Görüşler
Sayın
Tarihe geçen sözlerdir…
"Dün dündür, bugün bugün" ya..
Kim söylemiş önemli değil!
Örneğin..
"Küçük Turgut"u tanır mıydınız?
Ya da..
“Devlet için kurşun sıkan elleri?"
Mersinli çiftçi bile tarihe geçti...
Hani..
"Anasını da alıp giden!"
………
Ama "böylesi”ni görmemiştik doğrusu!..
Gazeteci ağabeylerimizden "İsmail Sadık" bir gün uyarmıştı:
"Yazılarını her gün okuyorum ama" dedi:
"Şu (sayın) sözcüğünden vazgeç artık. Her insan bu sözcüğün yüceliğine layık değildir..."
Daha dün gibi anımsarız..
"Olasılıklı-bolasılıklı günleri!"
En güzel Ecevit'e yakışıyordu "sayın" sözcüğü...
Neredeyse kimseyi ayırt etmeden kullanıyordu...
Ama güzel kullananlardan biri de "Gaffar Okkan"dı...
Sabahın 10'unda telefonu açar:
"Sayın Baloğlu" derdi:
"Bugünkü yazın nefis bir kahvaltıydı…"
Galiba onun "gür" sesiyle güzelleşen "sayın" sözcüğünü o günden sonra daha çok kullanmaya başlamıştık…
Taa ki..
"İsmail Sadık’ın uyarısına kadar..."
Ama bir bildiği varmış!
Biliyorsunuz..
Yargı karar verdi:
"Abdullah Öcalan için (sayın) ifadesinin kullanıl¬ması suç değil..."
MHP Genel Sekreteri "İsmet Büyükataman" sordu:
“Öcalan'a cani demek suç olacak mı?"
Bir başka tepki yine bir MHP'liden geldi...
Iğdır Milletvekili "Sinan Oğan", TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada "Sayın sözünün kıymeti son derece aşağıya düşmüştür" dedi:
"Bundan sonra size muhterem demek istiyorum..."
………
Hani, kimseyi ayırt etmeden kullanıyordu dedik ya... Merak ediyoruz..
Bugün sağolsaydı Ecevit, bebek katiline de..
"Sayın bebek katili der miydi!.."
Güneşlenmenin böylesi
Güzel kadın yurtdışındaki tatilinin hemen her gününü kaldığı otelin terasında güneş banyosu yaparak geçirir. İlk günü mayosu ile yapar ama ikinci gün sereserpe yatar... Güneşlenirken otelin müdür yardımcısı nefes nefese yanına gelir ve ''Pardon" der:
"Otelimiz güneşlenmeniz konusunda bir şey diyemez, ama ilk günkü gibi mayonuzla güneşlenirseniz çok iyi olacak…”
"Ne farkeder ki?" diye sorar kadın:
"Beni burada kimse göremez..."
"Tam olarak değil" der müdür yardımcısı utanarak:
" Tavanı cam restoranın üzerinde güneşleniyorsunuz..."
Artık ineceğim de
Adam metroda karşısında oturan kızı adeta gözleriyle soymuş. Durağa yaklaşıldığında kız ayağa kalkıp adamın kulağına eğilmiş, "Beni giydirebilmeniz mümkün mü?" demiş dişlerini sıkarak:
"Bu durakta inmem lazım da!.."
Cuk
Eşinizin seçimleriyle sakın alay etmeyin.
Unutmayın ki..
"Seçimlerden biri de sizsiniz!"
Kolsuz Yaşar'dan
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bu be¬ceriksiz hükümet CHP için büyük bir şanstır" demiş...
Aynı sözün tersini Başbakan da söylemişti ...
“İşimiz zara kaldı abi!”
Eğit-Der’de cam dibi farkı!..
Araştırmacı yazar dostumuz "Ahmet Atuk”, Eğit-Der Lokali'ne ilk geldiği gün hemen cam kenarına oturmuş…
Orası da öyle bir yer ki..
Saatte en az belki bin ki şi geçiyor, tramvayların yukarıdan görünüşü bir harika…
Bunu gören işletmeci "Bahar Bilen" hemen garsonlardan birine fisıldamış!.. Garson da Ahmet abinin yanına gelerek, "Buraya oturdunuz ama" demiş:
"Hesapta manzara farkı olur..."
Hemen kalkmış Atuk, ve lokalin en arkasındaki kütüphanenin önüne oturmuş…
"Şükrü Kızılot "un bir yazısından anımsadık bu olayı…
-Eviniz bodrum katta, hatta ikinci bodrum katta mı?
Hiç önemli değil, ikinci üçüncü hatta dördünce kattaki manzaralı evle kıyaslanıyor.
Eviniz, Boğaz manzaralı bir binanın ikinci bodrum katında ama değil Boğaz’ı görmek, güneş bile görmeyen 140 metrekare bir ev. Satsanız 100-150 bin lira eder ya da etmez. Aynı binada, ikinci katta Boğaz'ı gören, 1-1.5 milyon lira değerindeki 130 metrekare bir başka ev daha var.
Sizin bodrum kattaki güneş görmeyen eviniz için ödeyeceğiniz emlak vergisi, Boğaz manzaralı evin vergisindeki daha fazla olacak... Demek ki bodrum kattaki karanlık manzara, Boğaz'daki deniz manzarasından daha iyi!..
………
Yazıyı okuyunca biz de şaşırdık... İster misiniz bundan sonra "Bahar Bilen" o şakayı gerçekleştirsin…
"Cam dibine 10 kağıt manzara farkı koysun!..”
Yaşamın bir çizgisi
İnsanoğlu bir gün virgülü kaybetti..
"Söyledikleri birbirine karıştı!"
Noktayı, kaybetti..
"Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları!"
Ünlem işaretini kaybetti..
"Bir günde sevincini, öfkesini, bütün duygularını yitirdi!"
Soru işaretini kaybetti..
"Soru sormayı unuttu, her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu!"
İki noktayı kaybetti..
"Hiçbir açıklama yapmadı!"
Hayatının sonuna geldiğinde elinde sadece tırnak işareti kalmıştı..
"İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca!.."
Günün şiiri
Zıtların girdabında
İçimde esmektedir, tayfunlar, fırtınalar
Fikrimin girdabında boğuluyor vicdanım
Beşerin ellerinde mazlumların kanı var
Suskunluk dehlizinde mahkum sanki isyanım
Dar geldi yaşlı dünya, yıldızlara göz diktim
Fezanın sırlarına kement attım delice
Yürüdüm gölgelerin arkasında nice yıl
Hep gerçeği aradım yalan sahralarında
Eşyaya şekil verdi hattini bilmez akıl
Takıldı kaldı gönül ruhumun esrarında
Nefsim eline aldı vesvese fenerini
Aklım tuğyana kalktı, fikrim galeyan etti
Vicdanımın aynası gösterdi hüneri...
İbrahim Sağır (ESOGÜ Haber-2012)
Günün 0layı
Türkiye'de neslinin tükeneceğinden korkulan "Kelaynak" kuşlarının sayısı artmaya başlamış.
Erdoğan'ın "En az üç çocuk" tavsiyesinden onlar da etkilenmiş olmalılar...
Haldun Ertem
Günün Biberi
Memurun kaderini "Hakem Kurulu" tayin ede¬cekmiş.
Tayin ettikten sonra memur kesiminden inşallah statlardaki malum slogan yükselmez!..
Fahrettin Fidan
Kıssa-dan
"En az üç çocuk yapın" diyen Erdoğan şimdi de "Kürtajı cinayet olarak görüyorum" diyor.
Erdoğan çocukların doğumu öncesiyle uğraşacağına sonrasındaki beslenme, eğitim, işsizlik gibi sorun¬larıyla uğraşsa ya…
Gülhan Elmas
Gerilirn
İçişleri Bakanı şahin, "Uludere'de vur emrini asker vermiş" demiş.
Anlaşıldı…
"Sevaplar sivillerin, günahlar askerlerin!"
Gani Yıldız
Günün Balı
Başbakan, Pakistan Meclisi’nde "demokrasi dersi vermiş ya.. Ne diyelim?
Biz dersimizi aldık, sıra Pakistan’da!..