Şampiyonluğu unutun

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir – nihayet – bir işe yaradı ve liglerden küme düşmenin kaldırıldığını açıkladı. Çok şükür Eskişehirspor'umuz da 1'inci ligde mücadele etmeye devam edecek.

Bu olay bizim için büyük bir şans. Mesele sadece bir alt lige düşmek değil. Mesele yıllık 20 milyon liralık bir gelirden olmak. Eğer ki 2'inci lige düşseydik, müşterek bahisten ve "Tesis parası" gibi fonlardan alacağımız para, taş çatlasın 3 milyon lira olacaktı. Bu para da bizim dişimizin kovuğuna bile gitmezdi.

Çok sevdiğim bir söz vardır; Darbukatörün karnı doyduğu vakit, gözü ayakkabılarına inermiş... Şimdi bizim durumumuz da bu. Küme düşmeyi içimize sindiremezken, kalkmış şampiyonluktan bahsediyoruz. Öncelikle küme düşmediğimizin tadını çıkartmanızı tavsiye ederim.

Ortada "Eskişehirspor sponsorluk alacakmış" diye bir iddia dolaşıyor. Hatta sponsorluğu aldığımız zaman ne kadar para harcıyacağımız, ne tip transferler yapacağımız tartışılıyor, Gülmeyin; ciddi ciddi tartışılıyor bu konular.

Şampiyonluğa oynamayı kim istemez? Ancak hakikat ile barışmamız lazım. Hakikat şudur; Ballıyız... Ve yine hakikat şu ki, kimsenin sponsorluk filan yapacak ekonomik durumu yok; milletçe iflas bayrağını çekmiş durumdayız. Altyapıdan yetiştirdiğimiz çocuklarla ve rahatlıkla kümede kalırız. Eğer ki çorbayı kaynatır, rutin masraflarımızı kendimiz ödersek sıkıntı kalmaz. Ve yine eğer ki puan silme cezalarıyla karşılaşmazsak, yıllık 15 – 20 milyonluk gelirimizle borçlarımı peyderpey öderiz...

Kes kafasını şoförün 

Yunus Emre Caddesi'nde seyir hâlinde olan bir halk otobüsü şoförü saldırıya uğradı. Aslında tartışma konusu da, olay da biz Türkler için çok sıradan. Tartışma, 'Yol verme' kavgasından çıkmış ve olay taraflardan birisinin satırla saldırmasıyla sona ermiş. Bize hocalarımız, "Köpek adamı ısırırsa haber olmaz, adam köpeği ısırırsa haber olur" derlerdi. İşin doğrusu 'Yol verme' tartışması ve 'Satırla saldırı' o kadar yaygınlaştı ki, haber değeri var mı kestiremiyorum. Mesela şoför sinirini mi bozdu; kes kafasını gitsin... Şunu söyleyemeden edemeyeceğim; toplum olarak gerçekten ruh hastası olduk...

Her neyse; şoför kardeşimiz Mustafa Kızıldağ'a acil şifalar dileriz.

Bu arada halk otobüsü şoförüne Demiryol – İş Sendikası'nın sahip çıktığını da belirtelim.Emeğiyle para kazanan – biz gazeteciler de dâhil – herkesin sendikalaşmasının önemi burada bir kere daha ortaya çıkıyor sanırım. Nitekim sendikanın şûbe Başkanı Ramazan Uysal yaptığı basın açıklamasında "Her geçen gün artan bu olaylar ve ağırlaşan çalışma koşulları karşısında tüm çalışma arkadaşlarımızın ve evde bekleyen ailelerinin korku ve endişeleri artmaktadır. Yetkililerden çalışma koşulları ile ilgili gerekli önlemlerin alınmasını bekliyoruz" ifadelerinde bulunmuş.
Biz gazeteciler biliriz; adamın evinde 3 kilo eroin yakalanır, "İçiciyim" der. Muhtemelen Şoför Kızıldağ'a saldıran şehir mağandası da "Bir anlık sinirime yenik düştüm" diye savunma yapacaktır. Tabii bu 'Masum' şoförün arabasında nasıl olup da satır taşıdığını mahkeme değerlendirecek. Ve biz o mahkemenin de, o hâkimin'in vereceği kararın da takipçisi olacağız.