2 değil 22 tam sayfa yazsan da güneşi balçıkla sıvayamazsın Sakarya…
Döndürüp, dolaştırıp aynı şeyleri yazman, cevabını veremediğin soruların üstünü örtmez.
En başından beri gereken neyse yapılacak diye söz verenlerin, gereğini yaptıklarını ispat edersin tepeden inme fotoğraflarınla. Ama gereğini yapamadığını söylemezsin.
100 metre ötede sana o fotoğrafları verenlerin çarpık yapılaşması gözüne batmaz.
Ne de olsa ilkeli gazetecilikle meşgulsün.
Neymiş Sakarya Gazetesi yazarları, yönetim kurulu hakkında suçlamalar yapılmış, haksızlıklar ortaya atılmış falan filan…
İnan bana Sakarya sen mağduru oynayabilecek kadar masum olamazsın bu âlemde.
Sabıka kayıtları da, belgeler de gerçektir ve onları yayınlamanın adı suçlama değil kamuoyunu bilgilendirmedir. Belgeli haberciliktir. Senin bilmediğin bir iştir yani.
Madem hukuk yolunu seçtin, hukuka saygılı ol.
“Bu ne biçim tekzip” diyerek yargıya intikal etmiş bir durum için baskı oluşturmaya çalışma.
Üst mahkemeye konuyu taşı, itirazı yap, ama çıkan karara saygı duy.
Savcılar ya da hakimler senin iki satır yazından korkacak ya da üzerlerinde baskı oluşturabileceğin kadar zayıf insanlar değildir.
Biz Anadolu Gazetesi yazarları patronun avukatlığını yapıyor muşuz? Öyle yazmışsınız.
Yadırgamadım.
Adamlar doğrunun peşinde koşuyor, ekmek teknelerine yapılan saldırılar karşısında tek vücut oldular, biz olamadık diye yazamazdınız ya.
Helal ekmek yemek, tehdit etmeden reklam almak, maaşımızın yettiği kadar yemek bizi mutlu ettiği için mi bu kadar huzursuz oldunuz.
Sizin gibi içi geçmişlere meydanı bırakmadık diye mi bu serzenişleriniz.
Emin olun bu dediğinizi yapıyor olsaydık, karakterimiz dünden yamuk, açıklarımız sizden çok olurdu. Siz de yasal müeyyide neyse yerini getiren bir Mavi Ada’yı evirip çevirip yazmak yerine bizim açıklarımızı manşetten verirdiniz. Ama nafile bizim nasıl adamlar olduğumuzu siz çok iyi biliyorsunuz.
Sizle aynı mekânlara girmiyoruz, son model arabalara binmiyoruz, maaşımızın 5 katı içki içmiyoruz ve o yer senin bu yer benim gezmiyoruz.
Çünkü sadece işimizi yapıyoruz. Birilerini yüceltmek için kendimizi paspas yapmıyoruz.
Parayla köşe, torpille adam yerleştirmiyoruz bir yerlere.
İnsanlar bizi gördüğünde bu yüzden mutlu oluyor. Yapmadıklarımızın itibarı ile yaşıyoruz bizler.
Susacağız, pes edeceğiz, yorulacağız mı zannediyorsunuz?
Daha çok beklersiniz:
Ahmet Ataç taraf tutuyor yazmışsınız. Bu ve benzeri binlerce ifadeyi adam göreve geldiğinden beri yazıyorsunuz. Ama unutuyorsunuz beyler…
Siz onun başkanlık yaptığı bir bölgede yıllardır kaçak bir ofiste çalışıyorsunuz. Ahmet Ataç ya da Tepebaşı Belediyesi hakkınızda işlem başlattığı için Ataç taraf tutuyor yazdığınızı kimse anlamadı. Çaktırmayın.
Geçtiğimiz gün Einstein ile sohbet diye alıntı bir yazı yazmış Sakarya Gazetesi köşe yazarı pardon Yazı İşleri Müdürü Hakkı Sağlam ve orada aptallığın tanımı ile güzel bir yorumu nakşetmiş köşesine. Yorum da diyor ki; “Aynı şeyi defalarca yapıp, farklı bir sonuç bekleyenlere aptal denir.”
Çok haklı bir söz, uzun zamandır Sağlam’ın köşesinde ki en sağlam tanım olmuş.
Neyse sizler Mavi Ada’yı defalarca kez daha manşet yaparak farklı sonuçlar beklemeye devam edin.
Bizim daha önemli işlerimiz var.
Daha tüm tehditlerinize rağmen inceleme bittiğinde yerinden sökülecek tabelanızı canlı yayınlamak için hazırlık yapmalıyız…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...