Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum…
Şu aralar, Türkiye’nin dört bir yanında madencilik faaliyetleri hızlandı. En verimli ovalar, yaylalar, ormanlar “
değerli-değersiz” madenler için delik deşik ediliyor…
Eskişehirliler, Termik Santral badiresini kısmen atlattı. Şu sıralar Murat Dağı’nda siyanürle altın aranmaması için mücadele ediyor! Malum, bizim içme suyunu aldığımız
Porsuk Çayı, Murat Dağı’ndan başlıyor…
Gözler Murat Dağı’na çevrilmişken, Eskişehir’de de bir firmaya altın çıkarma izni verildi…
Alpu’nun
Esence köyü yakınlarında özel bir firma altın çıkaracak!
Bu köşenin yazarının değerli madenlerin çıkarılmasına karşı olmadığını, mutlaka çıkarılıp ekonomiye
kazandırılması gerektiğini düşündüğünü not edelim…
Ancak, bu altın çıkarılırken en önemli nokta, doğaya, insan sağlığına zarar vermemesi…
Yapılan tüm işlemlerin yasalara ve kamu vicdanına uygun olması gerekiyor. Durum böyleyken
Eskişehir Valiliği, bu alan için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir" kararı verdi.
İnsan merak ediyor, ÇED raporu olsa kime ne zararı olur!
AÇIK OCAK NE DEMEK?
Firma tanıtımını yaparken şu görüşlere yer veriliyor:
-Ocak alanında üst örtü (bitkisel toprak) dekapajı sonrasında cevher üretim faaliyetleri açık ocak işletmeciliği
ile basamaklarda delme-patlatma yapılarak gerçekleştirilecektir. Patlatma işlemi ile yerinden sökülen malzemenin cevherli kısmı kamyonlara yüklenerek cevher stok alanında depolanacak; kullanıma uygun olmayan pasa malzeme ise
kamyonlara yüklenerek pasa depolama alanına nakledilecek ve depolanacaktır!
…/…
Meraktan soruyorum…
Konunun uzmanı değilim…
Google “Açık ocak altın madeni” yazdım…
Büyük çoğunluğunda siyanürle altın çıkarıldığını okudum!
Açık Ocak’ta altın, siyanürle mi çıkar, birisi bizi aydınlatsın!
ÖZEL ALANLARIN İÇİNDE!
Yine proje tanıtımında kullanılan bir cümle dikkatimi çekiyor:
- Proje alanı ve yakın civarında; "Kültür Varlıkları", "Tabiat Varlıkları", "Sit Alanı" ve "Koruma Alanı
" olarak tanımlanan özel alanlar bulunmamaktadır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, seçimlerden hemen önce Eskişehir’e geldiğinde ne demişti:
- Alpu, Günyüzü, Ayvalı ve İnönü Ovalarını tarımsal verimi arttırmak için sit alanı olarak
koruma altına aldık…
…/…
Sit alanı yakınında değil, maden zaten SİT alanında!
GÜLEREK GÖZ KIRPANLAR
Kimya biliminin dehası Lavoisier'in, asıl eğitimi hukuktu. Paris Barosu'na kayıtlı bir avukattı.
Bilimsel gözlem ve yorum üzerine yaptığı konuşmaları ile ünü bütün dünyaya yayılmıştı.
Kimya bilimini
reddeden yobazların kafasını gösterip "Bu kelleler hiçbir işe yaramaz" dediği için tutuklandı.
***
Aynı gün yargılandı...
Ölüme mahkum edildi...
Son isteği sorulduğunda
Lavoisier, matematikçi Lagrange'ı ile konuşmak istediğini söyledi.
Çağırdılar, matematikçi Lagrang geldi...
Lavoisier, arkadaşına şu cümleleri söyledi:
-Kellem giyotinden sepete düştüğünde gözlerime bak;
Eğer iki kere kırpıyorsam bil ki, insan kafası kesildikten sonra beyninin bir süre daha düşünmekte olduğunu anlarız.
***
Lavoiser, boynunu giyotinin altına koydu.
Kafası kesildikten sonra sepete düştü.
Sonuç
: Gülerek iki kez göz kırpmıştı...
Matematikçi Lagrange diyor ki:
-Lavoisier'in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar boyunca yanacak meşalesidir. Ama o yobaz kafalar hurafe üretmek için asırlarca karanlıkta sürüneceklerdir...