Soğanlı mı soğansız mı?

CHP veya İYİ Parti'nin Genel Başkanlarından biri çıksa ve "Menemen soğansız olur" dese – iddia ediyorum – halkın yüzde 49'u muhalefeti destekler, yüzde 51'i de inadına menemene soğan doğramaya başlar. Hatta iktidar menemene soğan koymayanların vatana ihanet içinde olduklarını, bunların köylüyü batırmak için soğan yemediklerini söyler. Muhalefet ise uluslar arası soğan lobilerinin iktidara hediyeler verdiğini ima eder. Hashtag koyup "Leş gibi soğan kokuyor" diyenler mi ararsınız, yoksa soğan yiyen bir kadının yerine Meral Akşener'in resminin konulmasını mı? Türkiye olarak işte bu kadar kamplaşmış durumdayız. Allah hepimize akıl sağlığı nasip etsin. Tabii bu durum çok kötü bir şey. Birbirimizi dinlemiyor ve sürekli kavga ediyoruz. Mesela hükumetimiz "Kanal İstanbul Projesi" yapacağım dedi. İstanbul Belediye Başkanı da bu projeye "Vatana ihanet Projesi" adını verdi. Neden kendi fikrimizde olmayanları hemen vatana ihanetle suçluyoruz? Tabii bu konuda iktidarın karnesi daha da kötü. Son olarak Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Kanal İstanbul hakkındaki görüşlerini açıkladı. Bunun üzerine de sosyal medya ikiye bölündü. Bazıları CHP'lilerin bir dikili ağaçlarının bulunmadığını söylediler. Düşünebiliyor musunuz; "Dikili ağacı bulunmuyor" dedikleri kişinin adı Yılmaz Büyükerşen... Ne zaman birbirimizi dinlemeye başlayacağız bilemiyorum doğrusu. Ancak bu kutuplaştırma siyasetinin giderek bir beka sorununa evrildiğini görüyorum. Bir an evvel aklımızı başımıza toplamalıyız...

Ekrem'e ihtiyaç var 

Eskişehirspor'un en çok eleştirilen isimlerinden biri olan Ekrem Kılıçarslan bir penaltı kurtarışı yaparak, 3 puan almamızı sağladı. Şimdi bizim Ekrem'i beğenmeyerek yerine Manuel Neuer'i transfer etme şansımız yok. Dolayısıyla bir takım eleştirilerde bulunurken seviyeyi kaçırmamamız lazım. Sezonu elimizdeki futbolcularla kapatacağız. Onların da paradan çok morale ihtiyacı var. Ekrem'in morali inşallah düzelmiştir. Çünkü kendisine çok ihtiyacımız var.

Dut yemiş bülbül 

CHP Milletvekimi Utku Çakırözer, iktidarın Kırım Türkleri'nin hakları konusunda, 'Dut yemiş bülbül'e döndüğünü söyledi. Kırım'ın 5 buçuk senedir Rus işgali altında olduğunu savunan Çakırözer'e katılıyorum. Ruslar bölgeye kelimenin tam anlamıyla çöktüler. Türkiye'den ata topraklarına giden pek çok arkadaşımız var. Bunların sürekli takip edildiklerini, telefonlarının bloke olduğunu, otel rezervasyonlarının son anda iptal edildiğini biliyoruz. Yani gözleriniz hafif çekikse yandınız. Sokakta dolaşmanız bile zor olur. Üstelik Ruslar bize karşı yaptıkları gaddarlığın aynısını Ukraynalılara da yapıyor. Şu anda Kırım'da yapılanlar, İsrail'in Filistin'de yaptıklarıyla birebir örtüşüyor. Ancak "Ey İsrail!" diye kükreyenlerin soydaşlarımızın uğradı haksızlık karşısında sesleri çıkmıyor. Demek adam yerine konmak için Arap olmak lazımmış.