CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına “ihaleleri canlı yayınlayın” demesi yakındır! Odunpazarı Belediyesi şeffaflık konusunda sanki pilot belediye gibi…
Kişiler, bir göreve talip olduklarında ilk söyledikleri sözdür:
-Şeffaf olacağım!
Koltuğa oturdu mu, şeffaflık rafa kalkar! Mazereti de hazırdır hemen:
-Devletin, belediyelerin, kurumun, futbol kulüplerinin yüce menfaatleri uğruna şeffaflığa siyah perde çekerler!
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’u, bu konuda ayrı tutmak istiyorum. Hatırlarsınız belediye seçimlerinin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şu talimatı vermişti:
-Meclis toplantılarını canlı yayınlayın!
Oysa, Odunpazarı Belediyesi 5 yıl boyunca tüm meclis toplantılarını canlı yayınlamıştı. Dünden itibaren büyük ihaleleri de canlı yayınlamaya başladı. CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına “ihaleleri canlı yayınlayın” demesi yakındır!
Odunpazarı Belediyesi şeffaflık konusunda sanki pilot belediye gibi…
ECZACININ POŞETİ NE OLDU?
Eczacılık 15 yıl gözde meslekti. Tabir yerindeyse vatandaş Eczacıya “Fabrikatör gözüyle” bakardı.
Eczacılar için o güzel günler geride kaldı. Eczane sayısı çoğaldı, eczacıların ilaçlardan aldığı kar payları da düştü…
Sonuçta Eczacılar zor durumda kaldı…
Geçen aylarda eczacılar Odası Başkanı Yücel Yenilmez’le karşılaştığımda klasik soruyu yönelttim. Eczacıların durumu ne:
-Eskiden Eczacılar bankaların mevduat müşterisiydi! Şemdi kredi müşterisi!
…/…
Poşet konusunu da sordum. Malum poşet sadece markette verilmiyor, Eczanelerde de veriliyor.
-25 kuruşa poşeti satıyor musunuz, diye sordum…
-Eczanelere gelen vatandaşla süpermarkete giden vatandaş bir değil! Eczaneye gelenler bizim dostumuz. Onlardan poşet parası 25 kuruş almak zor oluyor. Veresiye ilaç alan vatandaşlarımız var. Bizim için sıkıntılı bir iş. Hastanın cebine ilacı sokup götürmesini isteyemezsiniz de! İşi gücü bıraktık poşet arıyoruz! Kağıt mı yapsak diye düşünüyoruz…
DİJİTAL BAĞIMLILIK!
Dijital dünya hepimizin dengesini bozdu…
Cep telefonlarını elimizden düşüremez olduk.
Vali Özdemir Çakacak, Bağımlılıkla Mücadele İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı’nda konuşmuştu, not aldım. Çakacak “Dijital bağımlılığın tanımını” tam olarak koydu:
-Bağımlılık dediğimizde, sadece uyuşturucu bağımlılığını kastetmiyoruz, insan ve toplum sağlığını, insan ve toplum huzurunu etkileyen her tür bağımlılığı kastediyoruz.
-Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte genç-yaşlı demeden bütün dünyayı etkileyen dijital bir bağımlılık ortaya çıktı ve maalesef hızla da yayılıyor. Öyle bir bağımlılık ki gençleri, çocukları derslerinden, büyükleri işlerinden ediyor.
-Aile bireylerini ev içinde ortak hareket etmekten bile alı koyuyor!
…/…
Durumumuz tam da Vali Çakacak’ın anlattığı gibi!
CÜBBE MESELESİ!
Hasrettin Hoca eşeğiyle ormana gidip odun kesip eşeğine istif etmiş, yorulmuş, terlemiş…
Dönerken, eşeğin üstüne cübbesini atmış, baltasını da semerine sokmuş.
Sonra eşeğe, seslenmiş:
-Ben düz yoldan iniyorum, sen bildiğin yoldan dön...
Eve gitmiş. Bekle bekle. Eşeğin geldiği yok.
Çıkmış eşeği aramaya, eşek yok.
Hanımı:
-Hoca akşam oldu, eşek nerde, demiş.
-Valla hanım, iş çok kötü. Sırtına benim hoca cübbesini sardım, eline de balta verdim. Sırtında hoca cübbesi, elinde balta. O artık laf dinlemez, bir daha yolu da bulamaz.
…/…
Artık yolumuz yeni Türkiye...
Cübbe çoktan yola çıkmış, geri dönmez artık!
ŞEMS-İ TEBRİZİ’DEN
Bir şey yap. Güzel olsun. Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle. Dilin mi dönmüyor? güzel bir şey gör. Veya, güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel olsun. Çünkü "her insan ölecek yaşta." Geç kalmayasın.