden izledim.
Ağaçların dalları yere eğiliyor, halı sahanın direkleri titriyor. Tomurcuğa durmuş çiçekler sağa sola saçılıyordu.
Bebek arabasını iten anne, kuytu bir köşeye durmuş, simitçi tablasını kaçırmamak için yere çömelmişti.
Kent merkezinde olanları sanırım pek çoğunuz gördünüz..
--//--
Sonra ne oldu?
Rüzgâr kesildi, fırtına bitti.
Doğanın güzelliği çıktı karşımıza.
Canlısı. Cansızı. Çiçeği ve böceği ile.
--//--
Sözü ülkemizde yaşanan şiddet olaylarına getirmek istiyorum.
Şiddetin yaşandığı kurumlara bakın.
Aile içinde, okulda, sağlıkta… Amir-memur arasında.
Bu kurumların hepsi,
“Sosyal yaşamın temel taşları değil mi?”
Öyleyse sormak gerekir:
Ana baba saygısını, bacı kardeş sevgisini neden unuttuk?
Çocuğunun gözü önünde bir baba, eşini nasıl delik deşik ederek öldürebiliyor?
“Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum” öğüdü neden çıktı aklımızdan?
Aklımızdan çıkıyor da,
Derslikte öğrenci öğretmenini nasıl bıçaklayabiliyor?
Yetmiyor:
Canımızı kurtarsın diye ellerine teslim olduğumuz sağlıkçıya neden sevgi-saygı yerine şiddet gösteriyoruz?
--//--
Toplumu saran şiddet olaylarını uzatmak mümkün.
Önceki gün Gaziantep’te genç Doktor Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmesi sağlık emekçileriyle birlikte insanları sokağa döktü.
Diyorum ki, siyasilerimiz artık kendine gelmeli. TV ekranlarında kavga etmeyi bırakıp insanları gülümseterek yapmalı eleştirilerine. Bu kavgalı ortamda paylarının olduğunu görmeliler artık.
Herkesin kendini sorgulama zamanı gelmiştir
Unutmayalım bu ülkenin aile içinden başlamak üzere toplumun her kesiminde barışa ihtiyacı var.
Günlerin getirdiği
-Karaçay politikayı bıraktı mı?—
Bir zamanlar Eskişehir Belediyesi sular idaresinin en kıdemli elemanı olarak bilinen Faruk Karaçay’ı yakından tanıyanlardan birine “Karaçay nerelerde? Politikanın içinde mi, dışında mı?” diye sorduğumda şu yanıtı aldım: “Antalya’da Eskişehir’de yaptığı işe burada devam ediyor. Arada bir geldiği Eskişehir’de bazı ziyaretlerde bulunup gidiyor. Ziyaretlerinin politikayla ilgili olup olmadığını bilmiyorum.”
Karaçay’ı yakından tanıyanlar böyle dese de adının politik ortama düştüğünü duydum.
Hatırlarsınız. Faruk Karaçay, ESKİ’de çalışırken, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’in karşısına AKP’den aday olarak çıkarılmıştı. Karaçay, görevinden istifa ederek yoğun bir çalışmaya girmişti. Hatırlarım Büyükerşen bir konuşmasında, “Benim karşıma emrimde çalışan bir arkadaşı aday çıkardılar. Hayırlı olsun” demişti. Çok ilginçtir, Karaçay seçim çalışmaları süresince Büyükerşen’e karşı hep saygılı davranmış, suçlayıcı olmamıştı. Seçimi kaybeden Faruk Karaçay daha sonra iktidar partisi kanalıyla, yanılmıyorsam Antalya’da göreve başlatılmıştı. AKP’nin yapılacak yerel seçimde, Büyükerşen’in karşısına aday aradığı bu ortamda, Faruk Karaçay’ın adının gündeme gelmesi çok ilginç geldi bana.
--Sarar’ın on bin bayrağı—
Eskişehir’de İzmir’de Bursaspor ile yapılacak kupa maçı için seferberlik var. Yapılan hesaplara göre, Eskişehir’den yaklaşık 15 bin kişi Es-Es’i, desteklemek için İzmir’e gidecek. Otobüslerle ve trenle yola çıkacak taraftara, İzmir’de ve çevre illerde yaşayan Eskişehirlilerin de katılmasıyla sayının 30 bine yaklaşacağını belirten yorumcular “İzmir’de Kırmızı Siyahlı bayraklar dalgalanacak. Bursa’yı yenecek olan Es-Es büyük olasılıkla FB ile final oynayacak” diyorlar. Eskişehir’de başlayacak İzmir seferi için işadamlarının yanı sıra, mahalle muhtarlarının da harekete geçtiğini belirten ilgililer, “Bu zafer Es-Es’in olacak” diye konuşuyorlar. İzmir saferi hazırlıkları sürerken Cemalettin Sarar’ın da 10 bin bayrak ile Es-Es’e destek vereceği öğrenildi. Es-Es’in bir marka olduğunu söyleyen Sarar’ın,
“Bu kentin göz bebeği olan Eskişehirspor’a sahip çıkmalıyız. On bin bayrağın dışında çalışanlardan maça gitmek isteyenlere otobüslerde kaldıracağız” dedi. Güzel bir olay değil mi? Başarılar Es-Es’in olsun.
----Vatandaş soruyor—
-Hastaneler ve şiddet—
Gaziantep’te genç Doktor Ersin Arslan’ın dedesi ölen 17 yaşında ki bir genç tarafından bıçaklanarak öldürülmesi yurdun değişi illerinde olduğu gibi, Eskişehir’de protesto edildi. İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Fidan, “Olay toplumsal şiddetin dışa yansıması, sağlık ailesinden bir bireyin bu şekilde yaşamını kaybetmesini kınıyoruz” derken, Eskişehir Tabip Odası Başkanı Bülent Nazım Yılmaz da olayı kınayarak “Sabrımız kalmadı ”diye konuştu.
Dün köşemizi arayan bir bayan okurumuz ise, aynı üzüntüyü yaşadığını belirtirken, “ Merak ediyorum. Bıçak ve kesici aletler hastanelere nasıl giriyor. Hastaneye girenler kontrolden geçmiyor mu?” diye sordu.
İlginç bir durum gerçekten de. Bazı kamu kurumlarına girişte var olan denetim araçları hastanelerde de konmalı ve girişler tek kapıdan olmalı. Çok önemli çünkü... .
Her önüne gelen elini kolunu sallayarak hastanelere girerse, benzeri olaylar kaçınılmaz olur.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...