Sırası mı ihalenin şimdi?

Türk Hükumetini sıklıkla koronavirüse karşı en iyi tedbirleri alan hükumetlerden biri olduğu için övüyoruz. Şu anda can derdine düştüğümüz için bu sağlık önlemlerden dolayı hükumeti tebrik etmek kaçınılmaz. Tabii aynı şeyi ekonomik önlemler söz konusu olduğu zaman yapamıyoruz. Yetkilerin, "Müjdemizi isteriz, elektrik ve doğal gaza üç ay zam yapmayacağız" dediğini öğrendiğimiz zaman dilimizi ısırıyoruz. Aynı şekilde 'Bir takım müteahhitlerin' servetine servet katacak Kanal İstanbul ihalelerinin başladığını duyunca da dilimizi ısırıyoruz. Hatta o kadar sıkı ısırıyoruz ki, dilimiz kopacak gibi oluyor. Allah aşkına millet burnundan solurken yeni kamu ihalelerinin sırası mı?

İşte bu güzel bir önlem
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, "Koronavirüs tedbirleri kapsamında TOKİ ve Emlak Konut’tan ev alan vatandaşlarımızın bu süreçte mağdur olmamaları için nisan ve mayıs ayı konut taksitlerini erteliyoruz" açıklamasında bulundu. Zaten vatandaş binmeyeceği için iç hat seferlerinden toplanamayacak vergilerin affı başka bir konu. Bunlar reklam kokan hareketler. 3 ay boyunca elektriğe ve doğal gaza zam yapılmama müjdesine ise ne diyeceğimizi şaşırmış durumdayız. Yani yetkililer bir anlamda, yapabilecekleri zulmü yapmadıkları için takdir bekliyor.
Ancak TOKİ konutlarının taksitlerinin iki ay ertelenmesi böyle değil. Bu çok ciddi ve vatandaşı rahatlatıcı bir önlem. Benzer önlemlerin gelmesini temenni ediyoruz.

Susuzluk kapıda
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı ESKİ ekipleri güzel bir uygulama başlatmış. Buna göre ESKİ ekipleri sayaçlarında su kredisi biten ve 65 yaş üzerinde olan vatandaşlarımıza 10 metreküp suyu avans olarak verecek. 10 metreküp su, makul bir müddet vatandaşın sorununa çözüm olacaktır. Ancak krizin uzaması durumunda – ki uzayacak gibi görülüyor – bu önlemler de yetersiz kalacak. Umarız vatandaş olarak devlet yetkililerinin çağrısına kulak verir ve gerekli bireysel önlemlerimizi ivedilikle alırız. Zira suyun bitmesi, evde ekmek kalmaması veya ne bileyim mesela bankadan para çekmek gibi önceden aklımıza bile gelmeyen sorunlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
Bu arada – tıpkı koronavirüste olduğu gibi – yine belediyelerin ve hükumetin kabahatinin bulunmadığı bir başka krizle de karşı karşıyayız. O da susuzluk...
Evet yanlış okumadınız, yaz aylarında Türkiye olarak ciddi bir susuzluk kriziyle karşılaşacağız. Özetle şu anda bir uzaylı istilamız eksik...
Geçtiğimiz kış boyunca kuzey yarımküreye çok az yağış düştü. Nitekim ESKİ yetkilileri İstanbul'daki barajların yüzde 65, Ankara'dakilerin 70, İzmir'dekilerin 75 ve Eskişehir'dekilerin yüzde 50 dolu olduğunu belirtmiş. Artık, "Bardağın yarısı dolu" mu dersiniz yoksa "Yarısı boş" mu dersiniz bilemem. Fakat barajlarımızda ciddi bir su sıkıntısı var.
Üstelik bu suyun ciddi bir kısmını da tarımda kullanmak zorundayız. Tabii, "Çiftçi de su kullanmayıversin" diyenler de çıkabilir; saygı duyarız. Ancak bu durumda da seneye ekmeğin somununu 5 liradan yemeği kabulleneceksiniz demektir. Lütfen suyumuzu israf etmeyelim.