Eskişehir Sanayi Odası'nın uzun süredir kentimizin bellirli bölgelerini teşvik kapsamına almaya çalıştığını biliyoruz. Celalettin Kesikbaş ve arkadaşları bu konudaki çalışmalarında başarılı oldular. Buna göre Alpu, Günyüzü ve Han ilçelerimiz devletimizin bazı teşviklerinden yararlanacak.
Tabii gönül, bütün Eskişehir'in teşviklerden yararlanmasını isterdi. Hatta bütün Türkiye'deki bütün sanayicilerin teşviklerden yararlanmasını isteriz. Fakat bu mümkün değil elbette. Temennilerimizi bir köşeye bırakırsak, üç ilçemizin teşvik kapsamına alınması büyük bir başarıdır. ESO yönetimini tebrik ederiz.
Resmi Gazetede yayınlanan ve yürürlüğe giren değişikliklerin, Eskişehir'in rekabetçi yapısına katkı sunacağı açık. Buna göre raylı sistemler, kimyasal ürünler ve makine techizatlarının üretiminde önemli bir atılım gerçekleştirebiliriz. Ayrıca elektrikli makineler ve motorlu taşıt üretimi de gelişecek gibi gözüküyor.
Hükûmetin verdiği teşvikler daha ziyade devletin alacaklarına ilişkin. KDV imtiyazları, vergi oranları ve SGK pirimlerinde yatırımcılarımızın işi bir hayli kolaylaşacak.
Uzun zamandır gündemde olan bu teşviklerden Eskişehir'in yararlanması çok sevindirici. Daha önce "Eskişehir nasıl olsa başkentimiz Ankara'da üvey evlat muamelesi görür" diye bir ön yargımız vardı. Kesikbaş ve arkadaşları sanırım bu ön yargıyı da kırmış oldular. Demek ki doğru zamanda, doğru kişilerle temas kurulursa, sorunlarımız da çözülebiliyormuş.
Karadenizde bulunduğu öne sürülen doğalgaz hakkında çok konuşuluyor. İfade edildiği kadarıyla 320 milyar metreküp doğalgaz bulmuşuz. İnşallah bu seferki müjde doğru çıkar. Biz bütün iyi niyetimizle, bu kez verilen müjdenin aslının çıkacağını varsayalım; Uzmanlar bunun hepsinin çıkarılamayacağını, kalan kısmının da bir senede çıkmayacağını, masrafları da düştükten sonra ülkemizin 70 milyar dolar gibi bir gelirinin olacağını belirtiyor.
Açık konuşmak gerekirse hiç de fena bir para değil. İnşallah benzeri doğalgaz kaynaklarını da buluruz. Açıkçası insan umutlanıyor, "Eğer böyle bir rezerv bulduysak, başkaları da olabilir" diye düşünmeden edemiyor.
Öte yandan bu para ülkemizin bir yıllık turizm gelirine ancak eşit. Yani "Dünya'nın ekseni" filan kaymadı. Kocaman kocaman adamlar palavra atıyor...
İnşallah benzer kaynaklardan daha çok buluruz.Ancak bir mucize bekleyerek ekonominin düzelmesine de güvenmemek lazım. Türkiye'nin ekonomisi ne doğalgaz satarak ne de hayal satarak düzelir. Çalışarak ve tasarruf ederek düzelir...
Türkiye genelinde salgına karşı tedbirler sıklaştırıldı. Son olarak İstanbul'da bir genç kızımızın polis tarafından gözaltına alınması tartışma yarattı. Açık konuşmak gerekirse polisin salgın önlemlerine uyulmasını denetlemek asli vazifesi. Bu önlemlere uymayanları uyarabilir veya uyarmaksızın ceza kesebilir. Bu cezalar da idari ceza kapsamına giriyor. Yani öyle mahkeme heyeti filan toplanmaz. Polis cezayı keserse, kuzu kuzu ödemeniz gerekir. Direnenleri de polisimiz güç kullanarak gözaltına alabilir. Tıpkı Kadıköy'de yaptığı gibi.
Şimdi hiç kabadayılık etmeden polisin, toplum sağlığını ilgilendiren uyarılarına uymak gerekiyor. O polis kendini her zaman kurşunların önüne atmıyor, aynı zamanda virüslerin de önüne atıyor ve bizlerin toplum sağlığını koruyan memurlarımıza kolaylık göstermemiz lazım.
Ayrıca salgın kurallarına uymayanlar, toplumun içinde pimi çekilmiş el bombası gibi dolaştıklarının farkında değiller mi acaba? Polisin kestiği idari cezaya kurban olsunlar. Haklarında taksirle ölüme sebebiyet vermekten işlem başlatılmadığına şükretsinler.
Son olarak Eskişehir Emniyeti'ne bağlı polisler, kent genelinde bir dizi denetleme yapmış ve 230 kişiye ceza kesmiş. Ceza kesenlerin elleri dert görmesin. O kestikleri ceza gaddarlık olsun diye kesilmiyor. Bizim canımızı, canımızdan çok kıymet verdiğimiz çocuklarımızın canını koruyorlar.
sayın yazar polisin tekvando yada karate yapar gibi muamele yaptığını göz ardı etmişsiniz.Ayrıca o kızımızın hakkında konuşulan ve yapılan yorumların ne kadar iğrenç olduğunu da yazın lütfen.Yok dini belli değilmiş,zaten açık saçıkmış vs,vs.İnsan bu insan.