ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş açıklanan ihracat rakamlarını değerlendirdi. Rakamlardaki düşüş bizi üzdü ama şaşırtmadı.
Elbette ihracat rakamlarının düşük olmasının en büyük sebebi, koronavirüs. Belli ki dünya ülkeleri daha çok içe kapanacak ve ithalatı kısıtlayarak, iç piyasalarını canlandırma çalışacaklar.
Ancak bu durum bizim hiç kabahatimiz olmadığını göstermiyor. Bir kere Türkiye'nin iç piyasayı canlandırarak ayakta kalma şansımız yok. Bunu yapabilmek için artık 'Salma salmak' boyutuna gelen anormal vergileri düşürmemiz lazım. Halbu ki her gün yeni vergiler icat ediyoruz. Ayrıca gümrüklerde ithalat ürünlerine de vergi koyduk. Vergi konulan ürünler ülkemizin ihracat yapması için elzem olan ürünler. Kimse "İthal ikamesi yapıyoruz" masalı anlatmasın. Son olarak döviz ile aramızda bir husumet var sanırım. Hükumet kendi eliyle, "Döviz kuru eşittir ekonomi" gibi saçma sapan bir algı oluşturdu. Şimdi kendi troll gazetecilerinin oluşturduğu algıyı kıramıyorlar. 72 kuruşa bir İsveç Kronu satın alabiliyorsunuz. Ama adamların ekonomisi bizden çok daha iyi. Bir de döviz piyasalarına kambiyo vergileri salındı. Binde 10'luk bu vergi, serbest piyasanın yok edildiği anlamına gelir. Tabii kredi baz puanlarını düşürüp, bir de dövizin düşmesini beklemekten bahsetmiyorum bile. "Hem böreğim bütün olsun, hem karnım tok olsun" hesabı yani...
Bu şartlar altında ihracat yapmak deveye hendek atlatmaktan zor. Sayın Kesikbaş, "İhracatta düşüş var, ama umutsuzluk yok!" demiş. Bir kere umutları ayakta tutmakta fayda var. Ancak ihracat rakamlarındaki düşüşü salgına bağlamak çok yanlış. İşin doğrusu ekonominin kötüye gitmesinin sebeplerinden yalnızca biri koronavirüs... Hani diyorum ki, "Biraz da ekonomideki diğer konuları konuşsak..."
Salgınla birlikte darbe alan önemli sektörlerden biri de fuarcılıktı. ETO Başkanı Metin Güler'in kentimize kazandırdığı önemli hizmetlerden biri de fuarcılık. Ancak pek çok kişinin bir araya geldiği fuarlar derhal kapatıldı. Elbette yetkililer bu önlemleri almakta haklılardı. Bazıları hükumeti "Ekonomiyi durdurdu" diye eleştiriyor. Eğer hükumeti, hele ki ekonomik alanda eleştireceksek susmamız sabahı bulur. Ancak salgın nedeniyle bazı tedbirlerin alınması da kaçınılmazdı. Önce insan hayatı gelir. Kimbilir bu satırların yazarı belki de o eleştirilen tedbirler sayesinde hayatta. Ve yine kim bilir ki bu satırları okuyan sizler de o tedbirler sayesinde okuyorsunuz.
Koronavirüsün sırtını yere getirmedik. Ancak diz çöktürmeyi de başardık. Bundan sonra yeni bir takım tedaviler salgının yayılmasını yavaşlatacak. Beraberinde de normal hayatımıza döneceğiz.
TÜYAP'tan yapılan açıklama yetkililerin tedbiri elden bırakmadığını gösteriyor. Buna göre 2020 içerisinde yapılması planlanan Mobilya Fuarı Şubat 2021'e ertelenmiş. Ayrıca yine bu yıl yapılacak Endüstri Fuarı da 2021'in Mart ayına ertelenecek.
Yapacak bir şey yok. Az önce de ifade ettiğimiz gibi, "Önce canımız, sonra malımız..."
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...