Seçkinci anlayış hüsrana uğrar

Volkan Doğan, Anadolu Üniversitesi sosyoloji bölümü öğrencisi…

2 gün önce yazmıştım:

-Ticaret ve siyasette olduğu gibi eğitimde de devamlılık şart! Siyasete fazla dalıp, eğitimi ihmal etme!

Doğan’ın lise mezunu olmasının bir önemi olmadığını belirterek, “Bülent Ecevit’te lise mezunuydu” diye yazmıştım…

Yazmaz olaydım…

Bazı yazarlar öyle yazılar yazıyor ki, hem AK Partililer hem CHP’liler “ne güzel yazmışsın kardeşim” diyorlar…

Nasıl yapıyorlar bilmiyorum. Ama ben yazınca hem AK Partililerden hem de CHP’lilerden tepki alıyorum…

Volkan Doğan yazısı da böyle bir yazıydı.

Doğan yanlıları, “kardeşim karnesini vermek sana mı düştü” derken, CHP’liler de “Volkan Doğan’la Bülent Ecevit’i nasıl kıyaslarsın” diye eleştirdiler…

Birkaç yorumu sizinle paylaşmak istiyorum:

• Sizin başınızı Volkan Doğan’ı küçümseme densizliğiniz yiyecek . Yazın bir kenara 31 mart akşamı kulaklarınız çınlayacak!

• Bence Burhan hoca, Volkan doğana ders çalıştırsın, sonuçta edebiyat hocası sosyolojiye yatkın. Doğan’da böylelikle akademiyi daha çabuk bitirir.

• Mesele diploma değil mesele vizyon meselesi Volkan Doğan’la Bülent Ecevit bir benzetmede bulunması gerçekten çok komik…

• Bülent Ecevit Robert kolej mezunuydu. Haberiniz yok herhalde.

(Yazıyı ve yorumları okumak için http://www.anadolugazetesi.com/Makale/volkan-dogan-in-akademi-karnesi.html)

…/…

AK Parti’nin başarısı biraz da bu tür yorumlardan geliyor sanırım. “Bizimkiler kolej sizinkiler liseli”

Aman dikkat!

Seçkinci anlayış, her zaman hüsrana uğrar!

AK PARTİ’DEKİ TEHLİKE!

…Nitekim Sayın Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı seçildiği 18 Ağustos’tan bu yana, partideki yıpranmaya dikkat çekiyor, ‘metal yorgunluğu’ paydasında topladığı olumsuzlukları bertaraf etmeye çalışıyor.

Şikayetler hep aynı…

Ne var ki, milletin daha hassas davrandığı mahalli seçim öncesinde seslendirilen memnuniyetsizlikler, bu çabaların tam olarak sonuca ulaşmadığını gösteriyor.

Şikayetler ‘bazı partililerin yaşam standartlarının çok değiştiği, istihdam imkanlarının sadece partililer için kullanıldığı ve kendini farklı görenlerin çoğaldığı’ iddialarında yoğunlaşıyor.

Siyaset; maddi fedakârlık gerektiren bir hizmet iken aksi örneklerin çoğalması, doğal olarak şüphe çekiyor.

İstihdamda ise liyakat esas alınmalı. Ama ‘yerli ve milli sadakat’ aranması da artık normaldir. Ancak millî ve yerli duruş, tek partinin tekelinde olamaz.

…/…

Yukarıdaki satırları iktidara yakın Star Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, yazdı…

Eskişehir’de de benzer şikayetler var olduğu için dikkatimi çekti! Seçimlerde sanırım AK Parti açısından en büyük tehlike bu olacak!

METRUK EVLER!

Metruk Evler, Eskişehir’in büyük bir sorunu. Peki bu evlerden Valilik veya belediyeler mi sorumlu…

Vatandaş evini bırakıp gidiyor…

Ya da miraslı o şekilde kalıyor!

Bir de müteahhitlerin alıp yıkıma başladığı yarım bıraktığı evler var!

Devletin bu duruma yapabileceği pek bir durum yok. Sonuçta özel mülk! Ancak belli bir zaman geçtikten sonra, bu evler yıkılabiliyor!

KİMDİR BU KAMU GÖREVLİLERİ!

Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Mustafa Elagöz, hasar danışmanlık şirketleri ile ilgili açıklamalarda ve uyarılarda bulundu…

Açıklamaları dikkat çekici:

- Hasar danışmanlık şirketlerinin merkezleri Ankara’da, İstanbul’da değişik şehirlerde. Eskişehir’de yok. Buraya bir tane ofis tutmuşlar, sekreter oturtmuşlar. İşin içinde kamu görevlileri de var. Siz kaza geçiriyorsunuz, daha ailenizin haberi yok. Hasar danışmanlık şirketinden aranıyorsunuz. Daha kafanıza dikiş atılırken aranıyorsunuz ve 'size yardımcı olalım, sigortaya başvuralım' diyorlar. Sizlerin kişisel verileri kamu görevlileri tarafından rızanız dışında bu şirketlerle hukuka aykırı şekilde paylaşılıyor. Olay bu hale gelmiş vaziyette. O yüzden işin içinde kamu görevlileri de var, çok komplike bir durum ile karşı karşıyayız…

…/…

Durum gerçekten çok ciddi…

Uyarıyı yapan kurum da en güvenilir kurumlardan biri olan Eskişehir Barosu…

Yetkililerin bu işe hızla eğilmelerinde fayda var!

NE ZOR KARAR!

Marieme ve Ndeye Senegal'de doğdular.

Yapışık ikizler!

İkizlerden Marieme'nin kalp yetmezliği var. Marieme ölürse sağlığı iyi durumdaki Ndeye de ölebilir.

Baba Ibrahima Ndiaye'nin önünde şimdi iki seçenek var: Ya ameliyatla ikisinin ayrılmasını sağlayacak ya da ikisinin de ölümüne razı olacak.

Baba zor karar için şöyle diyor:

-Yapabileceğim şey yanlarında olmak. Bir çocuğumu hayatta tutmak için diğerini öldürmek! Bu yapabileceğim bir şey değil!

GÜNÜN SÖZÜ!

Ve öyle bir gün gelecek ki; tanıdığın her insan yüzünden, biraz daha yalnızlaştığını göreceksin.
Pis Moruğun Notları / Charles Bukowski