Görüşler
Her "dilin bir zaman"ı, her zamanın da bir şarkısı vardır…
Kimi hancı, kimi yolcudur...
Kimi ruhunuzu okşayan ılık bir esinti, kimi rüzgar, kimi fırtına gibidir...
Kasırgası, hortumu bile vardır!
Rahmetli afişçi "Metin Okumuş"un dilinden düşmezdi :
"Binnaaaaz, Binnaaaaz.."
Hortumladı gitti Ciguli!
Çocukluğumuzda, "Kornerden atardı Mustafa!"
Memurlar, ay başında "aristokrat", ay sonunda "tepetaklak" yapılırdı:
"Cüzdana vur bir zımbaaa!"
Peki, ya hancılar?
Büyükerşen, hala söyler Hacı Ariften:
"Çare bulunmaz derdime!.."
Ayhan Boyer'i hiç dinlediniz mi?
Dede Efendi’den bir başlar, doyum olmaz:
"Bana sensiz hayat ne lazım!"
Hele Katip İsmail ?
"Makberi inletir..."
…….
70'li yılları yaşayan bilir...
Yeşilçam coşmuştu:
"Her şarkıya bir film..."
"Yıldızların altından" tutun da, "Arım balım peteğim"e kadar, neler geldi geçti...
Oysa, aynı yıllarda Naci Gelendost "Seyit Osman Saray"dan girer, "Kaybolan yıllarımı geri ver" diye feryat ederdi...
"Duyguları hancıydı üstadın..."
…….
Tıpkı insan gibi..
"Şarkıların da kendine göre tarihi vardır..."
Kimi ruhumuzu okşayan ılık bir esinti, kimi rüzgar, kimi fırtına gibidir...
Gelir geçerler...
Bazıları kubbede hoş seda bırakır...
"Bazıları, durmak yok, der!.."
Ama artık..
"Dürriye'mi aldatmak kolay mı?"
Pardon..
"Cümlemizi!..”
…….
Görüyorsunuz.. Hafta sonunda bari "Az-Politik" olalım dedik, yine beceremedik!..
Şarkılarda bile...
Günün Sözü
Yürüyen asker de, gemisindeki denizci gibi alayının çerçevesi içinde kapalı kalır, alayı nereye sürüklerse oraya gider...
Tolstoy
Günün İncisi
Düşüncelerden vergi alınmaz.
Martin Luther King
Kolsuz Yaşar'dan
Futbolcu, aynı zamanda yazar olsa ve hergün makale yazsa, adı ne olurdu?
"Makalele..."
Özdeyiş
Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmayanlar, ömür boyu diz çökmeye mahkumdurlar!
Cuk
Geceye saklanır insan, gün ola nereye açıla yorsan...
Aziz Yavuzdoğan
Gerilim
Yetim hakkı yemezlermiş..
"Yemezler ama, dişleyebilirler!"
İki kere iki beş eder!
Ne iyi insanın dürüstlüğü ne de dürüst insanın iyiliği matematiksel orantılara sığmaz!
Ya terstir, ya doğru...
İki bilinmeyenli denklem gibi...
Profesörler çözemiyor ama, kabadayılar insanın bile iki kere ikisinin..
"Beş ettiğini çok iyi biliyorlar!"
Kazların uyum sırrı!..
Yaşlı adam ve karısı şehre giderken küçük bir gölün kıyısından geçiyorlarmış...
Çevresini süzdükten sonra kadın, "Şu kazlara bak bey" diye atılmış:
"Ne güzel yüzüyorlar değil mi? Biz insanlar onlar gibi iyi geçinebilsek hayat ne güzel olurdu!.."
Akşam şehirden dönerken yine aynı yoldan geçiyorlarmış... Gölde de, erkek kazla dişisi batan güneşin ışığında yüzüyorlarmış...
Kadın yine "Bak şu iki kaza bey" diye atılmış:
"Ne kadar uyumlu hayatları var değil mi?"
Kocası patlamış artık:
"İyi bakarsan, bu dişi kazın sabahki olmadığını göreceksin, uyum da oradan geliyor işte!"
Piyano
Adam sevgilisini alıp ünlü bir piyanisti dinlemeye götürmüş. Konserin yarısında kadın adamın kulağına fısıldamış, "Bu çaldığı nedir?"
Adam "Chopin’in polonezi" diye yanıt verince de "sanmam" demiş:
"Galiba kendi piyanosu!.."
Aşkta rekabet
Londra’daki mahallenin en güzel kızına bir "Doktor" ve bir "Vergi Uzmanı" aşık olmuşlar.
Doktor, ailesini de tanıdığından, sık sık kızın evine gidiyormuş.
Vergi Uzmanı, doktorun evden ayağını kesmesi için mahallenin manavı ile anlaşmış, kızın evine "her gün elma" göndermeye başlamış.
Ve doktor kızın evine girmez olmuş.. Vergi Uzmanı da rahatlamış...
Çünkü :
"One apple a day, keeps doctor away..."
(Ünlü bir İngiliz Atasözü...)
"Elma giren eve doktor girmez..miş!..”
Dr. Faruk Yağız
Günün Şiiri
Duvarcının Aşkı
Kendimi öldürmeyi düşündüm
Ben sade bir duvarcı
Sen ise
Eczanesi olan adama aşık
Bir kadınsın diye
Artık eskisi gibi düşünmüyorum
Tuğlaları eskisinden daha düzgün
Diziyorum
Elimde mala, öğleden sonraları
Daha yavaş sesle şarkı söylüyorum
Hele gözüme güneş gelip de
Altındaki merdiven titreyince
Üstelik harç tahtalarını da
Yanlış yere koysam bil ki seni
Düşünüyorum...
Carl Sandburg (Varlık-1951)
Günün Olayı
Öcalan'dan nakledilen "selam ve sevgi" sözcükleri, galip komutan edası ile açıklanan büyük vaatler, başkalarını bilmiyorum ama bende çok "acılı ve acıklı duygular" yarattı...
Güngör Mengi
Günün Biberi
Adalet bittiğinde böyle olur..
Sığınacak tek yer vardır, susmayacak vicdanlar...
Orada mısın?
"Türkiye'nin vicdanı, var mısın?"
Günün Balı
Akil adamlar aranıyormuş…
"Beni de unutmayın?"
Diyen ne çoktur!..
Cumartesi Öyküsü
"İktidarın yanında olmayarak!"
Günümüzün medyası için ders almamız gereken bir gerçek öykü...
1940 Eylül’ünün 25. gününde yapılan bir hava akımında,''Times matbaası tam bir isabet almıştı. Nazi radyosu zafer naraları atıyor ve İngiltere'nin canına ot tıkadıklarını müjdeliyordu...
Oysa Almanlar yanılıyordu...
“Times” yine hiçbir aksama yapmadan çıkıyordu. Hatta diğer İngiliz gazeteleri tirajlarını arttırmak amacı ile sayfa sayılarını dörde indirirken, “Times” yine altı sayfada kalıyordu...
Matbaası bombalanan “Time s”in yayınını nasıl sürdürdüğünü Almanlar kadar İngilizler de merak etmişti ama, Times bu o|ay ile ününe ün katmıştı...
Dünyanın en etkin gazetelerinden biri olarak bilinen Times için, yıllar öncesinin ABD Başkanı şöyle konuşmuştu:
"Belki yalnız Missisippi nehri eşsiz ama, Londra'nın Times’i dünyanın en kuvvetli unsurudur..."
Gazetecilik tarihinde ilk savaş muhabirini cepheye göndermek onuru da bu gazetenindir...
"Howard Russell" adlı tok sözlü ve kaba bir İrlandalı'yı 1854'teki Kırım Savaşı'na gönderen "Times", İngiltere'yi ayağa kaldırmıştı...
Russell, geçtiği haberlerinde İngiliz ordusunun perişanlığını, aç kaldığını tüm çıplaklığı ile gazetesine ulaştırmış, İngiltere'de yer yerinden oynamıştı...
Hükümetin tekziplerine karşın, halk Times'e inanmış ve ordu için büyük bir yardım toplanmıştı...
Bu ünlü gazetenin İkinci Dünya Savaşı’nda da ayrı bir yeri vardır. Kızılhaç için yüz milyon doları aşkın bağış kampanyası ile rekoru hala tartışılır...
Peki, "Times" böylesine büyük güveni nasıl sağlamıştır dersiniz?
Yanıtı tek cümledir:
"Hiçbir zaman iktidarın yanında olmayarak..."
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...